24.11.2015 Views

II ULUSLARARASI ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYATI SEMPOZYUMU

CY5mNcim

CY5mNcim

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Ferhâd ile Şîrîn’de cadının fiziksel özellikleri ile kişiliği arasında ilişki kurulur. Siyah saçı<br />

gibi çok başlı, yankesici; harâmî gözü gibi sert ve kan dökücü, saçı gibi uzun düşünen, kaşı<br />

gibi eğri söyleyen, merhametsiz, taş kalpli, su gibi her yana akıcı, ateş gibi cihanı yakan zalim<br />

bir kişi olarak tasvir edilen cadı, fiziksel özelliklerine denk düşen kötü kişiliğiyle dikkat çeker<br />

(Bkz.: Lâmiî Çelebi, Ferhâd ile Şîrîn/6783-6789; Karaman, 2015a: 457-458). Esere göre cadı;<br />

kötü işte bedeni uyanık, gönlü ölü; sihir ve kehanet ilimlerinde cinlere ve şeytanlara ders verecek<br />

kadar usta olan kişidir. Gümüş ve altın için yapamayacağı kötülük yoktur. Hile ve aldatma<br />

üzerine bina ettiği sihirli sözleriyle bir keli övse altın başlı, sırma saçlı eder; bir genci yerse beli<br />

bükük ihtiyar eyler. Bir ölü için sagu söylese ağzından yılan gibi zehir yağar. Matem için ağlasa<br />

cihanı ağlamaktan helak eyler (Bkz.: Lâmiî Çelebi, Ferhâd ile Şîrîn/6668-6705; Karaman,<br />

2015a: 461-464). Hüsrev ü Şirin’de cadı; yalan ve hilesinden şeytanın bile ürktüğü, saçı dökülmüş,<br />

beli iki büklüm olmuş, son derece çirkin, görenin korkudan ödünün patladığı çok korkunç,<br />

zalim, yaşlı bir acuze olarak tasvir edilir. Yaptığı büyü ile yere taş yağdırır, gökteki ay’ı yere<br />

indirir, baktığı kişiyi diri komaz, anında öldürür (Bkz.: Ahmed-i Rıdvân, Hüsrev ü Şîrîn/2561-<br />

2569; Karaman, 2015a: 460).<br />

Hüsn ü Aşk mesnevisinde önemli bir yer tutan Aşk’ın cadı ile mücadelesinde şairin cadıyı<br />

sembolik olarak nefis yerinde kullandığı görülür. Cadı, müridin içsel yolculuğu olan seyr ü<br />

sülûkunda maddi istek ve arzuların kaynağı olarak görülen nefistir. Aşk, nefsinin arzuları ile<br />

savaşıp Hüsn’ü hatırladığında cadının yaptığı büyü bozulur. Hüsn ü Aşk’ta cadı; her kılı bir<br />

yılan olan, sihirle gökten ateş ve nakışlı yılan yağdıran korkunç bir yaratık olarak tasvir edilir<br />

(Karaman, 2015a: 32, 458):<br />

Meşhûr o yolun başında câdû<br />

Her mûyı yılan yalan degil bu<br />

Sihr ile yağar o deşte âteş<br />

Gâhîce ef’î-i münakkaş (Şeyh Gâlib, Hüsn ü Aşk/1248, 1252)<br />

Hüsn ü Aşk’ta “Sıfât-ı Sihr-i Câdû” başlıklı bölümde (Bkz.: Şeyh Gâlib, Hüsn ü<br />

Aşk/1382-1401) cadı ve yaptığı sihir şu şekilde tasvir edilir: “Derken, o peri yüzlü (Aşk), harman<br />

gibi korkunç bir ateş gördü. (Öyle bir ateş ki) üzerinde cehennemin katranına benzeyen dil<br />

dil alevler vardı. Alevlerin dumanı gökyüzüne yükselmişti. Bu bir büyüydü; ama alev şeklinde<br />

görünüyordu. İçinde bir kocakarı, dev yüzlü ve korkunç görünümlü bir cadı oturmaktaydı. (O<br />

cadı) sanki cehennemde makam tutmuş bir şeytandı da dört bir yanı kor ateş, zift ve katrandı.<br />

Başı Karadağ gibi (simsiyah); ağzı, dişleri eski ve yıkık kâfir mezarları gibi… Burnu, Moda<br />

Burnu’nun ovası gibi, kokarca yatağı ve kertenkele yuvasıydı. Alt dudağı pis kokulu bir fil leşinin<br />

hortumu gibi ta dizine kadar sarkmıştı. Çirkin renkli gözleri sanki iki kaplumbağa; kirpikleri<br />

ise yengecin ayaklarına benziyor. İki memesi, şekil olarak, sanki bir iş için baş aşağı tuttuğu<br />

iki domuzdu. İki kara çiyanı (almış da) kendine kaş yapmış; iki küme yılanı da saç edinmiş. İki<br />

kulağı; kirpi yuvası ve sıçan yatağı olan bir tarla kovuğuydu sanki. Ağzından iğrenç sular akıyor,<br />

lâğım gibi pis kokular geliyordu. Burnunda çiyanlar, fareler ve akrepler (cirit atıyor); ağzının<br />

içinde zehirli yılanlar ve kertenkeleler (kaynıyordu). Dili, tıpkı o cehennemin zebanisi gibi<br />

ateşle söyleşiyordu. Bütün büyü malzemeleri yanında bulunuyordu; sayısız köhne çanak ve bol<br />

miktarda yağ… Bir miktar yağı bir çanağa koydu mu, binlerce görüntü ortaya çıkıyordu. Kimi<br />

zaman rüzgâr gibi, bulutlara biniyor; kimi zaman da ateşlere feryat ettiriyordu. O çirkin varlık,<br />

bir yandan, yuttuğu çocukların kanı ile çocuk doğuruyor; diğer yandan da, doğurduğu çocukları<br />

tekrar yiyordu.” (Doğan, 2008: 285, 287, 289).<br />

Neticede sihirbaz, büyücü ve cadılar; mesnevilerde genellikle kahramanların amacına<br />

ulaşmasına engel olan yalancı, hilekâr, çirkin görünüşlü, kötü kişiler olarak sunulur. Aktardığımız<br />

örnekler Türk edebi birikimi için denizden bir damla olsa da denizi tarif etmeye yeterlidir.<br />

SONUÇ<br />

Ülkemizde çocukların ve gençlerin büyük ilgi gösterdiği, toplumumuzun sihre yaklaşımını<br />

yansıtmayan, sihirbaz ve büyücülerin başkahramanlar olduğu çeviri eserler Batı değerleri,<br />

mitolojisi ve kültürünün de taşıyıcısıdır. Çocukluk ve gençlik yılları gibi kişiliğin temellerinin<br />

100 <strong>II</strong>. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!