24.11.2015 Views

II ULUSLARARASI ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYATI SEMPOZYUMU

CY5mNcim

CY5mNcim

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Orada sefahet de var, fazilet de.<br />

O bir engin deniz ki pek korkunçtur.<br />

İnsan gah inci bulur, gah boğulur. (Hüseyn Cavid Eserleri. 5 cildde, I Icild, Lider Neşriyyat, Bakü,<br />

2005, 332)<br />

Bu engin denizle ilk karşılaşmada Celal'in ("Uçurum" piyesinde) gözlerinde basit bir köy<br />

kızı Güvercinin siması şık Batı güzeli Anjelin karşısında nasıl eriyorsa , "şehirlerini ısıtma,<br />

verem sarmış tüm, hareket yok, kan yok, hepsi hasta, ölümcül” Doğu'dan sonra “güzellikte köy<br />

şehirden, şehir köyden örnek almış” Batı Azeri ("Azer" şiirinde) öyle hayran eder. Azer<br />

camilere birikerek "yüz gözünü çamurlayan, tırnakla kaş gözünü didik didik yapan, cehennem<br />

behşlerine korkutan titreşerek, meleşib ağlaşan" Doğu'da kaybettiği güvenini, "her gönlünde<br />

inceliğe, nezafete istek besleyen, her tarafı neşeli", "her yüzünde bir coşku, her gözünde bir<br />

zeka parlayan" Batı'da buluyor. "Cühelanın fazilet, ilim sattığı", "dansı aksakların eğitim ediyi"<br />

Doğu'da Azerin ölmüş umutları, solmuş arzuları "her ocağında, her açısında bilgi, hüner<br />

mabedi" olan Batı'da yeniden gelişiyor.. Bu yerlerin "yıldızlı" manzaralarının ışıltısında<br />

Doğu'nun karanlıkları daha açık görünüyor.<br />

Erkek, kadın, hatta hayvanların bile müzik zevkine daldığı Batı'nın yeşil yaylalarında<br />

parisli profesörün "kaplumbağa bile bizde müzikten zevk alıyor, sizde nasıl, bu denemeler var<br />

mı?" sorusuna Azer "bizde insan bile görmez bu zevki asla!" cevabını verdikçe onun gözleri<br />

önünde Doğu'da "yığın mahvolan, ekmeyini güç bulan, çoluq-çocuğunu aç yalavac paçarvaya<br />

sararak çöplüklerde sürüngen, aşçıların attıkları kemikleri kırıp, biraz ilik arayan insan sürüleri"<br />

canlanır. Sanki Doğu'ya ebediyen "elveda" demiş genç ressam Celal Batı güzeli Anjelin<br />

muhabbet nevazişleri nasıl sarhoşdusa, "her yer sanki bir ressamın sanatı hemen" diye düşünen<br />

Azer de böylece kendi arzularının kanatıntadır.<br />

Umutlar boşa olurken<br />

Celal kendi sarhoşlukundan ona vefalı Doğu güzelini unutturan Anjelin muhabbet işveleri<br />

altında yatan hayanetini duyunca ayılırsa, "dalgalı gül bahçelerinin cennete isyan ettiği" Batı'nın<br />

güzelliğine hayran olan Azer gözleri önünde Alamanya'nın "yoksullar mezarını andıran kirli<br />

madenleri Dante'nin cehennemi" gibi açılınca arzularının kanadından yerlere çırpılır. "Burda<br />

asla dilenci yok" diye kalbi sonsuz hayranlıklara dalan Azer "merhamet yok, çünkü ona"<br />

nedenini öğrendikçe sarsılır.<br />

Doğu'da "kızı çepren satıp aldılar" diye "gülmüş, eylenmiş, eylemiş hayret, bir yığın<br />

nefret, bir felaket de demiş, haykırmış, tablo yapmış, resimler aldırmış" Avrupa'da "kızların<br />

serbest, hem de doğal bir iş kadar basit satıldığını" görünce Azer bir şaşkınlık geçiriyor. Acaba<br />

Doğu'ya "göz süzüp, dudak büzen" Batının "ince gözlükleri" koynunda beslediği "özgür<br />

esirler"i görmez mi?<br />

"Kültürle çırpınan bu vahşet ocağında" hayranlık şaşkınlıkla, hayret nefretle dönüştükçe,<br />

beşeri bir mutluluk arayan Azerin kalbini derin bir umutsuzluk sarar. Batı'nın "yıldızlı ve<br />

şairane" görüntüsünün ışıltısına doğru uçuşanların "ancak ve ancak güçe bulunan", "aciz, sefil,<br />

ölü, cahil bir insana yan bakan" bu yerlerde sonda Celal gibi önünde uçurumdan başka bir yol<br />

görmediğini, Moskova güzeli gibi "bin işve ile dans zorunda olduğunu", ihtiyar işçi gibi<br />

"kuvvetten düşünce elleri kırık ve miskin bir makina" gibi dışarı atıldığını, lezzetli hayallere<br />

aldanarak doğup büyüdüğü topraklardan ayrı düşmüş mülteciler gibi "eski yurda sefer etmek<br />

isteği ile yaşadığını" anladıkça Azer üşüyen kalbini avutmak için Doğu'nun o sıcaq koynuna<br />

koşar.<br />

s.158)<br />

Yeniden Doğuda<br />

Doğu'da ise<br />

Yurdu sarmış qabalıq, yaltaqlıq,<br />

Yükseliş varsa, neden alçaqlıq. (Hüseyn Cavid Eserleri. 5 cildde, I cild, Lider Neşriyyat, Bakü, 2005,<br />

Azer Avrupa'ya seferinde "Batı'daki her zevki bir acı besler" gerçeğiini kendisiiçin keşf<br />

edince anlıyor ki,<br />

742 <strong>II</strong>. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!