30.05.2016 Views

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

itirdikten sonra okumamış, ailesi ile bağlantısı kesilmiş ve evlat edinenleri kendi ailesi<br />

olarak görmüş ve ölene kadar büyük saygı ve hürmet görmüştür. Mediha Hanım'ın<br />

çocuklarını büyütmüş ama en çok sevdiği Bedri İnci'nin oğlu Semih'i evlat edinecek kadar<br />

aileyle giriftar olmuştur. Semih ağabey kendisinden babaannem diye bahseder.<br />

Zeynep Aba iki evlilik yapmıştır. İlk evliliğini bir berberle, ikinci evliliğini Antalya'nın ünlü<br />

aşçılarından Safi Ertuğrul ile. Eşlerinden kalan ve evlenirken ailesinden verilen mallara ek olarak,<br />

kendi ticaret yapmış, reçel‐tarhana‐bulgur‐makarna yapıp satarak elde ettiği birikimi ile ölürken<br />

Semih İnci'ye bir iş hanı, bir apartman ve bir yazlık miras bırakmıştır. Baskın kişiliği ve sivri dili ve dahi<br />

üstün terbiye ve misafirperverliği sayesinde, çoğu yetiştirilen kızdan farklı olarak cemiyet hayatında<br />

kendine her zaman yer edinmiş olan ve kabul günlerinin aranılan isimlerinden olan Zeynep Aba, bizler<br />

için bir emektardan ziyade, öyküleri ve darbı meselleri anlatıla gelen bir aile büyüğüdür.<br />

AHMET LÜLÜ Konağı’na beş yaşında gelen Dudu, orada kendisi ile aynı yaşta olan evin kızı<br />

Naime'ye yoldaş ve yaren olsun diye, mutfakta çalıştırılmaktan ziyade üst katta kendine bir yer<br />

bulmuştur.<br />

Aklı, sakinliği ve itidalli davranışları sayesinde küçük yaşta bile akıl alan değil akıl veren kişi<br />

olmuştur her zaman. Anneannemle aynı eğitimi aldığını tahmin ediyorum. Anneannem ondan hep<br />

'Sevgilim Dudumanım' diye bahseder ve gök gürlediğinde birbirlerine sarılıp yattıklarını öykülerdi. Bu<br />

iki öksüz ve yetimin birlikteliği anneannem evlendiğinde ayrılmış gibi görünse de, Ahmet Bey’in<br />

zamansız ölümü sebebi ile biri ana karnında yetim kalan üç yeğenine mukayyet olunması gereği ile ve<br />

Dudu Aba’nın evlenmekten vazgeçip evde kalması ile ömür boyu sürecek bir yol arkadaşlığına<br />

dönüşmüştür. Toprak yönetiminden ve mali işlerden anlamayan bir hanım olan Ahmet Bey'in eşi<br />

yengemiz bütün mali ve idari işleri Dudu Abanın üzerine bırakarak, aynen kocasının sağlığında olduğu<br />

gibi köşesinde oturmaya devam etmiştir. Sadece hasılatın satışında Mehmet Dedemin yardımına<br />

ihtiyaç duyan Dudu Aba, üç çocuğun yetiştirilmesinden, evin geçimine, çalışanların idaresine kadar<br />

her konuda yönetimi büyük bir başarıyla götürmüştür. Öldüğü güne kadar ne Cazibe Teyzem, ne Agah<br />

ve Memduh Dayılarım onun izni olmadan, kendilerine ait toprakların bir taşını dahi satamamışlardır.<br />

Mahsule kadar, ona danışarak karar vermişlerdir. Hükümran ve sertti. Ben çok korktuğumu<br />

hatırlıyorum. Ufacık bir kadın olduğunu şimdi resimlerden anlıyorum. Oysa o zamanlar bana dev gibi<br />

gelirdi. İnsanın üzerinde bıraktığı etkiyi anlayabilirsiniz sanırım.”<br />

Sonuç<br />

Sözlü tarih görüşmelerinden öğrendiğimize göre, Cumhuriyetin ilk yıllarında özellikle varlıklı aileler<br />

çevre köylerde yaşayan yoksul ailelerin çocuklarını eve evlatlık olarak, çocuk bakımı, çeşitli ev<br />

hizmetlerinde yetiştirmek ve onların emeğinden yararlanmak için “almışlardır”. “Aile içinde büyütme<br />

kız çocuklarının emeği”nin, eşraf ailelerinde yaygın bir emek formu olarak kullanıldığını ve sadakat<br />

ilişkisinin bozulmadığı durumlarda da “himaye karşılığında hizmet” anlayışı içinde ilişkilerin kuşaklar<br />

boyunca sürebildiğini gördük. Esas olarak, avantajlı ve dezavantajlı konumlardan gelen bu kadınlar<br />

arasındaki ilişkileri irdelediğimizde, hem eşraftan kadınların hem de evlatlık olarak yetişmiş<br />

kadınların, ellerindeki kaynakları sosyal sınıf statüsünü ve toplumsal cinsiyet konumunu geliştirmek<br />

için kullandıklarını gözlemledik. Eşraf aileleri ile evlatlıklar ve onların kurduğu aileler arasında<br />

sürdürülen “kurmaca akrabalık” bağı, içerdiği gerilim ve çatışmalara rağmen insanların yaşam<br />

döngüsü içinde çeşitli dönemeçlerde başvurulan, son derece işlevsel ve süreklilik arz eden toplumsal<br />

bir dayanışma formu olarak gözüküyor.<br />

Türkiye’de taşra kentlerinde yürüttüğümüz araştırmada, genellikle kırsal bir bağlantısı da olan üst<br />

sınıf ailelerde, ev işi yalnızca ev içi alan ve evin sosyal ve mekansal sınırlarıyla sınırlı olmayan çok<br />

sayıda etkinlik ve uğraşı barındırıyordu. Hemen bütün bu kentlerde yazları yaylaya çıkma adeti ve<br />

kırsal bağlantılar hala sürüyor. Zaman içinde ev kadınlarının ev içi üretim etkinliklerinden bazıları,<br />

özellikle giyim ve gıda sektöründeki gelişmelerle ticarileşmiş ve evin dışına kaymış olsa da, taşra

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!