24.11.2015 Views

II ULUSLARARASI ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYATI SEMPOZYUMU

CY5mNcim

CY5mNcim

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

fından yapılan araştırmaya göre Türkiye’de okuma alışkanlığı yok denecek kadar azmış. Avrupa’da<br />

yüzde yirmi bir olan okuma oranı Türkiye’de sadece on binde bir! Okuma türlerine bakıldığında<br />

da genelde aşk kitapları okuduğumuz, ihtiyaç listesinde kitabın 235. sırada yer aldığı<br />

görülmüştür. (www.trthaber.com/...30 Oca 2013)<br />

Wattpad adıyla yeni bir e-kitap uygulaması çıktığını ve insanları, okumanın yanı sıra<br />

yazmaya da yönlendirdiğini duyuyoruz. Ancak bu çaba da amatörce yazılmış öyküleri içeriyor<br />

ve popüler olma uğruna önüne geleni takipçi yapma, her yazı yazanı hemen yazar yapma gibi<br />

hilelere başvuruluyor. * Bu uygulamanın okuma oranını arttırdığı -Türkiye’de %0,4- söylense de<br />

şu hile yapılma meselesi nedeniyle hiç de güven verici durmuyor.<br />

Araştırma sonuçlarına göre şu bilgilerin de ilginç olduğunu söyleyebiliriz.<br />

Metin Celal, Cumhuriyet Kitap Eki’ndeki bir yazısında (20.07.2006-Sayı: 857) piyasada<br />

en az 27 çeşit Savaş ve Barış’ın bulunduğunu, bir çevirinin 112 sayfa; başka bir çevirinin ise<br />

2168 sayfa olduğunu; Don Kişot’un 41 çevirisi olduğunu en ucuzunun 2.5 en pahalısının 55 TL<br />

olduğunu belirterek ilginç bir tablo ortaya koyuyor.<br />

Edebiyatın klasikleri diyebileceğimiz bu ve benzeri eserler için böylesine farklı çevirilerin<br />

olması edebiyat ve gençlik için bir kazanç mı yoksa kayıp mı onu irdelemek gerek. Okunurluğu<br />

arttırmak amacıyla yapıldığı düşünülürse kazanca dönük iyi niyetli çabalar olarak da görülebilir.<br />

Ancak kalite açısından baktığımızda bir özetin hiçbir zaman orijinal eserin kendisi olmadığını<br />

ve olamayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Amaç okuma oranını arttırmak değil nitelikli<br />

okurları arttırmak olmalıdır. Çok okuduğu kadar okuduğunu anlayan, yorumlayan, eleştirebilen,<br />

hayata dair çıkarımlarını yapabilen gençler yetiştirmek istiyorsak ki bu hususta tüm nesillerle<br />

hemfikiriz, okunacak eserlerin ne anlattığına da dikkat etmeliyiz. Çünkü insan öğrenirken ilk<br />

yaptığı şey taklittir.<br />

Taklit ederek öğrenir insan ve belirtilen tanımlarla beraber biraz da kişiliğini bulma dönemi<br />

dediğimiz gençlik döneminde, taklit edeceği ideal bir insan arar genç. Bunu da çoğu zaman<br />

kitaplarda bulacaktır. Doğru kahramanları seçmek ideal insanın sunulması açısından önemlidir<br />

ve edebi eserleri yazarken, okuturken buna dikkat etmeliyiz. Okumaktan çok seyretmenin<br />

hâkim olduğu zamanımızda bunun ne kadar zor olduğunu tahmin etmek de zor değil.<br />

Görsellik Bağlamında Edebiyat ve Gençlik:<br />

Televizyon dizileri ve sinemanın ayrı bir sanat dalı olduğu söylense de senaryo haliyle<br />

göstermeye bağlı edebi metinler içinde yer aldığını söyleyerek senaryoların yazımında da aynı<br />

ölçünün kullanılmasını tavsiye edebiliriz. Bunu yaparken de eski çalışmaları örnek almanın<br />

işimizi kolaylaştıracağını söyleyebiliriz. Çünkü her yeni bir öncekinin yani eskinin temeli üzerinde<br />

inşa edilir. Bütün eserler yazılırken bir öncekinden esinlenmiştir, konu, tür veya üslup<br />

olarak. Fakat burada ince bir ayar gereklidir, eskinin tümden silinip atılması bir yenilik değildir.<br />

Zaten bu mümkün de değildir. Burada değişim yadsınamaz bir gerçeklik olarak karşımıza çıkar<br />

ve edebiyat da gençlik de bu değişimden nasibini alır. İletişim biçimimiz, duygularımızı dile<br />

getirişimiz, kurduğumuz cümleler bu değişim metaforu içinde ne idüğü belirsiz bir kelimeler<br />

yığınına dönüşürken, onca bilginin edebi eserin hayatımız üzerinde hiçbir etkisinin olmadığını<br />

esefle görmekteyiz.<br />

Oysa edebiyatın edep kökünden türediğini, terbiye anlamına geldiğini en başta söylemiştik.<br />

Sanatın bir kolu olarak insanın güzellikte tekâmülünü gerçekleştiren mühim unsurlardan<br />

biridir edebiyat. Fakat teknolojinin yaygın kullanımı yukarıda bahsedildiği gibi çok okuyan ama<br />

sindirmemiş bir neslin ortaya çıkmasına yol açmıştır. İçi boşaltılmış bir edebiyatın verebileceği<br />

fazla bir şey kalmamıştır. Sadece sosyal ağları sorumlu tutmakla edebiyatın içinin boşaltılmasının<br />

nedenine ulaşamayız elbette. Sosyal ağların yanında televizyon, tiyatro, sinema, radyo gibi<br />

diğer iletişim araçlarında da aynı hızlı tüketimi görmek mümkün. Okunması gereken klasik<br />

eserler film ya da dizi haline getirilerek ekranlarda izleyiciye sunulmuştur. Birkaç yıl önce Yaprak<br />

Dökümü, Aşk-ı Memnu adlı eserlerin dizi halinde televizyona uyarlanırken nasıl değiştiğine<br />

*<br />

www.veteknoloji.com/.../profesyonel-takipci-arttirma-hileleri-2013-6252.<br />

<strong>II</strong>. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu 77

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!