30.05.2016 Views

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

1950’LERDE TÜRKİYE’DE RADYODA KADIN OLMAK: UMUTLAR VE<br />

DÜŞ KIRIKLIKLARI<br />

Özlem AKKAYA *<br />

1950’ler, kentli sınıfların modern değerleri gündelik hayatlarına görece “muhafazakâr” bir<br />

anlamlandırma çerçevesi içinde adapte ettikleri bir dönemdir. 1 Öte yandan, 1950’ler “Cumhuriyet<br />

kızları”nın eğitimlerini tamamlayıp, çoğunlukla kamu sektöründe meslek hayatlarına başladıkları<br />

yıllardır. 2 Radyo yayıncılığı da kadınların arayışına yanıt veren mesleki alanlardan biri olmuştur. Devlet<br />

radyosunda çalışmak, kadınlar için hem fırsat hem de bir meydan okumadır. Bir yandan kadınların<br />

kendilerini güçlendirdikleri ve kamusal bir varoluş kazandıkları, diğer yandan ise hâkim toplumsal<br />

cinsiyet ilişkilerinin mesleğin kendi gereksinimleri içinde yeniden üretildiği bir alandır radyo<br />

yayıncılığı. Bu çalışma 1950’lerde devlet radyosunda çalışan Jülide Gülizar, Ülkü Giray ve Adalet<br />

Ağaoğlu’nun kişisel anlatıları üzerinden, bir meslek olarak yayıncılıkla toplumsal cinsiyet arasındaki bu<br />

diyalektik ilişkinin izini sürecektir.<br />

Jülide Gülizar 1956’da Ankara Radyosu’nda spiker olarak çalışmaya başlamış ve yayıncılık<br />

mesleğini 1980’e kadar sürdürmüştür. Gülizar doğduğunda babası Adana’da, TCDD’de istasyon şefi<br />

olarak çalışmaktadır. Annesi ise ev hanımıdır. Gülizar, çocukluğunu babasının görevi nedeniyle<br />

Anadolu’nun farklı bölgelerinde geçirmiştir. Ailesini, “yoksulluk sınırında yaşayan, fakat Türkiye’nin<br />

ufkunda görkemli bir geleceğin parladığına inanan küçük ve tipik bir Cumhuriyet ailesi” olarak<br />

tanımlamıştır. 3 Ancak ailesinin Cumhuriyet değerlerine bağlılığı, babasının Gülizar’ı okula göndermeye<br />

karşı çıkmasına engel olmamıştır. Çünkü babasına göre, “Okullu kızlar erkeklere aşk mektupları<br />

yazarlar.” Gülizar’a ise gerçekten okumak istiyorsa, Kız Enstitüsü’ne devam edebileceğini söylemiştir. 4<br />

Orta eğitimini tamamladıktan sonra, babası Jülide Gülizar’ı liseye göndermeye de karşı çıkmıştır;<br />

çünkü her şeyden önce yaşadıkları kasabada Gülizar’ın gidebileceği bir lise yoktur. En yakın liseye<br />

trenle gitmek zorundadır ve babası trende “liseli erkek ve kızların nasıl aşk yaptıklarını” bilmektedir.<br />

Ancak annesinin ve Gülizar’ın direnişi sonuç verecek ve babası, kızını lise eğitimini alması için<br />

Ankara’ya bir akrabasının yanına göndermeye ikna olacaktır. 5<br />

Gülizar, Ankara’da Cumhuriyet’in prestijli okullarından Ankara Kız Lisesi’ne devam eder. Birbirine<br />

çok yakın konumlandırılmış olan Ankara Kız Lisesi ve İsmet Paşa Kız Enstitüsü, farklı sosyo‐kültürel<br />

kökenlerden gelen genç kadınların Cumhuriyetin modernleşme atılımına farklı biçimlerde<br />

eklemlendiği okullar olarak ön plana çıkarlar. İsmet Paşa Kız Enstitüsü kapılarını genellikle alt ve orta<br />

gelir gruplarından kızlara açarak, onları “modern anneler ve ev kadınları” olarak eğitmeyi amaçlarken,<br />

hemen yakınındaki Ankara Kız Lisesi toplumun daha üst sınıflarından gelen kızlara hitap etmekte ve<br />

öğrencilerini kamusal yaşamda aktif bir birey olma beklentisiyle yetiştirmektedir. 6<br />

Gülizar’ın okul hayatına ilişkin deneyimleri, Kemalist rejiminin “Cumhuriyet kızı” projesinin<br />

kültürde vücut bulan derin toplumsal farklılıklarla yarılmış olduğunu bizlere gösterir. “Modern”<br />

standartlara uygun bulunmayan kıyafetleri ve davranış tarzı yüzünden Gülizar okul arkadaşlarının alay<br />

konusu olacak ve kendini “dağlardan gelen vahşi bir kız ya da yabancı bir dünyadan gelen bir<br />

hayalet” 7 gibi görülecektir.<br />

Gülizar, lise öğreniminden sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kaydolur. Üniversite<br />

öğrencisi olmak Gülizar için kendini güçlü bir birey olarak hissetmenin ilk adımıdır ve kendini<br />

üniversitenin kapısında “parmağının ucuyla dünyayı yerinden oynatabilecek biri” olarak hissettiğini<br />

söyleyecektir. 8 Bu sefer babası da kendisiyle gurur duymaktadır ve ailesiyle Ankara’ya Gülizar’ın<br />

yanına taşınmaya karar verir. 9<br />

*<br />

Yeditepe University, Faculty of Communication, Department of Public Relations and Publicity.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!