24.11.2015 Views

II ULUSLARARASI ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYATI SEMPOZYUMU

CY5mNcim

CY5mNcim

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kaçakçılığı yapan, “haydutlar”a esir düşerler. Geminin yanmaya başlamasından sonra tahliye<br />

sırasında önce çocukların ve kadınların kurtarılacak olmasına rağmen Oğuz, ardında bırakacağı<br />

Mösyö Kamilyen'den dolayı gemiden ayrılmak istemez. Oğuz, bir çocuktan ziyade olgun bir<br />

erkek gibi hareket etmektedir. Kamilyen'e yaptığı dostluktan dolayı vefa duyar. Bu kazada<br />

Oğuz'u en çok üzen durum, kemanının kamarada kalmasıdır. Oğuz'un yaşından büyük tutum<br />

sergilediği bir başka durum da kendisine yardım etmenin ötesinde para teklif edenlerin tekliflerini<br />

geri çevirmesidir.<br />

İspanyol müzisyenin küçük bir Türk çocuğuyla verdiği konser ve yaşanan facianın haberini<br />

yapmak için limana bölge gazetelerinden habercilerin gelmesi Oğuz'a hem bir şöhret hem<br />

de babasını aramak için maddî ve psikolojik imkân verir. Kamilyen ailesi Oğuz'u burada da<br />

yalnız bırakmamıştır. Bir otele yerleşmişler, babasının adresini bulmak için tanıdıkları aracı<br />

kılmışlardır. Bu arada, gemide tanıştıkları İspanyol müzisyenin kaldığı otele ziyarette bulunan<br />

Oğuz, herkesi şaşırtan bir gelişmeden de haberdar olur. İspanyol müzisyen, müzik eleştirmeni<br />

dostu Don Jasenta'ya Oğuz'u götüreceğini, ondan köşesinde yarın akşam verecekleri konser için<br />

bir yazı yazmasını isteyeceğini söyler. Bu gerçekleşir ve Oğuz'un İspanyol sanatçıyla verdiği<br />

konsere büyük bir rağbet olur. Don Jasenta, konserden sonra Oğuz'a millî havaları çaldığı takdirde<br />

hiç bir sanatkâr çocuğun görmediği bir başarı kazanacağını, böylece milletine de “şeref”<br />

vereceğini söylemesi önemlidir. Konserin ikinci kısmında sahneye tek başına çıkan Oğuz, Anadolu<br />

ezgilerini çalacaktır. “Urfalıyım Bahçeliyim, Dağlıyım” türküsü bunların ilkidir. Romancının<br />

tabiriyle herkes nefes almadan, pürdikkat “Anadolu ruhunun bu yanık içli, derin ifadesini”<br />

dinlemektedir. (Peyami Safa, 1999: 101)<br />

Peyami Safa, çocukların ilgisini çekebilecek faaliyetleri de romanına alır. Amerika kıtasında<br />

Oğuz'un babasını aramak için Arjantin'e uçakla gönderilmesi bunlardan biridir. Romancı,<br />

uzun uzadıya Oğuz'un gözünden uçağın nasıl bir araç olduğunu, kalkışını, havada ilerleyişi motor<br />

seslerini duyurarak romanına taşımıştır. Seyahatin sonunda uçağın düşmesi bu heyecanı<br />

gölgeler ancak eserin macera yüklenmesi ve romana yine çocuklara cazip gelecek haydutlara<br />

esir düşülmesinin yerleştirilmesi için bunu bir derece yerinde görebiliriz. Zaten, hem gemi yangınında<br />

hem uçak kazasında hem de bu kaza neticesinde haydutlara esir düşülmesi sırasında<br />

romancı kimseyi ölümle buluşturmaz. Çocuk dünyasında ölüme yer verilmez.<br />

Amerika'da Bir Türk Çocuğu'nda yabancı imgesi daima iyilikle anılır. Uçak kazası sonrasında<br />

esir düştükleri haydutların Madam Kamilyen'e daha insanî yaklaşmalarına şaşıran Oğuz<br />

içinden “Demek ki şu garplıların eşkıyası bile kadınlara saygı gösteriyor.” demekten kendisini<br />

alamaz.<br />

Haydutların reisi, esir aldıklarının konsoloslarından fidye ister ve bunun karşılığında hepsini<br />

serbest bırakacaktır. Ancak onun öncesinde pilot kaza mahallinden bu yana taşıdığı sinyal<br />

cihazıyla yakınlarında bulunan hava kuvvetlerine yerlerini bildirmiştir. Çok zaman geçmeden<br />

Şili'den havalanan yardım uçakları Oğuz'u ve yanındakileri kurtarır. Oğuz'un babasını arama<br />

macerası bundan sonra daha da hararetlenecektir. Elde ettiği her adres bir başka adresi doğurmakta,<br />

Oğuz neredeyse bütün Amerika kıtasını dolaşmak zorunda kalacaktır.<br />

Romanın ikinci bölümünde Oğuz'un vardığı şehir Buenos Aires'tir. Babasını bulmak için<br />

olabilecek en yakın yerdedir şuanda. Burada, Oğuz'un babasının son üç aydır neler yaşadığı ve<br />

yanında Amerika'ya gittiği tüccarın kim olduğu ve akıbeti hakkında malumat sahibi oluruz. Bu<br />

tüccar İranlı'dır. Adı, Mirza Kasım'dır. Oğuz, kaldığı otelde bir ticaret rehberine ulaşmak istediğini<br />

söyler. Otel görevlilerinin yardımıyla rehberde kaydı bulunan Mirza Kasım'ın ve tabiatıyla<br />

babasının izini sürmek daha da kolaylaşacaktır. Oğuz, Mirza Kasım'a ait olduğunu tespit ettiği<br />

her adrese gecikmiştir. Önce Bolivya'da Lapaz şehrine taşındığını öğrenir. Orada bulamaz. Los<br />

Artes Caddesi'nde bir adres verilir. Mirza Kasım ve Oğuz'un babası birkaç ay önce bu evde bir<br />

yılan sokması faciasına uğramışlardır. Kasım, yılanın zehriyle ölmüş, onun yanındaki Türk yaralı<br />

kurtulmuştur. Oğuz'un babası Mekinez adlı bir bahçıvan ailesinin yanında pansiyoner olarak<br />

hayatına devam etmektedir. Yeni adreste de Mekinez ve ailesinin Kordoba'ya taşındıklarını<br />

öğrenecektir. Babası da onlarla birlikte bu evden ayrılmıştır. Yeni adresten de Türküman'a taşındıkları<br />

haberini alan Oğuz'un çocuk dirayeti hep hepine kırılmış ancak pes etmemiştir. Oğuz<br />

<strong>II</strong>. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu 67

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!