22.04.2015 Views

3_ bildiri özetleri BASKI

3_ bildiri özetleri BASKI

3_ bildiri özetleri BASKI

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

24. Ulusal Eğim Bilimleri Kongresi / 16-18 Nisan 2015 / Niğde<br />

Aile Benzerliği ve Bilimin Karakteri (FOS-Features of Science)<br />

Bilimin doğası ve bu görüşle beraber anılıp genel olarak kabul gören ‘uzlaşma görüşü’nün, bilimin<br />

doğasına yönelik anlayışların geliştirilmesinde önemli bir nokta olmasına rağmen, ‘bilim’i bir bütün olarak<br />

ele aldığımızda, üstesinden gelemediği noktaların ve zayıflıkların olduğu görülmektedir. Irzık ve Nola (2010),<br />

bu görüşün zayıf yönlerine dikkat çekerek alternatif bir yaklaşım olan ‘aile benzerliği (family resemblancefamilienaehnlichkeiten)’<br />

yaklaşımının daha açıklayıcı olacağı fikrini öne sürmüşlerdir. Matthews (2012), bilimin<br />

doğasını, bilim olma açısından yeterli ve gerekli şeylerin listesi olarak anlamak değil, Ludwig Wittgenstein’ın<br />

terminolojisine bağlı olarak aile benzerliği açısından tanımlamanın daha uygun olacağını belirtmiştir. Bilgiye<br />

ulaşma yollarında her bilim dalının kendine özgü özellikleri ve çalışma prensipleri olduğundan, her birini kendi<br />

içerisinde değerlendirmenin daha isabetli olacağını vurgulamıştır.<br />

Aile benzerliği Wittgenstein tarafından öne sürülmüş felsefi bir fikirdir. Burada Wittgenstein, dama, satranç,<br />

tavla ve kâğıt oyunları örneklerini vererek bunların hepsinde ortak olan şeyin ne olduğu sorusunu sorar. Örneğin<br />

damayla satranç arasında birçok benzerlik vardır ama kâğıt oyunlarına gelince, bu benzerliklerin çoğu kaybolur.<br />

Burada aile benzerlikleri kavramının kullanılmasının nedeni, bir ailede aile bireylerinin hepsinde ortak olan şeyi<br />

söylemenin zorluğuna rağmen, bu bireylerin bir şekilde o aileyi oluşturdukları gerçeğinin sezilmesine dayanır.<br />

Matthews, bilimin tıpkı oyunlardaki gibi çeşitliliğe dayanan yapısında bir genellik aramanın bilimin doğası<br />

tartışmalarındaki tıkanmaların nedeni olduğunu savunmaktadır. Matthews (2012), bilimin son derece grift<br />

yapısından dolayı, bilimin doğası anlayışındaki belirgin sınırlar çizme gayesinin bizleri düşürdüğü tuzaklardan<br />

şu şekilde bahsetmiştir:<br />

1. Epistemolojik, sosyolojik, psikolojik, etik ve felsefi açıdan çok karmaşık ilişkileri bünyesinde bulunduran<br />

bilimi, tek bir NOS listesi oluşturarak açıklamaya çalışmak<br />

2. NOS ile ilgili münakaşa edilen konularda taraflardan birine ayrıcalık tanımak<br />

3. Bilime sınır koyma tartışmalarıyla ilgili olarak parçacı yaklaşımlar yapmak<br />

4. NOS hakkında açıklayıcı ifadelerle ilgili belirli sayıda elemanları belirlemenin, öğrencilerin kapasitesi<br />

tarafından değerlendirilip hüküm verilebileceğini farz etmek<br />

Bununla birlikte Matthews (2012), ‘Bilimin Doğası’ndaki ‘doğa’yı da eleştirmiştir. ‘Doğa’, terminolojik açıdan<br />

daha sabit, daha sınırları çizilmiş, daha homojen bir anlamı ifade etmektedir. Ancak bilim, ‘doğa’nın sınırları<br />

içerisinde kalamayacak kadar çok sayıda değişkeni ve farklılıkları bünyesinde barındırır. Bu nedenle Matthews<br />

(2012), odağımızın ‘Bilimin Doğası’ndan daha esnek, daha heterojen, daha bağlamsal olan ‘Bilimin Karakteri’ne<br />

(FOS-Features of Science) kayması gerektiğini savunmaktadır. Örnek verecek olursak, ‘insanların doğası’<br />

dediğimizde, insanlarla ilgili bütün insanları kapsayan ortak ve belirgin çizgilerin konulmuş olduğu bir anlamı<br />

ifade ederiz. Doğma, büyüme, ölme, din edinme, mal edinme durumları insanların doğası ile ilgili faktörlerdir.<br />

‘İnsanların karakteri’ dediğimiz zaman ise, insanların doğasının yanı sıra, insanların her birinin bir birey olarak<br />

kendi kişisel özellikleri, duyguları, olaylara bakış açıları gibi ortak ve belirgin çizgilerin konulamadığı heterojen,<br />

esnek ve daha soyut faktörler de işin içine girer.<br />

Matthews (2012), bu noktalardan hareketle FOS kriterlerini belirlemiş ve Lederman kriterlerine ek olarak<br />

11 kriter daha eklemiştir: Deneyselleştirme, Düşünselleştirme, Modeller, Değerler ve Sosyobilimsel Konular,<br />

Matematikselleştirme, Teknoloji, Açıklama, Dünya Görüşleri ve Din, Teori Seçimi ve Rasyonellik, Feminizm,<br />

Realizm ve Yapısalcılık<br />

Sonuç<br />

Burada asıl hareket noktamız öğrenciler, öğretmenler, araştırmacılar değil, bilimin kendisi olmalıdır. Çünkü<br />

öğrencinin, öğretmenin, bilim insanının bilime yaklaşım kapasitesi değişebilir. Bu nedenle, uzlaşma görüşünde<br />

olduğu gibi, madalyonun yalnızca tek bir yüzüne bakarak değişkenler üzerinden öğrenilmesi istenen şeye keskin<br />

sınırlar koyamayız. Tam tersine, bilimin anlaşılmasına yönelik keskin sınırlar koyarak bilimin ne olduğunu<br />

açıklamaya çalışma eğilimi, bilim hakkında daha farklı kavram yanılgılarının oluşmasına ve düşüncelerin<br />

dondurulmasına neden olmaktadır. Bu durum, fen müfredatının inşasında da tıkanmalara neden olmaktadır.<br />

Anahtar Kelimeler: Aile Benzerliği, Bilim, Bilimin Doğası, Bilimin Karakteri (Features of Science), Uzlaşma<br />

Görüşü<br />

Sunum: Sözlü<br />

293

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!