24.11.2015 Views

II ULUSLARARASI ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYATI SEMPOZYUMU

CY5mNcim

CY5mNcim

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

çocuk, kardeşinin ev hapsinden sonra hastalanması üzerine yalanını itiraf etmek istemiş fakat<br />

bunu gerçekleştiremeden kardeşi vefat etmiştir. Söylediği yalandan ve attığı iftiradan pişman<br />

olmuş bir çocuğun vicdan azabı anlatılır. Böylece yalan ve iftira kötülenerek bu yanlış davranışlardan<br />

çocukların uzak durması sağlanmaya çalışılır (Geçgel ve Sarıçan, 2011, s. 170).<br />

4.2. Kan Kardeşliği<br />

“And” hikâyesi Ömer Seyfettin’in çocuklar tarafından bilinen en meşhur hikâyelerinden<br />

biridir. Hikâyede kendi başından geçmiş bir anıyı dile getiren Ömer Seyfettin, o dönemde çocuklar<br />

arasında sıkça görülen kan kardeşlik meselesini de ele almıştır. Ayrıca öyküsünde, bu<br />

kardeşliğin hiç düşünülmeyen şaşırtıcı yanını ortaya koymak istemiştir.<br />

Kan kardeşliği Türk çocukları arasında yapılan eski bir gelenek olup, bugün uygulamada<br />

olmayan fakata sıkı dostluk için hala kullanılan bir deyim olarak dilimizde yerini korumaktadır.<br />

Ömer Seyfettin, kendi çocukluk dönemlerinde bu kan kardeşliği tabirinin çocuklar arasında<br />

kanlarını karıştırmak suretiyle gerçek anlamıyla da uygulandığını "And" isimli hikâyesinde<br />

(2013, s 46) şu satırlar ile anlatmaktadır:<br />

“Bir gün bu yeni öğrendiğim âdetin nasıl yapıldığını gördüm.<br />

(…) İki çocuk tahta saplı bir çakı ile kollarını çizdiler. Çıkan büyük, kırmızı damlayı<br />

kolları üzerinde bu çizgiye sürdüler. Kanlarını karıştırdılar. Sonra birbirlerinin kollarını<br />

emdiler. "And" içerek kan kardeşi olmak…” *<br />

Kan kardeşi olan çocuklar, birbirleri için fedakârlık yapmakta ve birbirlerini olumsuz<br />

durumlardan kurtarmaktadırlar:<br />

(…) "Musluğu Ali koparmıştı, dedi. Ben de biliyorum. Ama o çok zayıf hem de hastadır.<br />

Görüyorsun falakaya dayanamaz. Belki ölür, daha yataktan yeni kalktı. (…)<br />

...Demek ki ve benim de kan kardeşim olsa idi, böyle bir olay olduğunda başıma gelebilecek<br />

şeylere karşı o da beni koruyacaktı..." **<br />

4.3. Korku ve Şiddete Dayalı Çocuk Eğitimi<br />

Yazarın korku ve şiddete dayalı çocuk eğitimi ile ilgili bilgiler içeren en önemli eseri "Falaka"dır.<br />

Bu eserde okul ile ilgili ayrıntılı betimlemeler yapan yazar, okul içerisindeki duvarda<br />

asılı duran bir falakanın göze çarptığından bahsetmektedir. Kız ve erkek öğrencilerin birbirinden<br />

ayrı eğitim gördüğünün de belirtildiği hikâyede Kaymakamın gelmesinden sonra falakanın kaldırılması<br />

ve o günden sonra dayağın yasak olması vurgulanmıştır.<br />

Ömer Seyfettin, korku ve şiddete dayalı çocuk eğitimini zaman zaman diğer hikâyelerinde<br />

de dile getirir. Örneğin “And” hikâyesinin kahramanı çocuk; Abil Ana’nın her gece anlattığı<br />

korku hikâyelerinden, bu hikâyelerde geçen korkunç ayılardan çok etkilenir ve her sabah annesine<br />

içinde ayıların yer aldığı rüyalar uydurmaya başlar. Görüldüğü üzere bu korku hikâyeleri<br />

çocuğun bilinçaltını etkilemiştir ve artık bilinçaltına yerleşen bu korku psikolojisi, hikâyeler<br />

uydurmasına sebep olmaktadır (Karaca, 2013, s. 90).<br />

Sanatçı, Falaka ve Ant hikâyelerinde dönemin en önemli sorunlarından biri olan eğitimde<br />

ceza konusuna değinmiş; dayak ve azarlamaya dayalı cezanın, eğitim ortamında yer bulmaması<br />

gerektiğine vurgu yapmıştır (Geçgel ve Sarıçan, 2011, s. 168).<br />

4.4. Meşrutiyet Devri Eğitim-Öğretim Kurumlarında Çocuğun Yeri<br />

Yazar, ayrıca, “And” hikâyesinde (2013, s.44) çocukluk dönemindeki eğitim sistemi ile<br />

ilgili ipuçları da vermiştir. Onun 1884 yılında doğduğundan hareketle çocukluk dönemini<br />

1890’lı yıllarda yaşadığını söyleyebiliriz. Yazar, Meşrutiyet Devrine denk gelen bu yıllardaki<br />

*<br />

Yazar, kan kardeşliğinin kızlar arasında bile yapıldığını, “…Sonra dikkat ettim, okulda birçok çocuk birbiriyle and<br />

içmişti. Kan kardeşiydiler. Hatta bazı kızlar bile kendi aralarında and içmişlerdi…” cümleleri ile ifade ederek bu<br />

gelenek ile ilgili bizlere ayrıntılı bilgiler de vermektedir.<br />

**<br />

Adı geçen öyküde Ömer Seyfettin çocukken “and” sözcüğünü ilk defa duyduğunu ve merakla bu olayı araştırdığından<br />

bahseder. Annesine kan kardeşliği meselesini açarak, bir arkadaşı ile kan kardeşi olmak istediğini söyler.<br />

Annesinden olumsuz cevap almasına rağmen yine de onu dinlemez…<br />

<strong>II</strong>. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu 569

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!