24.11.2015 Views

II ULUSLARARASI ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYATI SEMPOZYUMU

CY5mNcim

CY5mNcim

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yöntemlerin verdikleri eğitimin formel eğitim olmaması yanında süreç tamamlandığında geçerli<br />

bir belge ile tescillenememesi ile yeni sıkıntılar ortaya çıkmaktadır. Bu alternatif eğitimi tercih<br />

eden aileler resmi kurumlarda eğitime göndermedikleri çocuklar için Çin hükümetine yüksek<br />

cezalar ödemek zorunda kalmaktadır. Tercih edilen bu yol hem yeni neslin evrensel düzeyde<br />

eğitim alamaması hem de mesleki kariyerin asla elde edilememesi ile sonuçlanmaktadır. Okula<br />

gitmeyen ve eğitim almayan çocuklar ve gençler tarlalarda ucuz işçi, pazarlarda satıcı olarak<br />

ekonomiye katkı sağlamaktadır.<br />

Formel eğitimin ehemmiyeti kavramış, imkânsızlıklar içindeki imkânları, Çinceye ve Çin<br />

hükümetinin sağladığı şartları değerlendiren, aldıkları eğitim sayesinde işgal altında ki devletin<br />

her kademesinde görev alan Uygurlar mevcuttur. Akademisyenden, öğretmene, tiyatrocudan,<br />

aşçıya kadar tüm fertler ellerindeki imkânları var olan haklarını Çin anayasasının vaat ettiği<br />

haklardan istifade ederek emperyalizmle göğüs göğse çarpışmaktadır. Ancak bunlarda işgalci<br />

devletin memuru olmak gerekçesiyle halk tarafından sevilmemekte, dışlanmaktadırlar.<br />

Değişen ve gelişen dünyamızın tüm sorunlarına yeni şartlarına uygun yeni çözümlerin gerektiği<br />

yargısı herkesçe kabul görmektedir. Her geçen gün ilerleyen bilim ve teknoloji, bugün<br />

için sahip olunan Sorun Çözme Kabiliyetimizi geçersiz kılmaktadır. O halde her toplum için<br />

değişmez vizyon, Sorun Çözme Kabiliyetini günün koşullarına uygun düzeyde tutabilmek olmalıdır.<br />

Bunun farkında olan ve olmayan toplumlar keskin çizgilerden bellidir. Farkında olmayanlar,<br />

sürekli olarak, sorunlarının kaynağı olarak dış mihrakları görürler. Farkında olmayanlardan<br />

sokaktaki yurttaşı durumundakiler, buna karşı çare geliştirebilecek akıl fikir düzeyine sahip<br />

olamayacakları için “mallarını boykot etmek, bayraklarını yakmak, milli marşlarının ıslıklamak”<br />

gibi bağırma çağırma tavırlarıyla karşı koymaya çalışırlar. Farkında olanlar ise tasallutun<br />

mekaniğini anlamışlar, her geçen gün, transfer ettikleri “değerler” yoluyla bu mekaniği yani<br />

Sorun Çözme Kabiliyetinin işleyişini daha geliştirmektedirler (Titiz, 2013). Suriye ve Filistin<br />

gibi örneklerden anlaşıldığı üzere birilerini korumak ya da kurtarmak maksadıyla devrim yapılması<br />

için askeri malzeme desteği vermek ancak çocukların ve gençlerin, nesillerin zürriyetin<br />

mili ve kültürel mirasın yok olmasına, ecdadının emaneti olan topraklarında kan akmasına neden<br />

olabilir. Doğu Türkistan’da da yapılan her başkaldırı, her isyan dünyanın en büyük askeri<br />

gücüne sahip olan Çin tarafından şiddetli karşılık bulmaktadır. Nüfus planlaması ile doğumlar<br />

sınırlanırken bu isyanlar ile de doğmuş büyümüş ve katılımcıları nitelikleri açısından düşündüğümüzde<br />

entelektüel seviyede ki Uygur nüfusu yok olmaktadır. Dinimizde korunması gereken<br />

unsurlardan birincisi canın, dördüncüsü neslin korunmasıdır. Şu anda Uygur milleti için hem<br />

canın hem de neslin korunamaması söz konusudur. Bu sempozyuma katılımcı olarak başvururken<br />

amacım, sizlerin basından ulaşabileceğiniz neler olup bittiğine dair bilgiler sunmaktan ziyade,<br />

bir kelamcı olarak çözüm önerilerimi paylaşmaktı. Çin asırlardır uzak hedeflere oynamaktadır.<br />

Biz Uygurlarında şuan yapabileceklerimiz çok sınırlıdır ve kısa vadede ancak can ve neslin<br />

korunmasının esas alarak uzak hedeflere yönelmeliyiz. Uygur Türkleri, Dünya’nın en büyük<br />

askeri gücüne sahip devletlerin bile askeri anlamda çatışma yapmaktan kaçındıkları Çin’in askeri<br />

gücünün hedefinden her türlü kaçınmalıdır. Atılacak her adım tüm haksızlığa rağmen meşruiyet<br />

çizgisinde olmalıdır. İlham Tohti misali Çin okullarında dünya standartlarında yetişecek<br />

çocuk ve gençlerle evrensel kabul görmüş konularla Uygur sorunlarını dile getirmelidir. Bu<br />

anlamda Çin’in Uygurlara bugün uyguladığı politikaların uluslararası komisyonlarla incelenmesi<br />

için Türkiye ve Türk Cumhuriyetlerinde ki diplomatlar konuya dikkat çekmeleri önem arzetmektedir.<br />

Saray Bosna Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Yücel Oğurlu’nun Ramazan’da Doğu<br />

Türkistan’la ilgili tezahür eden haberlere ilişkin, birkaç ay önce kaleme aldığı yazısında, dış<br />

politikada galeyanla değil, teenni ile sonuç alınır ifadesi ile bazı öneriler bulunmaktadır. Yazıda<br />

“Bütün krizlerde olduğu gibi, gerginliklerin ve kan dökülmesinin başlamasından önce özellikle<br />

diplomasi gereklidir, başladıktan sonra yine diplomasi. Fakat bir kez kan dökülmeye başlamaya<br />

görsün. Artık, Suriye`de veya Irak`ta kaç insanın olduğu Stalin`in dediği gibi bir “trajedi değil”,<br />

sadece istatistik meselesidir. Kaç milyon insanın olduğu veya öleceği maalesef duyarsız Dünya<br />

kamuoyunda birer gazete haberi ve entelektüel “iç çekiş”lerden başka bir anlam ifade etmemektedir.<br />

Tek bir Uygur’un burnunun kanamaması, meselenin özünde ise yeryüzündeki tek bir in-<br />

<strong>II</strong>. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu 483

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!