3_ bildiri özetleri BASKI

24. Ulusal Eğim Bilimleri Kongresi / 16-18 Nisan 2015 / Niğde
Dolayısıyla bu çalışmanın amacı, nitel analiz yöntemi kapsamında hazırlanan görüşme soruları doğrultusunda
SEM’lerde görev yapan eğitmenlerin yaşam boyu öğrenme ve yetişkin eğitimi ile uygulamalarına yönelik bakış
açılarını kategorik içerik analizi tekniği ile ortaya koymaktır. Türkiye’de 7 coğrafi bölge temsili içerisinde sosyoekonomik
gelişmişlik düzeyleri açısından üst sıralarda yer alan Ankara, Antalya, Bolu, Elazığ, Gaziantep, İstanbul
ve İzmir olmak üzere 7 farklı ilde hizmet veren SEM’lerde gerçekleştirilen araştırmada, gönüllülük esasına
dayanılarak görüşülen 52 eğitmenin yaşam boyu öğrenme ve yetişkin eğitimi ile uygulamalarına yönelik bakış
açıları, görüşme formu kapsamında kategorik içerik analizi tekniği kullanılarak ortaya konmaya çalışılmıştır.
NOT: Bu çalışmada “Türkiye’de HEM, SEM ve İŞKUR Örneğinde Yetişkin Eğitimi ve Yaşam Boyu Öğrenme
Uygulamalarına İlişkin Bir Araştırma” başlıklı 113K066 nolu TÜBİTAK Ulusal Genç Araştırmacı Kariyer
Geliştirme Programı (3501) çerçevesinde hazırlanan projenin alan çalışmasının, bir parçası olan Sürekli Eğitim
Merkezlerine ilişkin yapılan analiz ve elde edilen bulgularından yararlanılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Eğitmen, sürekli eğitim, sürekli eğitim merkezleri, yaşam boyu öğrenme, yetişkin
eğitimi
Sunum: Sözlü
Bilgi Çağında Öğreten Okuldan Öğrenen Okula
İlhami Fındıkçı
İstanbul Kültür Üniversitesi; Değer Aile Şirketleri Eğitim ve Yönetim Danışmanlığı
Bu nasıl bir bilgi çağıdır ki insani değerler giderek eriyor. Kalabalığın içinde yalnız, gürültünün içinde sessiz
ve umutsuz, ruh sağlığı giderek zorlanan, kendisine yabancılaşan insanlar, bilgi toplumunun insan profilini
oluşturuyor maalesef. Gerçek hayatın alanını giderek daraltan, ekranların arasına sıkışmış sanal yaşam alışkanlığı,
bireyi insan olmaktan uzaklaştırıyor ve giderek bir insani kriz sarmalına doğru ilerliyor insanlık.
Yusuf Has Hacip, ünlü eseri Kutadgu Bilig’de bilgiyi, “değeri yok olmayan servet” olarak tanımlamıştır.
Varlığın nedeni ve sonucu olan insanın, aklının ürünü ve en değerli hazinesi konumundaki bilginin birey ve
toplum yaşamına etkisi her çağda farklı düzeyde olmuştur.
İlk insanlarda insanlığın temel zenginlik kaynağı kas gücü gelişmiş bireylerdir. Tarım toplumunda insanlığın
temel güç ve ana sermayesi ekilebilir verimli araziler olurken, sanayi toplumunda öne çıkan değer, teknoloji ve
makineler olmuştur. Bilgi toplumunda ise temel güç ve ana sermaye bilgi olmuştur. Bu çağda bilgi, öylesine hızlı
üretilmiş, yayılmış ve tüketilmiştir ki insanın uyum sınırları zorlanmıştır. Dolayısıyla bilgi çağı esasen insanın
hayatını kolaylaştırmaya yönelmiş olmasına rağmen beraberinde bir insani krizi de getirmiştir. Yoğun teknoloji,
sanal ortamların egemenliği ve insani değerlerin aşınması ile günümüz insanı; yeryüzünde bulunduğundan
bu yana giriştiği kendini anlama ve bilme yolculuğunda tökezlemeye başlamıştır. Birey düzeyinde artan hırs,
bencillik, kin, şiddet gibi davranışlar; insan yaşamının temel harcı olan sevginin azalması ve insanın yeryüzündeki
varlık nedeninden uzaklaşmasının bir sonucu olarak değerlendirilebilir.
Bilgi toplumunun genel özellikleri arasında öne çıkan başlıca konular şöylece özetlenebilir.
• Bilgi toplumunda toplumsal değerlerin, dini inançların zayıflaması ya da yok olması söz konusu değildir.
Tersine dünya yüzündeki toplumlarda 2000 yılına yaklaşırken dinsel inançların güçlendiği ve
üçüncü binyılda dinsel “yeniden doğuş”un yaşanacağı beklenmektedir.
597