30.05.2016 Views

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Melodram. Hem çok sıradan, hem çok yapıştırma, hem de çok sentetik şeylerin biraradalığı. Hem<br />

duygusal, hem acıklı olaylar zincirlemesi. Rahat, hafif, kanatlı, keyifli hissettirecek ruh halini<br />

yakalamak zor. Bağımsız basın, sanatçı ya da birey sürekli örseleniyor. Eğlencesizlik diyebilirim bir<br />

başka çağrışım olarak ya da bir çeşit kaba mesafesizlik. Genel bir eksiklik var ülkemizde, o da iyi bir<br />

ruh halinin eksikliği olabilir.<br />

Türk kültürü yaratıcılıktan korkan bir kültür diyebilir miyiz?<br />

Evet diyebiliriz. Aslında yaratıcılık korkulması gereken bir şey ama olgunlaşmamış ruhlar için.<br />

Olgunlaştıkça yaratıcılığın, seni uçuracak kanatlar olduğunu görüyorsun.<br />

Kop‐Art mekanının sonu nasıl oldu?<br />

İşbirliği sona erdi ve parçalandık.<br />

Ne zaman sonlandı tam olarak?<br />

2011 Ekim’de “Kop‐Art’tan Al Sana!” kapandı. Berlin’deki sergimizden bir süre sonraya tekabül<br />

ediyor.<br />

Bu serginin teması neydi?<br />

“Beni Sen Güzelleştiriyorsun.” Sokak hayvanları bizimle yaşarken aslında yaşamımızı güzelleştirir,<br />

zenginleştirir çoğu insan bunun farkında olmasa da. Biz bu çalışmada hayvanları estetik bir değermiş<br />

gibi göstermek istedik. Sokak hayatının karmaşasını ve zorluğunu yansıtmak istedik her canlı için.<br />

Berlin izleyicisini, İstanbul’dan alternatif yüzlerle tanıştırdık.<br />

Kaç yılıydı?<br />

2010 yılıydı. Berlin sergimizde “Etyemezliğe Çağrı” metnimizle ilgili performans‐filmimizi de gösterdik.<br />

O da çok ses getirdi. İnsanları endüstriyel etoburluğa son vermeleri için didaktik olmadan nasıl<br />

yakalayabiliriz diye düşündük, Kop‐Art’ın her zamanki davetkarlığıyla.<br />

Çok etkileyici bir sanat manifestonuz var. Bu manifesto hangi aşamada kaleme alındı?<br />

Manifesto en baştan beri vardı. 2002’de, İz Öztat’la birlikte yazdık.<br />

Manifestonun ilk cümlesi, “Sanat aracılığıyla trendleri belirleyen sessiz dikte zorbalığını yok et.”<br />

Çok Dada bir cümle.<br />

Türkiye’de dikte zorbalığı “sessizliğin” içinde var. Bakışlarda, tavırlarda. Sadece sanatta değil,<br />

hayatın her alanında dayatmacı bir yapı var aslında. Sadece sanatçının değil, bireyin yaratıcılığını da<br />

yok eden bir durum söz konusu. Burada “aktivizme” davet eden bir çağrı da söz konusu. İnsanların<br />

sessiz dikte zorbalığını fark etmesi için sanatı kullanmaya bir çağrı yapıyorsunuz. Bunu yaparken<br />

sadece zihne değil, insanın bütünlüğüne hitap ediyorsunuz. Duygulara da, dürtülere de hitap<br />

ediyorsunuz.<br />

İkinci cümleniz “Es geç, ciddiye alma, yönlendir.”<br />

Es geçmek de bir olgunluktur.<br />

“Proaktif de ol” diyor başka bir yandan.<br />

“Güç sende toplansın, sen belirleyici ol” diyor.<br />

“Yaratıcı etkileşimi her haliyle kullan, sınır tanımadan.”

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!