24.11.2015 Views

II ULUSLARARASI ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYATI SEMPOZYUMU

CY5mNcim

CY5mNcim

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

geninde bir fareden başka kimsesi olmayan kral, oturduğu yerden harita çizen coğrafyacı, niçin<br />

içtiğini bilmeyen, bilmediği için daha çok içki içen sarhoş, yıldızları sayıp sürekli hesap yapan<br />

işadamı, gezegeninde onu gören kimse olmadığı halde kendini beğenen adam, sürekli fenerini<br />

yakıp söndüren fenerci, Küçük Prens’e yardımcı olan yılan, arkadaşlık etmek isteyen ve Küçük<br />

Prens’ten onu evcilleştirmesini isteyen tilki gibi insan ve hayvanlar bir çocuk masumiyetiyle<br />

resmedilmiş ve bir çocuğun gözünden anlamlandırılmaya çalışılmıştır.<br />

Küçük Prens'in şahsında vurgu yapılan konulardan biri de merak dürtüsüyle yola çıkmış<br />

bir çocuğun varlığıdır. Bu çocuk herhangi bir maddi nesne, kariyer, zenginlik, arkadaş bulma,<br />

vb. kaygılarla değil, diğer gezegenlerde neler olup bittiğini keşfetme ve bunları yerinde görme<br />

merakıyla kendi gezegeninden ayrılmıştır. Bu evden ayrılma motifi, klasik masallarda karşılaştığımız<br />

Propp'un Masalın Biçimbilimi adlı yapıtında da değindiği işlevsel kalıba uygundur. Küçük<br />

Prens ile kazazede pilotun (gerçekte yazarın) karşılaşmasının fantastik kayıtlarının tutulduğu<br />

yapıtta, aslında yazar bastırdığı kendi çocuksu ben'i ile yüzleşmektedir. Gerçekte bir savaş<br />

pilotu olan Exupéry'nin çölde bozuk uçağını tamir etmeye çalışarak geçirdiği günler, ona içindeki<br />

çocukla karşılaşması ve onunla insanlık durumumuz üzerine manidar bir söyleşiye tutuşması<br />

için gerekli fırsatı sunmuştur (Bilginer, 2015:233). Klasik masallarda kadın ve erkek kahramanlar<br />

genellikle uzun ve yorucu yolculukların, zor sınavların ardından benlik gelişimine<br />

uğrayarak erginlik sürecini tamamlamış olurlar ve kral, kraliçe, prens ya da kahraman diye adlandırılırlar<br />

(Jung, 2007:27). Burada ise durum farklıdır; bu olağanüstü karşılaşmadan sonra<br />

yazarın çocuksu bir duyarlığa doğru gerilemesini yazarın kimliğinde tersine bir erginlenme süreci<br />

olarak adlandırabiliriz. Yetişkin bir insan, sonunda çocuklaşmıştır. Buradaki geri gidişe<br />

olumsuz bir anlamda değil, aksine çocuk gözüyle erginlenme olarak bakmak gerekir.<br />

Ayrıca hırs, bencillik, egonun sınırsız istekleri, vb. özelliklerin iradi olarak kontrol edilememesi<br />

durumunda ortaya çıkabilecek sorunlara dikkat çeken yazar, okuyucusunu sorgulama<br />

ve yaşamsal hakikati arama çabasına yönlendirmektedir. Başka bir deyişle, bu eser filozofik<br />

olduğu kadar, toplumsal psikoloji bakımından da çok ciddi tezleri olan bir yapıttır.<br />

Çocukluk Evresi ve Medya Üzerine<br />

Çocukluk insanın “doğa durumuna” en çok yaklaştığı zaman ki yaşam devresidir<br />

(Postman, 1995:79). Çocukluk anne babanın isteklerini yerine getirme onların isteğine göre<br />

birey olmak için verilen bir şans değildir. Çocuk ailenin bir materyali değil, ruhu olan bir varlık<br />

kendi başına bir bireydir. Anne babaya düşen, çocuğun ruhsal durumunu ve yeteneklerini fark<br />

ederek ona yol gösterici olmaktır. Bunu yapabilmek için iletişim kurulması gerekmektedir. Bir<br />

çocukla sağlıklı iletişim kurabilmenin en basit yollarından biri ona masal anlatmaktır. Masalın<br />

anlatılma şekli yada kahramanlarındansa masal anlatıcısıyla çocuğun kurduğu ruhsal temas ve<br />

ortak duygu dünyası çocuk için ön plandadır. Çocuğun duygu dünyasında karmaşa oluşturmamak,<br />

cinsiyet ayrımcılığını öğretmemek, şiddet içerikli öğeleri ve kötü karakterleri çocuğun<br />

hayal dünyasına sokmamak için masal anlatmamayı yada karakterleri ve olayları değiştirerek<br />

anlatmayı tercih eden ebeveynler aslında iyi-kötü kavramlarının şekillenmesine engel olmaktadır.<br />

Masallar çocuğun hayal gücünü, dili kullanma yetisini, soyut düşünme yetisini, sosyal ilişkilerini<br />

geliştiren özel bir iletişim kurma şeklidir. Piaget, 2-4 yaş arası dönemdeki çocukların<br />

sembol ve sembolün temsil ettiği nesneyi anlamaya başladığını, dil ile yeni bir dünyayı keşfettiğini<br />

söyler. 4-7 yaş aralığındaki çocukların ise, dil gelişiminde sembolleri kullanabilme yeteneğinin<br />

arttığını, hayal gücünü kullanabildiğini belirtir (http://www.dmy.info/bilissel-gelisimkuramlari).<br />

Televizyon dünyasının henüz oluşmadığı dönemlerde masallar yalnızca çocuklar için<br />

değildi, uzun kış gecelerinde oturma salonlarında yetişkinler için de masal dinlemek ve anlatabilmek<br />

önemli bir meziyetti. Televizyonun hayatımıza yerleşmesiyle önce yetişkin dünyasından<br />

çıkarılan masallar, çocuk televizyonları, çocuk filmleri ve çizgi filmlerle birlikte çocuk dünyasından<br />

da yavaş yavaş çekilmeye başlamıştır. Hayal kurmaya ve dikkat toplamaya pek müsaade<br />

etmeyen çizgi filmler, kalıcı olamadıkları için çocukların zihinsel gelişimine, hafızayı canlı<br />

tutma yetilerine engel olmaktadır. Ancak verili bir dünyada hazır kurulmuş karakterler ve imgeler<br />

çocuklar için daha cazip ve eğlenceli görünmektedir. “Kitap okumak için önsel bir eğitime,<br />

560 <strong>II</strong>. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!