24.11.2015 Views

II ULUSLARARASI ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYATI SEMPOZYUMU

CY5mNcim

CY5mNcim

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

samasıyla çocuk için güzel bir örnek olabilirdi, eğer içinde örtük (gizil) iletiler olmasaydı. Elbette<br />

çoğu eserde iletiler mevcuttur ve çocuk eserlerinde bu iletiler doğrudan verilmez. Fakat<br />

Jane Eyre’da bulunan iletiler İngiliz milliyetçiliği, ötekileştirme, çelişkiye düşürme gibi çocuğun<br />

kişilik gelişimine olumsuz etkileyebilecek iletilerdir. İşte tam da bu noktada iki soru ortaya<br />

çıkıyor:<br />

1. Her yazınsal metin, çocuk eserine dönüştürülmeli mi?<br />

2. Eğer dönüştürülüyorsa göz önünde bulundurulması gereken özellikler nelerdir?<br />

Jane Eyre romanının Türkiye’de çocuk eseri adı altında basılmış kitaplara baktığımızda<br />

çocuk dili, çocuk duygu ve anlam düzeylerinin göz önünde bulundurulmadığı ortadadır. Bu<br />

kanıya varmamızdaki en büyük sebeplerden birisi elbette içeriğinde bulunan yazarın verdiği<br />

örtük iletilerin olumsuz nitelik taşımasından kaynaklanmaktadır. Sadece içerik bakımından değil<br />

aynı zamanda kitabın şeklen de bazı problemler taşıdığı görülmektedir.<br />

Daha önceden de bahsedildiği gibi roman otuz sekiz bölümden oluşmaktadır. Çocuk kitabı<br />

olarak basılmış örneklere bakıldığında genellikle bu otuz sekiz bölümün kısaltılarak her<br />

birine ayrı başlık verildiği görülmektedir. Bir eseri çocuk dil ve anlam düzeyine uygun hale<br />

getirmek demek bu bölümleri kısaltıp içeriğini köreltmek ve her bir bölüme ayrı başlık koymaktan<br />

çok daha fazla emek isteyen bir iştir. Bir yayın evinin Jane Eyre çocuk klasikleri adı altındaki<br />

bir kitapta dikkatimizi çeken başlıkları şunlardır: Oda Hapsi, Mr. Rochester’la Yakınlaşma,<br />

Evden Ayrılma Kararı, Evden Ayrılıyorum, St. John Benimle Evlenmek İstiyor, Onu Bulmak<br />

İçin, vb.<br />

Araştırmamızı yaparken dikkatimizi çeken bir diğer unsur ise, bazı yabancı kelimelerin<br />

Türkçe karşılığı olmasına rağmen Türkçeye çevrilmeden olduğu gibi verilmesidir. Özellikle de<br />

Mr., Mrs. St. ve Miss gibi unvanlar gerçekten okunduğunda ilk göze çarpan kelimelerdir. Dilini<br />

bilen, doğru kullanan ve seven çocuklar yetiştirmek için çocuk kitaplarında dil konusuna büyük<br />

önem verilmesi gerekmektedir.<br />

İçerik olarak da ele aldığımızda Jane Eyre romanı kesinlikle bir yetişkin romanıdır ve<br />

çocuk eseri olarak da çocuk okura uzak bir içeriğe sahiptir. Romanda verilen mesajlar çocuklardan<br />

ziyade yetişkinlere hitap etmektedir. Küçük yaşta da olsa kadın-erkek eşitliği, kadın özgürlüğü<br />

gibi kavramlar kesinlikle çocuklara kazandırılabilir. Asıl problem, bu romanda bu gibi<br />

kavramların yanı sıra yazarın verdiği ırkçılık, dışlama, hor görme gibi mesajların da iletiliyor<br />

olmasıdır. Yazar, bunu elbette yazıya sindirmiş ve eserde bütünlük elde etmeyi başarmıştır.<br />

Çocuk edebiyatında da olması gereken iletinin metinle özdeşmesidir.<br />

“İleti, yazarın konuya yüklediği anlamdır. Bir metin terimsel anlamıyla yazınsallık niteliğini<br />

taşıyorsa onun iletisini bulma, belirli bir öneri ya da kalıba dönüştürme oldukça güçtür.<br />

Yazınsal metinlerde ileti, metnin dokusuna sindirilir” (Kaya, Çocuk Edebiyatında İleti ‘Mesaj’).<br />

Jane Eyre da iletilerin metne sindirilmesi çok başarılıdır ama Anglo-merkeziyetçiliği ve<br />

ötekileştirme, romanın çoğu yerinde İngiliz ırkının kibarlığı, üstünlüğünden bahsedilmesi belli<br />

bir fikri okura benimsetmek istenmesi amacıyla verilmiştir.<br />

Yazar, Anglo-merkeziyetçi tutumunu ana karakter Jane Eyre ve Bay Rochester aracılığıyla<br />

okuyucuya iletmektedir. Jane, ne zaman mürebbiyeliğini yaptığı öğrencisi Adele ve dadısını<br />

olumsuz olarak eleştirmek ve yermek istese muhakkak önce Fransız olduklarını okuyucuya<br />

hatırlatmaktadır:<br />

Evdeki öbür kişiler, yani John’la karısı Leah, Fransız dadı Sophie, namuslu, iyi kimselerdi ama,<br />

hiçbir özellikleri yoktu. Sophie’yle Fransızca konuşuyorduk. Ülkesiyle ilgili sorular soruyordum ona<br />

arada; ama bir şeyi anlatıp tanımlamakta hiç yetenekli değildi. Çoğunlukla öyle sudan, öyle karışık cevaplar<br />

veriyordu ki insanı soru sorup soracağına pişman ediyordu (Brontë, s.143).<br />

Jane, Adele için de yine Fransız olmasına gönderme yaparak diyor ki: “Çocukcağız biraz<br />

fazla üzerine düşülünce hemen şımarıveriyor, besbelli annesinden aldığı [Fransız terbiyesi],<br />

İngiliz terbiyesine uymayan hafifliği ortaya vuruyordu.” (Brontë, s.189).<br />

642 <strong>II</strong>. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!