24.11.2015 Views

II ULUSLARARASI ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYATI SEMPOZYUMU

CY5mNcim

CY5mNcim

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

… İki tane sünnet çocuğu… Birer kol saati alsa… Üçer liradan altı lira… Birer<br />

dolma kalem… Beşer liradan on lira. Pigmalyon’da * kemik bir kâğıt bıçağının fiyatını sormuş<br />

ve tenekeden ürken cesur bir spor beygiri gibi iki adım geriye fırlamıştı…<br />

… Havada ay… Denizde ayın yansıması… Ayın yansımasının içinde de yaldızlı, gümüş<br />

köpükler saçarak ilerleyen sessiz, kahraman bir savaş gemisi… Bir ressam olsa şu<br />

manzaraya deli olurdu. Sadi Bey böyle düşünürken sanki ressammış gibi deli oldu..."<br />

İlgi çekici bir üslupla olayları anlatan yazarın hikâyelerinde merak unsuru ön plandadır<br />

ve öyküler; genellikle beklenmedik, şaşırtıcı sonlarla biter. “And” hikâyesinde kan kardeşi<br />

“Mıstık”ın, Kaşağı öyküsündeki kardeşi “Hasan”ın ani ölümleri hem hikâyenin kahramanlarını<br />

hem de okuyucuları derinden sarsar. Yüksek Ökçeler, Gizli Mabed, Çakmak, Perili Köşk, Bomba,<br />

Mermer Tezgâh, Kütük ve Dama Taşları gibi çoğu hikâyesinde de okuyucuyu şaşırtıcı bir<br />

son beklemektedir. İyilik, doğruluk, cesaret, vatan sevgisi gibi erdemler onun hikâyelerinin ana<br />

fikirleridir.<br />

“Yeni Lisan” hareketini başlatan en önemli şahsiyetlerden biri olan Ömer Seyfettin bu<br />

harekete mensup edebiyatçıların benimsediği Milli Edebiyat görüşünü savunmuş, eserlerinde bu<br />

edebi akımın düşüncelerini, milliyetçilik fikirlerini, hikâye kahramanlarının ağzından dile getirmiştir.<br />

"Gizli Mabed" onun Milli edebiyat görüşünü yansıtan bir hikâyesidir. Yazar, hikâyede<br />

Türklerin batı kültürüne duydukları sebepsiz hayranlığı eleştirmektedir. Yazara göre Osmanlı<br />

Devleti'nde, dönemin insanları kendi kültür unsurlarını ve değerlerini aşağılamakta ve kuru<br />

kuruya Avrupa’yı taklit ederek onların kültürel yaşayışlarına özenmektedir. Hâlbuki batılı insanlar,<br />

doğu kültürüne karşı mistik bir hayranlık duymaktadırlar. Hikâyede İstanbul’u ziyarete<br />

gelmiş bir Fransız’ın doğu kültürüne karşı hissettiği duygular da dile getirilmiştir.<br />

Ömer Seyfettin, "Gizli Mabed" hikâyesinde (2013, s. 21-22), Türk kültürünün çok değerli<br />

olduğunu fakat Türklerin kendi kültürel ve tarihi değerlerinin farkında olmadıklarını şu<br />

ifadelerle dile getirmektedir:<br />

“Sermet; beni, geçen gün Tokatlıyan’da genç bir Fransız ile tanıştırdı. (…) Tam bir<br />

“Doğu” hayranı. İlk sözü bu oldu.<br />

-Azizim, siz kendinizi bilmiyorsunuz. Avrupa’yı bir şey zannederek kendi güzelliklerinizi<br />

görmüyor, kendi özelliklerinizi yaşamıyorsunuz. (…)<br />

-Yaşamadığımızı, görmediğimizi nerden biliyorsun?<br />

-Bunu gözümle gördüm, diye coştu. Üç yıldır Sermet’in evindeyim. Her şey Avrupa<br />

modasına uygun: Yemek salonu, yatak odası, karısının ve kardeşlerinin giyinişleri, hareketleri<br />

hatta düşünceleri bile hep Avrupa tarzı. Ah nerede Piyer Loti’nin Türkiye’si.”<br />

…‘Sabit fikir’lerinin sınırını aşamayan Fransızlar, ne kadar masumdurlar! Bu genç<br />

Avrupalı, bunlardan biriydi. Türkiye’ye dair konuşmaya başladık. İddia ediyor ki, biz kendimizi<br />

tanımıyoruz. En güzel, en zengin sokaklarımıza pis diyoruz. Artık güzellikten mahrum<br />

Avrupa binalarına, büyük caddelerine özeniyoruz.<br />

Rumlara olan öfkesi çok fazlaydı. Beyoğlu’ndan öyle nefret etmişti ki, ‘Ne iğrenç<br />

Batı karikatürü, Yarabbi!’ derken adeta sarararak tiksiniyordu. Kafası Piyer Loti’nin hayaliyle<br />

doluyordu.<br />

Bizim sefalet, vahşet, cehalet dediğimiz perişanlıklarımıza o ‘harika’ diyor, bu sonsuz<br />

çöplükler, baykuşlu harabeler karşısında nasıl olup da bir heyecan duymadığımıza şaşıp<br />

kalıyordu. Nihayet kendisinin, Avrupalılaşmamış bir Türk evine götürülmesini benden<br />

rica etti.”<br />

Ömer Seyfettin’in hikâyelerinin önemli bir özelliği de hikâyelerinde kendisinin öyle<br />

bir hedefi olmamasına rağmen çocuk edebiyatçısı olarak algılanmış olmasıdır. Onun<br />

hikâyelerinin tamamı çocuklara yönelik değildir. O çocuklara yönelik hikâyelerinin bir<br />

kısmında çocuk kahramanlara yer vermiştir (Karaca, 2013, s. 124).<br />

*<br />

Pigmalyon: Eskiden Beyoğlu’nda ünlü bir alışveriş merkezi.<br />

<strong>II</strong>. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu 567

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!