24.11.2015 Views

II ULUSLARARASI ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYATI SEMPOZYUMU

CY5mNcim

CY5mNcim

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

“Evvel zaman içinde, kalbir saman içinde; deve tellal iken, pire kadi iken, ben babamın beşiyini<br />

tıngır-mıngır sallar iken on beş yaşında bir kız idim. Güyünsem kuşak yakışır, kuşansam, saçak yakışırdı.<br />

Yalanım yok, yanlışım var: kız değil de, oğlan idim. Henüz tüyü bitmemiş bir civan idim. Hamımların<br />

saçını balta ile taraş eder, beylerin dişini kazma ile söker idim. Babam bana bir at aldı. Dorudur diye, o<br />

da bir çifte vurdu-geri dur deyi. Ulu caminin minaresini cebime soktum-borudur deyi, senin gibi karkaları<br />

ağzıma attım-darıdır deyi.<br />

Acıktım dünden; dün değil,evvelsi günden. 60 çuval undan somun yedim, doymadım; Meydan camisinin<br />

minaresinden mumbar yapıp pişirdim, yine de yınmadım. Bir kaz aldım pazardan, çatladı. Öldü<br />

nazardan. Kuyruğunun altı akça, eti ondan da pekçe…Üç kişi altını yakar, altısı suyunu çeker…<br />

Kaz kazandan kafasın çıkarıp bakar, tıss diye bağırır, çöker. Olmadı, deyip odaya, bir sinek sıçradı,<br />

uçtu havaya. Sineyi avladım okunan, kesip doldurdum kazan-kazan. Pişirdim, süzdüm yağını 366 tavaya.<br />

Yine de bana mısın demedi. Etini Kayseriye gönderdim, pastırma yaptılar; kemiklerini tren geçsin<br />

diye, Kızılırmakın üstüne köprü çattılar. O yalan, bu yalan, fili yuttu bir yılan. Pireye binip de, deveyi<br />

kucağıma aldığım da mı yalan? Ne ise, olan olmuş, biten bitmiş, biz gelelim kendi işimize…”(Türk Halk<br />

Edebiyatı,2008: 141)<br />

Diğer bir forma: birbaşa ehvatı başlama üsuludur. Meselen: “Dostluğun sirri” nağılı<br />

böyle başlıyor: “ele revayet eleyirler ki, bir padşahın gözünün ağı-garası melik adlı birce oğlu<br />

var imiş…” (Azerbaycan Folkloru,2005: 233).<br />

Bu tür başlamak birbaşa metlebe geçmektir; makbul formadır, lakin,umumilikte, nağıllar<br />

için karakterik değil. Başka nağıllarda da bu formaya rast gelmek olar. Meselen,”Vefalı At”<br />

sehirli nağılına da nağılcı birbaşa ehvalattan başlıyor: “Keçmiş zamanlarda bir padşah var idi.<br />

Bu padşahın üç oğlu var idi. Çarx herlendi, ecel onu boğazladı. Padşah can veren zaman oğlanlarını<br />

başına cem eleyib dedi…”(Azerbaycan filkloru 2005: 249).<br />

“Padşahla Pineçi” adlı meişet nağılından: “Bir padşah baş vezirini öz yerinde koyup, o<br />

biri veziri ile teğyir-libas olub ölkeni gezmeye çıxır. İkisi de derviş patları geyinirler ki,onları<br />

tanıyan olmasın” (Azerbaycan folkloru 2005: 287).<br />

Anadolu nağıllarında: “Evvel zamanda iken, kalbir samanda iken, az iken, uz iken, Anam<br />

evde kız iken kara tavuk kömürcü, saksağan berber iken, at ekmekçi, köpek dülger iken, deve<br />

bezzaz, horoz tellal iken, tavuk satıcı, eşek tuzcu iken, koyun kayyum, keçi müezzin iken, tilki<br />

simsar, kedi çuhadar iken, anam eşikte iken, babam beşikte iken anam ağlar, anamı salladım<br />

babam ağlar, babamı salladım. Derken, babam düştü beşikten, ben hopladım eşikten, anam<br />

kaptı maşayı, babam kaptı meşeyi, dolandırdılar bana dört bir köşeyi…”(Türk Halk edebiyatı,2008:<br />

141-142; yahut: Baratov Pertev,1958: 53-54).<br />

Nağılın başlanğıcı tekerleme-hareketli sözler ve manalardan, söz,ifade oynatmalarından,<br />

rabitesiz iken rabitelilik yaradan bedii dil yatımlarından ibarettir. Bağlanğıc tekerlemelerin<br />

kısa-yığcam, hem nisbeten yığcam, hem de geniş formaları vardır:<br />

Yığcam-kısa forması: “Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, teve tellal iken, pire<br />

bakkal iken, ben babamın beşiğini tıngır-mıngır sallar iken…”<br />

Yaxud: “Masal masal maniki, oğlu uşağı (“oğul-uşağı” olmalıdır-Ə.Ə.) on iki. Kuyruğu<br />

var on iki. Kuyruğunda beni var, kulağında çanı var. Ali kavas dayı, yere basan iti var, göye<br />

şıkan atı var...”(Türk Halk Edebiyyatı, 2008:141; Gürsel, Leyla.”Masal təkərləmələri” 1966,<br />

sayı:23).<br />

Ve Yahut: ”Bir varmış, bir yokmuş; Allah’ın kulu çokmuş, çok söylemesi günahmış Develer<br />

tellal iken, keçiler berber iken, bir memleketin birinde bir kocakarı, kocakarının da bir kel<br />

oğlu varmış”<br />

Nisbeten yığcam forması:” Evvel zaman iken, deve tellal iken, saksağan berber iken…<br />

Ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken İp koptu, beşik devrildi Anam kaptı maşayı, babam<br />

kaptı meşeyi, döndürdüler dört köşeyi Dar attım kendimi dışarı… Kaç kaçmaz mısın…<br />

Vardım bir pazara Bir at aldım dorudur diye Bineyim dedim, at bir tekme salladı bana geri dur<br />

diye… Padişahın topları ateşe başladı Topladım gülleleri cebime koydum darıdır diye Tozu<br />

dumana kattım, Edirne’ye yettim Selimiye minarelerini belime soktum borudur diye Yakaladılar<br />

<strong>II</strong>. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu 135

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!