24.11.2015 Views

II ULUSLARARASI ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYATI SEMPOZYUMU

CY5mNcim

CY5mNcim

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

edebiyatımızdaki ilk mesnevi sayılan Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilik’i, Mevlana’nın<br />

Mesnevi’si, Fuzuli’nin Beng ü Bade adlı eserleri sembolik anlatımla kurgulanmış eserlerdir. -Bu<br />

eserleri çoğaltmak elbette mümkündür, burada birkaç örnekle bağlantı kurulması yeterli görülmüştür.-<br />

Fakat bu eserlerde toplumu da bireyi de yani insanları terbiye eden bir amaç güdülmüştür.<br />

Çok katmanlıdır, görünen anlamının yanında sembollerle anlatılan yeni anlamları da<br />

vardır.<br />

Batı edebiyatında ‘Hümanizm’ortaya çıktığında yeni eserler verilmemiş, onun yerine eski<br />

Yunan ve Latin eserlerinin öğretileri yeniden gündeme gelmiş ve ideal insan arayışı başlamıştır.<br />

Bizde de postmodernizmde yeni eserler, Divan edebiyatındaki sembolik alegorik anlatımla,<br />

hatta daha evvelindeki İslamiyet öncesi dönemin Şamanizm kültürüyle oluşan destansı anlatımla,<br />

masal kurgusuyla harmanlanarak yazılmaya çalışılmıştır (Latife Tekin, Sevgili Arsız<br />

Ölüm, İstanbul-1998). Sadık Yalsızuçanlar’ın Gerçeği İnciten Papağan (Timaş Yayınları, İstanbul-2010)<br />

adlı eserinde de daha önce bahsettiğimiz açık uçlu anlatımı görebiliriz. Olric, Muinar<br />

ve Papağan, Yeşil Gözlü Adam birer semboldür ve aslında o, yazardır. İdeal insanı, ya da ideal<br />

düşünce biçimini yine bu hayali kahramanlar sayesinde öğreniyoruz.<br />

Prof. Dr. Şaban SAĞLIK’ın ifade ettiğine göre şiirimizde Murathan MUNGAN öncülüğünde<br />

2.Yeni Tercüme Faaliyeti adıyla “Yeni Romantizm” akımı canlanırken “Yeni Garipçi”<br />

olarak da Onur AKIN şiirlerinden bahsedilebilir. Bu da bize Batı’daki Hümanizmle gelen anlayışın,<br />

bizim edebiyatımızda bir tekrarı gibi görünmektedir. Bir nevi eskiyi kaynak alıp onu yeniden<br />

şekillendirip üretmektir. Gök kubbe altında söylenmemiş söz yoktur, der büyüklerimiz.<br />

Söylenmiş sözleri yeni formlarda söylemek vardır. Zaten asıl büyüleyici olansa “yeni” kelimesidir.<br />

SONUÇ (ÖNERİ)<br />

Kendisine taklit edecek kahraman arayan gençler için, okuma oranının nitelikli olarak<br />

artması için bu tesbitlerin değerlendirilmesi yerinde olacaktır. Yukarıda eleştirdiğimiz sosyal<br />

paylaşım ağlarında da edebiyatın niteliğinin arttırılması için gerekli denetimin ve ayıklamaların<br />

yapılması gerekmektedir.<br />

Belki çok zor, ama değer verdiğimiz şeylerin düzeltilmesindeki zorlukları da aşmak gerekir.<br />

Buradaki zorluklardan en kötüsü ya da eleştirileni “Bu modern çağda özgürlüklerin<br />

kısıtlanmayacağı ve böyle bir davranışın insan haklarına aykırı olduğu, bunun hiç de etik olmadığı”<br />

söylemi olacak belki, ama ona da Nuri Pakdil’in bir sözü ile karşılık vermek doğru olacaktır.<br />

“İnsan seni savunuyorum sana karşı.” (Pakdil, 2012 s.122)<br />

Edebi eserin insanı değiştirme eğitme, geliştirme gibi misyonu olmalıdır. Her ne kadar<br />

tersini savunanlar, edebi eserin yalnızca iyi vakit geçermeye yaradığını düşünenler olsa da<br />

eğitimciler olarak baktığımızda, eğitimin misyonlarından en önemlisi insanı eğitmektir. Masallar<br />

da yüzyıllarca yazılı ve sözlü kültürde bu işlevle kullanılmıştır.<br />

“Edebî eser, okuyucunun yüreğine, zihnine hiç hissettirmeden, onu yormadan, üzmeden,<br />

örseleyip zedelemeden- akıvererek ona yeni duygular, hayaller ve düşünceler kazandırır. Onun<br />

zevklerini inceltir, duygularını yumuşatır. Ona insanlığını hatırlatır, insan olmanın sorumluluğunu<br />

öğretir. Eğitimin de yapmak istediği bu değil midir?” (Aydemir, 1989: 57) İnsanın<br />

faydasına olacaksa, ilk çağlardan beri hala edebi eserler o ideal insanı arıyorsa, bu uğurda<br />

yapılanlar sistemli bir çalışmayla derlenerek başarılı olanlar ve olamayanlar ayırt edilebilir. Bu<br />

çalışma sonucunda yeni bir yol haritası oluşturulur ya da iyileştirme çalışması başlatılabilir.<br />

Umut yalnızca gençliğin söylemlerinden değil, insan olarak hepimizin beklentisidir. İdeal insanı,<br />

okuyan düşünen sorgulayan insanı yetiştirmek için kalplere seslenmek gerekiyor, çünkü<br />

kalbine seslenemediğimiz insanın kafasına asla yol bulamayız. Edebiyatçılara düşen sorumlulukları<br />

iliklerine dek yaşayıp yazmış bir edebiyatçımızın, edebiyatımızın yaşayan çınarlarından<br />

olan Nuri Pakdil’in sözleri ile bitirelim yazımızı. “İnsanın en çok kalbi temiz olmalıdır. İnsanı<br />

kalbinden tutamadınız mı, görün, nasıl kayıp gidecek elinizden! Kalbin gereksinimlerine dikkat<br />

edilmedi mi emek de ekmek de yitiriverir anlamını. Ne emek ne ekmek; önce kalbimiz bozuluyor<br />

çünkü.” (Pakdil, 2012 s.111)<br />

80 <strong>II</strong>. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!