24.11.2015 Views

II ULUSLARARASI ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYATI SEMPOZYUMU

CY5mNcim

CY5mNcim

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

tik televizyon kanallarına kadar ulaşmıştır. Bu bağlamda 2007 yılında Türkiye’de yayın hayatına<br />

başlayan ilk yerli çocuk kanalı Yumurcak TV, TRT bünyesinde 2008 yılında yayına başlayan<br />

ilk tematik çocuk kanalı TRT Çocuk’tur. Süreç içerisinde yayın sektöründeki gelişmeyle birlikte<br />

Türkiye’deki yerli ve yabancı tematik çocuk kanallarının sayısı hızla artmıştır. Bu kanallar içerisinde<br />

Disney Grubu Kanalları (Disney Channel, Disney Junior, Disney XD), MinikaGo ve<br />

Minika Çocuk, Kidz-Animez, Smart Çocuk, Cartoon Network, Da Vinci Learning, Baby TV,<br />

Luli TV, Baby First TV, Duck TV, Nickelodeon ve Nick Jr. sayılabilir (Ankaralıgil, 2014; Doğan<br />

ve Göker, 2012). Kanalalrdaki bu artış çocuklar üzerinde de çeşitli etkiler oluşturmaktadır.<br />

İlhan ve Çetinkaya’nın (2013) araştırmasında günün her saatinde çizgi film izleme imkânı sunan<br />

tematik çocuk kanallarının televizyon bağımlılığını artıran bir unsur olduğu görülmüştür.<br />

Ülkemizde sayısı her geçen gün artan çocuk kanalları ve televizyonun yetişkinlere oranla<br />

çocukları daha çok etkilemesi gibi koşullar göz önüne alındığında bu kanalların içerikleri ve bu<br />

mecralardan gönderilen mesajların etkilerine karşı çocukların korunması adına bu yayınların<br />

denetimini gerektirmektedir (Mangır ve İnal,1994; Yavuzer, 2003). Bu bağlamda çocukların<br />

zararlı içeriklere karşı korunmaları için ulusal ve uluslararası düzeyde çeşitli düzenlemeler getirilmiştir.<br />

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa Konseyi İnsan Hakları<br />

ve Ana Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşme ve Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına<br />

Dair Sözleşme gibi temel düzenlemelerin yanı sıra Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesi ve<br />

Avrupa Birliği Görsel-İşitsel Medya Hizmetleri Yönergesi gibi düzenlemeler sayılabilir. Ülkemizde<br />

bu konudaki çalışmalar ise Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği ile ilişkilerin neticesinde<br />

düzenlenmesi neticesinde getirilen düzenlemeler sonucunda 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların<br />

Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun ve ilgili yönetmeliklerle çocuk yayınlarına<br />

ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Bu kanunun 14. Maddesinin 3. Bendindeki (R.G.:<br />

03.03.2011/27863) “genel ve tematik içerikli yayın yapan televizyon kuruluşlarının, çocuk yayınlarında<br />

çizgi filmlere yer vermeleri hâlinde, çizgi filmlerin en az yüzde yirmisinin, diğer<br />

çocuk programlarının en az yüzde kırkının Türkçe dilinde üretilmiş yapım olması ve Türk kültürünü<br />

yansıtması zorunludur” şeklindeki ibareyle 0-18 yaş arasında yer alan çocuk vatandaşların<br />

korunması amaçlanmıştır (Ankaralıgil, 2014).<br />

Televizyon yaygın, erişimi ve kullanımı kolay bu araç aynı anda ses ve görüntüyü sunan<br />

etkileşim gücünden dolayı en etkili ve en çok takip edilen kitlesel iletişim araçlarındandır (Güngör,<br />

2014; Öztürk ve Karayağız, 2007; Şirin, 1998). Bourdieu’ya (1997) göre diğer kitle iletişim<br />

araçlarına göre nüfusun büyük bir bölümü televizyondan gönderilen mesajlarla yapılan bilinçlendirilmenin<br />

etkisi altında kalmaktadır (Akt: Doğan ve Göker, 2012). Sahip olduğu niteliklerle<br />

insanlar üzerinde önemli bir güce sahip olan bu araç bireysel yaşamın yanı sıra aile içi ve toplumsal<br />

ilişkilerin yapılandırılmasında da biçimlendirici, yönlendirici, düşünce üretici etkin bir<br />

işleve sahiptir. Değişen aile tipleri ve yaşam şartlarına bağlı olarak bir nevi bakıcı, oyalayıcı ve<br />

zaman geçirici olarak çeşitli işlevler üstlenen televizyon anne-babaların çocuklarının ruhsal<br />

beklentilerini beslemek için yararlandıkları “elektronik bir bakıcı” ya dönüşmektedir (Doğan ve<br />

Göker, 2012; Yapıcı, 2006). Rigel’e (1995) göre de çocuklar zamanlarının büyük bir bölümünü<br />

televizyon izleyerek geçirmektedir. Dökmen (2005) ise çocukların televizyonla olan etkileşiminin<br />

çocuğun yaşı, ailenin sosyokültürel düzeyi, ailenin çocuk üzerindeki kontrolü, televizyondaki<br />

kanal sayısı, yayın saatleri ve çeşitliliği gibi değişkenler tarafından etkilendiğini belirtmektedir.<br />

Nitekim çocukların televizyon izlemeye ilişkin ayırdıkları zamanlara yapılan araştırmalarda<br />

bu görüşü destekler niteliktedir. Mete (1999) tarafından yapılan araştırmada çocukların %77’si<br />

ders ve ödev yapmanın dışındaki vakitlerini televizyon izlemeye ayırdığı, Erdoğan ve Baran<br />

(2008) tarafından yapılan araştırmada altı yaş çocuklarının günde ortalama 2-4 saat arası televizyon<br />

seyrettikleri ortaya konulmuştur. Benzer şekilde Yalçın ve diğerleri (2002) tarafından<br />

yapılan araştırmada ise okul öncesi ve ilköğretim çağı çocuklarının % 62’si günde 2 saati, %<br />

8,3’ü ise günde 4 saati televizyon izlemeye ayırmaktadır. Öztürk ve Karayağız’ın (2007) 3-6<br />

yaş düzeyinde çocuk sahibi ebeveynlerle yaptığı araştırmada çocukların % 47,8’inin iki saat ve<br />

daha fazla televizyon izlediği, Aral ve Aktaş (1997) tarafından yapılan araştırmada da ilköğretim<br />

öğrencilerinin hafta içinde televizyon izlemeye diğer etkinliklerden daha fazla süre ayırdıkları<br />

sonucuna ulaşılmıştır. Doğan ve Göker (2012) de yaptıkları araştırmada çocukların büyük<br />

çoğunluğunun günde ortalama 1 ila 2 saat arasında televizyon izlediğini tespit etmiştir. Yapılan<br />

374 <strong>II</strong>. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!