24.11.2015 Views

II ULUSLARARASI ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYATI SEMPOZYUMU

CY5mNcim

CY5mNcim

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Hikâyedeki ütopik unsurlardan birisi de ev sayısının kırkla sınırlandırılmasıyla ilgilidir.<br />

Bu durum ütopyalarda nüfusun kontrol altında tutulmasını akla getirir. Adadaki yetişkin sayısı<br />

çocuk sayısından fazladır. Aslında adada yaşayanların çocukları vardır; fakat onlar teknolojiden<br />

uzak Son Ada’da yaşamak istemedikleri için adaya uğramazlar. Çocuk sayısının az olmasının<br />

sebeplerinden biri de adada okulun olmayışıdır. Başkan’ın adaya yerleşmesiyle çocuk sayısı<br />

dörde çıkar. Adadaki kötü gidişata dur diyen ve doğayla bir bütün oluşturduklarını hiçbir zaman<br />

unutmayan çocuklardır. Başkan’ın ve torunlarının dilsiz ve kambur diye ötekileştirdiği çocuk<br />

sayesinde insanlar yaptıkları hataların farkına varırlar. Anlatıcı çocuk da her zaman doğaya<br />

verilen zararlara karşı çıkar ama ona ve diğerlerine, hayvanların kendi aralarında fark gözetmeksizin<br />

yaşayabildiklerini gösteren dilsiz çocuktur. Martı yumurtaları tavuklar sayesinde can<br />

bulur. Böylece farklılıkların birlikte yaşamaya engel olmadığı insanlara gösterilmiş olur.<br />

SONUÇ<br />

Son Ada’nın Çocukları hikâyesinde insanı merkeze koyan doğa yaklaşımının tüm canlılar<br />

için nasıl bir tehdit oluşturduğuna dair farkındalık yaratılır. Doğanın ve insanın bir bütün olarak<br />

düşünülmesi gerektiği vurgulanır. Doğaya faydacı yaklaşmayan çocuklar sayesinde olması<br />

muhtemel çok daha büyük felaketlerin eşiğinden dönülür. Karşıtlıkları oluşturan canlı, insandır.<br />

İnsan müdahalesi holistik yapıyı alt üst eder. Yaşamsal gereksinimler dışında insanın, doğayı<br />

tahrip etmeye, biyolojik çeşitliliği azaltmaya hakkı yoktur. Ekolojik sistem içinde her şey birbiriyle<br />

ilişkilidir ve her ne sebeple olursa olsun insanın kendini bu sistemin efendisi ilân ederek<br />

istediği ölçüde doğayı sömürmesi kabul edilemez.<br />

Çocukların henüz kaybetmediği çevre bilinci, yetişkinlerde de bu bilincin yeniden uyandırılmasına<br />

yardımcı olmuştur. Ekofeministler insanın bu bilinçle var olduğunu düşünürler.<br />

İnsanın içinde bulunduğu şartlar zamanla çevre bilincini kaybetmelerine yol açar. Düzene uyma<br />

zorunluluğunu tecrübe edemeyen çocuklar varoluşla getirildiği düşünülen bütünlük anlayışını<br />

henüz kaybetmemişlerdir. Bu nedenle çocuklardaki çevre bilincinin korunup geliştirilmesi için<br />

yapılan çalışmalarda doğa yazınını ayrı bir yere koymak gerekir. İnsan kaynaklı çevre tahribinin<br />

tüm canlıların yaşamını tehdit ettiği günümüzde, Son Ada’nın Çocukları hikâyesi, bu tehdidi<br />

vurgulaması sebebiyle çocuk edebiyatı ve ekofeminist kuram açısından önemli bir eserdir.<br />

KAYNAKÇA<br />

Berktay, Fatma (1996), “Ekofeminizm ya da Yüreğin İyimserliği”, Kadın Araştırmaları Dergisi,<br />

S.4, s. 73-76.<br />

Dağ, Necla (2013), “İktidar Mücadeleleri ve İnsan Hayatına Müdahaleleri Bakımından İki Başkan<br />

Karakterinin Karşılaştırılması”, Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, S.1, s. 132-148.<br />

Demir, G. Yavuz (2015), Sosyal Bir Fenomen Olarak Dilin Belirsizliği, İthaki Yayınları, İstanbul.<br />

Livaneli, Ö. Zülfü (2015) Son Ada’nın Çocukları, Doğan Egmont Yayınları, İstanbul.<br />

Opperman, Serpil (2009) “Ekoeleştiri”, http:// www.pen.org.tr/files/GreenPEn<br />

Opperman, Serpil (2006) “Doğa Yazınında Beden Politikası”, Littera Edebiyat Yazıları.<br />

Tamkoç, Günseli (1996), “Ekofeminizmin Amaçları”, Kadın Araştırmaları Dergisi, S.4, s. 77-84.<br />

372 <strong>II</strong>. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!