24.11.2015 Views

II ULUSLARARASI ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYATI SEMPOZYUMU

CY5mNcim

CY5mNcim

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

şı, sonrasında tekrar karanlık çağına gömüldüğü dönem olarak görebileceğimiz fabrikalarda<br />

çalışmaya başlamaları, daha sonraki dönemlerde “ Çocuk Hakları Bildirgesi” gibi çeşitli sosyal<br />

düzenlemelerle bugünkü noktaya adım adım ilerleyerek gelmiştir.<br />

Bugün gelinen noktada başta eğitimden kaynaklanan nedenlerden ötürü birer proje olarak<br />

görülmelerine neden olmuştur.<br />

2. Modern Dünyanın İdealize Edilmiş Bireyi<br />

Herkesin bir sihirli değnekle değişeceğini sandığı veya değişmesini ümit ettiği, geleneğin<br />

girdabından kurtulmaya çalıştığı eski dünya, modern yaşamın kapılarını aralamaya çalışan insanoğlunun<br />

yoğun çabaları sonucu başarıya ulaşmıştır. Başarıya ulaşmıştır ulaşmasına ama başarı<br />

mı yoksa kaybediş mi olduğu noktasında zihinler de meşgul olmaya başlamıştır. Modern dünyanın<br />

mükemmeli yaratma çabası ve arzusu, ilerleyen dönemlerde çıkmaza girilmesine sebep<br />

olan bir duruma da işaret etmektedir.<br />

Foucault’a göre (2001), “modern toplum, iktidar ürettiği için bir denetim toplumu olma<br />

özelliği taşımaktadır.” Modern devletin bahçıvan devlet olma niteliği, zararlı olarak gördüğü<br />

otların biçilmesiyle hepsinin tek tip üzere şekillendirilmesini gerektirmektedir. İnsanın duygularıyla,<br />

arzularıyla, hisleriyle, istekleriyle varlığını ortaya koymasından ziyade, ona biçilen rollere<br />

uygun davranış geliştirme zorunluluğunu dayatmış, daha sonra ise rıza üreterek bunu sağlama<br />

yoluna gitmiştir.<br />

18. yüzyılda beliren modernite projesi, bilimin nesnelliği, ahlaki yasaların evrenselliği,<br />

hukuku ve kendi ayakları üzerinde durmayı başarabilen bir sanat anlayışı etrafında şekilleniyordu.<br />

“Amaç, özgür ve yaratıcı bir biçimde çalışan çok sayıda bireyin katkıda bulunduğu bir bilgi<br />

birikimini, insanlığın özgürleşmesi ve günlük yaşamın zenginleşmesi yolunda kullanmaktı. Doğa<br />

üzerinde bilimsel hâkimiyet, kaynakların kıtlığından, yoksulluktan ve doğal afetin rasgele<br />

darbelerinden kurtuluşu vaat ediyordu. … Bu düşünce, her şeyden çok, insanları zincirlerinden<br />

kurtarmak amacıyla bilginin ve toplumsal örgütlenmenin mistik ve kutsal kabuğunu kırmayı<br />

hedefleyen laik bir hareketti” (Harvey, 2012:25-26).<br />

Avrupa’nın modernizmin beşiği olarak görülmesi ve sonrasında dünyaya dalga dalga yayıldığı<br />

dönem, aslında “tek tip” insanın da oluşumunun başlangıcı sayılabilir. Bauman, Batı<br />

Avrupa’da 17. Yüzyılda ortaya çıktığını belirttiği modernliğin kültür anlayışını “bahçe kültürü<br />

”ne benzetir. “Bahçecilik,“kültür”ü ya da bir başka deyişle “yetiştirip eğitmeyi” gerektirir. Kültür<br />

köken itibariyle yetiştirmek anlamına geliyordu ve bu yüzden de bir kültür inşa etmenin yolu<br />

bahçıvanlıktı. Bir bahçecilik kavramı olan kültür, toplumsal yeniden üretimin yeni mekanizmaları<br />

için işlev görmeye çok uygundu. Kültür, toprağı ekmek, işlemek ve sağlıklı ürünü sağlamak<br />

için gerekli tüm işlemleri yerine getirmek demekti. Tıpkı yabani otların sardığı bir toprak parçası<br />

gibi insan yaşamı ve davranışı da, kabul edilemez ve toplumsal düzene zararlı şekillere bürünmesin<br />

diye biçimlendirilmesi gereken bir şey olarak görülüyordu” (Bauman, 2003: 115).<br />

İlerleyen dönemlerde bu bahçıvanlık kültürü, tüm fertlerin, toplumda öteki üzerinden,<br />

“anormal” olarak otoritenin belirleyip dışta tuttuğu, “doğru” yu kendi kurallarına göre oluşturarak,<br />

bazen zorla bazen de Althusser’in sözünü ettiği devletin ideolojik aygıtları olan sendikal<br />

kuruluşlar, siyasi veya toplumsal kurumlar, okullar, kitle iletişim araçları vb. aracılığıyla zihinlere<br />

işlenmiştir. “Fabrika, ordu, bürokrasi, okul ve kültür endüstrisi gibi kurumlar tarafından<br />

geliştirilen, daima etkili ve sonuç verici örgütsel teknikler vasıtasıyla toplumsal yaşamın bütün<br />

alanlarına yayılan yönetsel ve siyasal tahakküm” olarak özetlemektedir” Benhabib (2006:87).<br />

Modern insan yaşam öyküsüne gösterilebilecek en güzel örneklerden bir tanesi “Truman<br />

Show” sinema filmidir. Filmde başrol oyuncusu dışında herkes sahte, kurgulanmış bir karakteri<br />

canlandırmaktadır. Tek gerçek kişi olan Truman’ın günlük yaşantısının her anı, olan bitenden<br />

habersiz şekilde yirmi dört saat kesintisiz olarak seyirciler tarafından izlenmektedir. Her hareketi<br />

izlenen ve sorgulamasına fırsat verilmeyen Truman, kurulu düzene itaat etmediği zamanlarda<br />

iktidar mekanizması tarafından kontrol edilmektedir. Bu iktidar, “Sadece dışsal doğanın tahakkümünü<br />

sağlamak amacıyla bilim ve doğanın kullanılması ile değil, aynı zamanda insanlar arası<br />

ilişkilerin denetimi ve içsel doğanın yönlendirilmesi için uygulamaya dökülmesiyle mümkün<br />

<strong>II</strong>. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu 579

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!