24.11.2015 Views

II ULUSLARARASI ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYATI SEMPOZYUMU

CY5mNcim

CY5mNcim

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

eğitim anlayışı ve işleyişi ile ilgili bazı önemli noktaları aydınlatmaktadır. Özellikle okulun<br />

fiziksel özellikleri ile ilgili tasvirleri dikkate değerdir:<br />

“Okul, bir katlı ve duvarları badanasızdı. Kapıdan girilince üstü kapalı bir bahçe<br />

vardı. Daha ilerisinde küçük, ağaçsız bir bahçe… Bahçenin sonunda bir tuvalet, kocaman<br />

bir de abdest fıçısı…<br />

Erkek çocuklarla kızlar karışık otururlar, beraber okur, beraber oynarlardı… Ben<br />

arkadaki rahlelerde, en uzun sopanın bile uzanamayacağı bir yerde otururdum… Sınıf kapısının<br />

açılmayan kanadında “Geldi-Gitti” levhası yassı, cansız bir yüz gibi bize bakardı…<br />

Tavana yakın dar pencerelerden giren donuk bir aydınlık, durmadan bağıran, haykırarak<br />

okuyan çocukların keskin çığlıklarıyla sanki daha çok ağırlaşır, bulanırdı…”<br />

Yazar bu hikâyede ayrıca mekteplerde çocuklara verilen cezalardan bahsetmiş ve okul<br />

cezaları ile ilgili unutamadığı olaylara da yer vermiştir. Falaka cezası çocuklara verilen en<br />

önemli ve şiddetli cezalar arasında sayılmıştır. Evde korku hikâyelerinden olumsuz etkilenen<br />

çocuk, okuldaysa hocaların şiddetinden etkilenir. Bu sebeple sınıfta, hocaların değneklerinin<br />

uzanamayacağı köşelere oturur (Karaca, 2013, s. 90).<br />

"Okulda yalnız bir çeşit ceza vardı: Dayak.<br />

Büyük suçlular hatta kızlar bile falakaya yatarlardı. Falakadan korkmayan, titremeyen<br />

yoktu. Küçük suçluların cezası ile Küçük Hocanın ağır tokadı… Büyük Hoca’nın uzun<br />

sopası ki rast geldiği kafayı mutlaka şişirirdi. Ben hiç dayak yememiştim. Belki biraz kayırıyorlardı.<br />

Yalnız bir defa Büyük Hoca, yalan söylediğim için, kuru, kemikten elleriyle sol<br />

kulağımı çekmişti. O kadar hızlı çekmişti ki ertesi gün bile yanıyordu. Kıpkırmızıydı. Hâlbuki<br />

suçum yoktu.<br />

Bu olaydan ötürü çok üzülmüş ve bir hayli gözyaşı döktüğüm geliyor aklıma şimdi.<br />

Sonrasında ise kulağımın çekilmesi ile ilişkili suçta asıl kabahati bulunan çocuğu bulmuştum.<br />

Çocuk bana, “musluğu Ali kırdı fakat o oldukça güçsüz ve falaka cezasını kaldıramaz<br />

ve belki de ölür. Ali ile ikimizin andı vardır. O şimdi hasta fakat ben oldukça güçlüyüm.<br />

Onu bu cezadan kurtarmak için yalan söyledim ve işte onu kurtardım” demişti."<br />

(…) Şayet benim de kan kardeşim olsaydı hocaya kulağımı çektirmeyecek, belki falakaya<br />

yatacağım zaman beni kurtaracaktı…" *<br />

Görüldüğü gibi okulda zayıf ve hasta bir çocuk da diğer çocuklarla aynı muameleye tabi<br />

tutularak şiddete uğramaktadır. Hikâyede geleneksel eğitim sistemi içerisinde dayakla eğitim<br />

eleştirilmektedir. Hasta çocuğun dayaktan tek kurtuluş yolu ise bir başka arkadaşının suçu üstlenmesidir.<br />

Suçu üstlenen çocuk hasta çocuğun kan kardeşidir. İki çocuk arasındaki kan kardeşliğine<br />

dayanan bu yakın ilişki hikâyenin kahramanı olan çocuğu çok etkiler. Görüldüğü üzere<br />

okulda çocuklar hocaların şiddetinden korunmak için adeta birbirlerine kenetlenmişlerdir (Karaca,<br />

2013, s. 90).<br />

Çocukların ağzına sakız olmuş bir tekerlemenin o zamanlarda da söylendiğini yine bu<br />

hikâyeden öğreniriz:<br />

“Mustafa Mıstık/Arabaya kıstık/Üç mum yaktık/Seyrine baktık!”<br />

4.5. Ailede Çocuk Terbiyesi<br />

Ömer Seyfettin’in hikâyelerinde kahraman ya da kahramanlarının çocuk olduğu hikâyelerden<br />

birisi, belki de en önemlisi "Kaşağı"dır. Yazar, hikâyede çocukluk dönemi veya olgusu<br />

ile ilgili aile disiplini ve çocuk terbiyesi ile ilgili bilgiler vermekte ve o dönemin çocuk ahlak ve<br />

terbiyesi ile ilgili ebeveynlerin tutumlarına ışık tutmaktadır.<br />

Bu hikâyenin en çarpıcı yanı bir babanın çocuğunun yalan söylediğini zannetmesi üzerine<br />

verdiği cezanın acımasız oluşudur. Çünkü babanın; işin aslını araştırmadan, delil bulmadan<br />

sadece büyük oğlunun beyanına göre hareket ederek küçük oğluna sert bir ceza vermesi ilginçtir.<br />

Küçük oğlunun yalan söylediğine ihtimal verip, büyük oğlunun söylediğine inanıvermesi ise<br />

babanın davranışındaki büyük çelişkiyi oluşturmaktadır.<br />

*<br />

Adı geçen öyküde çocukların dayaktan çok muzdarip oldukları, dayağın, hastalanmalarına hatta ölmelerine bile<br />

sebep olabilecek kadar ağır olduğu görülmektedir.<br />

570 <strong>II</strong>. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!