24.11.2015 Views

II ULUSLARARASI ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYATI SEMPOZYUMU

CY5mNcim

CY5mNcim

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

yaş sendromuna girer diye pedagog'a koştuk zamanında. Henüz beş yaşında baleye başladı,<br />

sonra piyanoya yazdırdık, ilkokuldayken tenis oynardı, satranç deseniz o da var, yemedik içmedik<br />

özel okullara da gönderdik ama gelin görün ki yaş biraz ilerledikçe bizim oğlanın da diğerlerinden<br />

pek bir farkı kalmadı. O kadar tenis dersi alan çocuk yine halı saha maçına gitti, yine<br />

bütün gün oturup televizyon izledi. İşte şimdi de bankacı oluyor... Tamam, oğlumuzdur, bir<br />

yaramazlığını da görmedik çok şükür ama suda dünyaya gelen bir çocuğun, şimdi elinde iddia<br />

kuponlarıyla gezip, bankacılık sınavlarına hazırlanması da ağrıma gidiyor açıkçası.<br />

Çocuk maalesef kendini amorti etmedi: Sözlerine oğlunun hiç değilse it kopuk serseri<br />

olmadığı için memnun olduğunu söyleyerek başlayan baba Serhat Kesican ise yine de yaptıkları<br />

yatırımların çok da karşılığını alamadıklarını itiraf etti. Kendisinin de bir devlet bankasından<br />

emekli olduğunu dile getiren baba Kesican, Zirve Doruk ne olursa olsun bizim canımız ama<br />

yine de bir kendi çocukluğuma bakıyorum, bir bizim Zirve Doruk'un çocukluğa bakıyorum,<br />

aklım almıyor... Ben köy yerinde, saldım çayıra Mevla’m kayıra anlayışıyla yetişip bankacı<br />

oldum, bizim oğlan aman hangi yaşta hangi oyun kişisel gelişimine katkıda bulunacak, aman<br />

organik gıdalarla beslensin falan derken yine sonunda benimle aynı noktaya vardı. Kabaca bir<br />

hesap yaptım, bankadan emekli olana kadar kazanacağı parayla bu yaşa gelene kadar onun için<br />

yaptığımız masrafı ucu ucuna ancak çıkartabiliyor. Neyse, canı sağ olsun tabii. Evlattır neticede..."<br />

diyerek, yaşadığı hayal kırıklığını gözler önüne serdi.<br />

Bazı şeyler zorla olmuyor: Anne ve babasının açıklamalarının ardından söz alan Zirve<br />

Doruk Kesican ise bazı şeylerin de fıtrat meselesini olduğunu ve ailesinin daha en başta klasik<br />

müzikle olsun, suda doğumla olsun beklentileri gereksiz yere yükselttiğini belirtti. Sadece isminin<br />

ağırlığının bile kendisi için yük olduğunu vurgulayan Zirve Doruk Kesican, "Valla benim<br />

kimseden baleydi, gitar kursuydu bilmem neydi gibi bir talebim olmadı. Zaten sonra arkadaşlar<br />

arasında da epey zorluk yaşadım, sıkıntılar oldu. Baleyi filan zaten kimseye anlatamazsın da,<br />

suda doğum hikayesi yüzünden bile lise bitene kadar lakabım lepistes olarak kaldı. Sağ olsunlar<br />

uğraşmışlar etmişler ama keşke hiç girmeselerdi böyle işlere" dedi. Hayatının bundan sonraki<br />

dönemi için sınavları geçebilirse bankacı olmak ve Fizik öğretmeni olarak atama bekleyen kız<br />

arkadaşıyla evlenip birlikte 10 sene ev kredisi ödemek gibi planları olduğunu belirten Zirve<br />

Doruk Kesican, açıklamalarına şöyle son verdi: "Bizden geçti artık ama çocuk sahibi olunca<br />

yine elimiz mahkûm deneyeceğiz bu klasik müziğiydi, suda doğumuydu, zekâ geliştiren oyuncaklarıydı<br />

falan. Bu şekilde 3-5 jenerasyon sonra belki aileden dahi bir bilim adamı ya da bir gol<br />

kralı falan çıkarabilirsek ne mutlu bize… (https://groups.google.com/forum)<br />

En canlı örneğinin ağzından ifadesini bulduğu gibi insanların mekanik bir alet veya çocukların<br />

sıkıştırılmış bir program dâhilinde hayatlarının her alanına müdahale edilse, bedeni<br />

zincire dahi vurulsa kendisi gibi olmanın dışında bir kişi olması pek mümkün görünmüyor.<br />

“Çocukları, yeteneklerini ortaya çıkarmaları ve olmak istedikleri şeyi olmaları için özgür bırakmalıyız.<br />

Biz onlara hâkim, asker ya da din adamı olmalarını değil, yaşamalarını öğretebiliriz ve<br />

onlar bir meslek sahibi olmadan önce insan olmalılar. Çünkü bir insan ne olmak istiyorsa ya da<br />

ne olması gerekiyorsa onu olabilir, sonra vazgeçip başka bir şey olabilir; ama o daima kendisi<br />

kalacaktır” (Rousseau, 2006:13).<br />

SONUÇ<br />

Çocukların, kartondan oluşan veya atlaslardan öğrendikleri kadar bir dünya içine hapsetmek<br />

onların hayatı eksik okumalarına neden olur. Sadece gördükleri kadarına inanmaları, kendilerini<br />

tanımalarına fırsat vermez. Kitaba veya eğitime hapsolmuş çocukluk, çocuğun akademik<br />

olarak başarılı olmasına katkı sağlarken, sosyal hayatında karşılaşacağı zorluklar da bocalamasına<br />

neden olur. Çünkü kitap teoriktir, hayat pratik.<br />

Özgüven, ruh sağlığının en temel taşıdır. Özgüven, davranışların en önemli belirleyicilerinden<br />

biridir. Bireyin kendine yönelik olumlu yargılarının olması, kendini ve olayları kontrol<br />

edebileceği inancı, kendini sevmesi, yeterli olduğunu düşünmesi, değerinin farkına varması,<br />

kendisiyle barışık olması, kendini olduğu gibi kabul etmesi, kendini tanıması gibi durumlarla<br />

582 <strong>II</strong>. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!