31.05.2018 Views

4. Uluslararası Beyaz Et Kongresi

Bildiriler Kitabı

Bildiriler Kitabı

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

şekillendirmiştir. Protokolün GD ürünlerin iç piyasada üretimi, dağıtımı ve çevreye salınımı<br />

konusunda bazı zorunluluklar getirmesi nedeniyle kanun hazırlama çalışmaları başlamıştır (13).<br />

GD ürünlerin uluslararası mevzuatı incelendiğinde ülkeler arasında önemli farklılıklar göze<br />

çarpmaktadır. Örneğin ABD’nin benimsediği Geleneksel Eşdeğerlik Prensibi ‘ne göre genetiği<br />

değiştirilmiş ürünler konvansiyonel olarak yetiştirilenlerden farksız görülmekte ve bu ürünlerin<br />

etiketlendirilmesi zorunlu değildir. AB ülkeleri ve Türkiye’nin benimsemiş olduğu ihtiyatlılık<br />

Prensibi’nde ise genetiği değiştirilmiş ürünler konvansiyonel yetiştirilenlerden farklı görülmekte<br />

ve bu ürünlerde etiketleme hususu mecburidir. İhtiyatlılık Prensibi çerçevesinde ülkemizde GD<br />

bitki ve hayvan üretimi, gıda amaçlı GD ürünlerin piyasaya arz edilmesi, GD yemlerin onay<br />

alınmaksızın piyasaya sürülmesi, GD ürünlerin kurul tarafından piyasaya sürme kapsamında<br />

belirlenen amaç ve alan dışında kullanımı, GDO ve ürünlerinin bebek maması ve türevleri ve<br />

küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması yasaktır.<br />

AB’de GDO’ludur etiketine nadir olarak rastlanmakta, bunun nedeni ise üreticilerin satış<br />

kayıplarının önüne geçmek için ürün içerik oranlarını kurallara göre düzenlemeleridir. Risk<br />

değerlendirmesinden geçen ve yalnızca tüketiciyi bilgilendirme amaçlı konulan etiketler<br />

dahi, tüketicilerin gözünde uyarı gibi algılanmakta, böylelikle üreticiler ürünlerin piyasada<br />

tutunamayacağını düşünerek farklı arayışlara girmektedir (4). AB gıda endüstrisi GD ürünlerle<br />

alakalı etiketlendirme zorunluluğu ile uğraşmaktansa hammaddelerini GD ürün satmayan<br />

sertifikalı marketlerden alarak daha yüksek maliyetlere katlanmayı göze almaktadır. Avrupalı<br />

tüketicilerin GD olmayan ürünlere yönelik talebi her geçen gün daha net bir şekilde ortaya<br />

çıkınca, ‘’GDO içermez’’ etiketli ürünlere yönelik bir pazar da oluşmuştur. Bununla birlikte,<br />

AB yem endüstrisi, GD yem hammaddelerini kabul etmekte ve etiketlendirme adına yasal eşik<br />

değerlerini benimsemektedir (16).<br />

2015’in üçüncü çeyreği itibariyle AB’de 11 pamuk, 31 mısır, 6 kolza, 12 soya fasulyesi, 1 şeker<br />

pancarı, 4 çiçek ve 2 mikroorganizma olmak üzere toplamda 67 ürün “Gıda ve yem” veya<br />

“ithalat ve işleme” kapsamında tescil edilmiştir (4).<br />

Biyogüvenlik sisteminin kurulması ve uygulanması, bu faaliyetlerin denetlenmesi, düzenlenmesi<br />

ve izlenmesi ile ilgili usul ve esasları belirlemek amacıyla birçok toplantı, çalıştay ve surveyden<br />

sonra 27 kişilik bir komisyonun 6 aylık çalışması ile, Cartagena Biyogüvenlik Protokolü,<br />

AB müktesebatı ve Türkiye’nin ihtiyaçları baz alınarak 5977 sayılı ‘’Biyogüvenlik Kanunu’’<br />

oluşturulmuş, bu kanun 26.03.2010 tarihli ve 27533 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak<br />

26.09.2010 tarihinde yürürlüğe girmiştir (19). Kanunda GDO ve ürünlerine dair Ar-ge<br />

çalışmaları, pazara sunma, izleme, kullanma, nakil, dış ticaret, saklama, paketleme, etiketleme<br />

ve yasaklara dair hükümler yer almaktadır.<br />

5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu, GD ürünlerin kullanımı ile ilgili kararları Biyogüvenlik<br />

Kurulu’na bağlamıştır. Biyogüvenlik Kurulu 2015 yılı itibariyle 25 GD mısır ve 7 GD soya<br />

fasulyesi olmak üzere 32 bitki çeşidinin hayvan yemi olarak kullanılması haricinde hiçbir GDO<br />

çeşidine izin vermemiştir (4). Bununla birlikte mevzuatımızda var olan kısıtlamalar, ülkemizin<br />

biyoteknoloji alanında yapılan araştırmalar bakımından ülkemizin gelişmiş ülkelerin gerisinde<br />

kalmasına neden olmaktadır. GDO’ların çok yönlü etkilerinin ülke ihtiyaçları da göz önünde<br />

bulundurularak araştırılması amacıyla Ar-Ge faaliyetlerinin arttırılmasına yönelik politikaların<br />

belirlenmesi, bu alana yönelik personel ve faaliyetlerin arttırılması ülkemizin teknoloji kullanan<br />

konumdan teknoloji geliştiren konuma gelmesinde büyük önem arz etmektedir (23).<br />

72

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!