Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Duru, kendisinden hızla uzaklaşan Göksel’i nasılsa sahne arkasında yakalayacağını<br />
biliyordu ama onu hemen girişte bulacağı aklına gelmemişti. Bu sefer çok ileri gitmişti bu piç<br />
ve şimdi de geri zekalı gibi orada öylece dikiliyordu. Duru yaklaştı sakince, Göksel’e doğru<br />
yürürken elini incitmemek için parmaklarını gerip açtı ve onun kendisini görmemesini<br />
sağlayacak bir açıdan yaklaşarak daha önce hayatında hiç atmadığı hızda ve sertlikle bir tokat<br />
çaktı suratına. Duru’nun tokadı o kadar sertti ki, Göksel’in makyajı resmen tokadın çarptığı<br />
yerde dağıldı ve Duru’nun eli net bir şekilde algılanacak kadar Göksel’in suratında izini<br />
bıraktı. Ama Göksel hiç kıpırdamadı. Ne Duru’ya baktı ne de yediği tokadın acısıyla sıçradı.<br />
Kıpırdama-dan öylece durdu gözleri uzaklarda bir yerde.<br />
Duru durumun garipliğini algılasa da, Göksel’den gelebilecek herhangi bir karşılık<br />
ihtimaline karşı tokadı atar atmaz uzaklaşmaya, hatta gerekirse koşmaya karar vermişti.<br />
Koşmasına gerek kalmamıştı ama yine de tokattan hemen sonra birkaç adım geriye sıçramış,<br />
Göksel’in donduğunu ancak ondan sonra anlayabilmişti. Göksel’in daldığı yere baktı, Deniz<br />
ve Ada’yı gördü. Ada kendisiyle göz göze gelmemeye özen göstererek ezik bir fare gibi geçip<br />
gitti yanından. Duru, Deniz’e doğru ilerlerken arkasında duran Göksel’in, sahneye çıkan<br />
Ada’yı bir köpek gibi tıpış tıpış takip etmesine baktı. Göksel sanki şoktaydı, keşke birkaç tane<br />
daha çaksaydım diye düşündü.<br />
Deniz elindeki program kağıdına bakarak yaklaştığında, karşısında Duru’yu görünce<br />
kocaman gülümsedi. Duru, “Seyrettin mi?” diye sordu sakince, sakinliği bir tuzaktı. Deniz’in,<br />
Göksel’in tacizlerini görüp görmediğini anlamaya çalışıyordu. Deniz tabii ki seyretmişti,<br />
Duru’nun neden kızgın olduğunu da, kızgınlığını gizlemeye çalıştığını da, kendisine kurduğu<br />
tuzağı da biliyordu. Bıkmıştı bu çocukça çekişmeden. İkisinin arasındaki yoğun duygu birlikte<br />
iyi dans etmelerine neden oluyordu, bu duygu nefretten kaynaklansa bile. Deniz buna saygı<br />
duyacak kadar geliştirmişti kendini, böylesine güçlü bir duygunun izleyici tarafından da<br />
algılandığını ama nefret olarak değil tutku olarak hissedildiğini biliyordu. Göksel’in aslında<br />
Duru’yla hiçbir işi olmadığını, gerçek amacının Duru’yu taciz etmek değil, egosuna dersini<br />
vermek olduğunu da biliyordu. Bazen bu dersi kendi de vermek istemiyor değildi. Sakince,<br />
tüm bunlardan haberi yokmuş gibi, “Kusura bakma canım, bir sorun çıktı ses sisteminde, onu<br />
halletmek zorunda kaldım.” diyerek kafasını hayır anlamında salladı. Ada son şarkısını<br />
çalmaya başlarken Duru içindeki öfkeyi Deniz’in empati kurabilmesi için öyle bir saldı ki,<br />
Deniz’e yalanan yerlerini gösterdi, nasıl da iğrenç bir şekilde tacize uğradığını, üstelik<br />
Göksel’in koreogra<strong>fi</strong>yi kendi kafasına göre son dakika nasıl da değiştirdiğini, gösteriyi<br />
kurtarmak için nasıl da zorlandığını anlattı öfkeyle. Deniz onu sakinleştireceğini bildiği tüm<br />
empati kelimelerini ve hareketlerini uygulayarak onu sakinleştirip soyunma odasına kadar<br />
uğurladı. Ada’nın şarkısı bitmek üzereydi, söz vermişti, sonuna yetişmek için hızla sahne<br />
arkasına geri döndüğünde, Ada’nın sesini duydu. Şarkı söylüyordu. Deniz şaşırdı, bu bir ilkti.<br />
Tedirginlikle dikkat kesildi. Kendisi için yazıldığını bilmediği bu muhteşem şarkıyı<br />
beğenmişti.<br />
- 4 -<br />
Bu nasıl bir veda gecesiydi böyle? Deniz nasıl bulmuştu tüm bu sanatçıları? Bunlara<br />
öğrenci denemezdi. Her biri kendi dalında çok başarılıydı. Deniz’i küçümsemişti. Salak bir