30.05.2016 Views

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Her akşam birbirimize o gün dışarıda neler yaptığımızı anlatıyorduk. Çünkü biz dışarıda<br />

birlikte olamıyorduk. Hayalifener apartmanının dışına adım atar atmaz sevgililiğimiz sona<br />

eriyordu. Gündüzleri birlikte dışarı çıkamıyor, sokaklarda beraber dolaşamıyorduk. (...)<br />

Dışarısı ‘bize’ yasaktı. Sadece ‘ben’ vardı mahremiyetin bittiği yerde. 24<br />

Romanın bitimine yaklaşırken, şişman kadının çocukluğunda tacize uğrayarak görülme‐saklanma<br />

takıntısını ve yeme bozukluğunu edindiği anlaşılmaktadır. Elif Şafak’ın hastalık tanımı duygulara ağırlık<br />

veren bir tanımdır. Öyküsündeki hastalık dışsal kaynaklı (çocukluk travması) ve tahrip eden bir<br />

hastalıktır. Hastalık kadının bedenini düşman olarak algılamasına yol açmış, onu hayattan kopartarak<br />

işlevsizleştirmiştir. Kadın kendini denetleyemediği için gözlerden ırak yaşamayı, başka bir deyişle<br />

sosyal ölümü seçmiştir. Şafak’ın da döneminin tıp bilgisinin etkisi altında olduğu görülmektedir.<br />

Öncelikle çağın hastalıkları arasında kabul edilen yeme bozukluklarına kayıtsız kalamamış ve konuyu<br />

ayrıntılı bilgisini sergileyecek şekilde işlemiştir. Türkiye’de ancak 1990’lı yıllardan itibaren üzerinde<br />

konuşulur olan çocuk tacizi sorununu da hastalık etkeni olarak belirlemiştir. 25 Öte yandan, Şafak’ın<br />

güzelliği zayıflıkla özdeşleştiren, şişmanlığı medikalize eden, kilo denetimini sağlıkla ve kişinin irade<br />

gücüyle bağdaştıran söylemi bilinçsizce benimsediğini ve hiç eleştirmediğini iddia etmek haksızlık<br />

olur:<br />

(...) Her neyse. İşin tuhaf yanı şu ki, benim kadar şişmansanız eğer, insanlar sizi hiç<br />

görmezler. Bakar ve seyrederler; birbirlerine gösterir ve aralarında konuşurlar. (...)<br />

Bakışlarının beni rahatsız edebileceğini akıllarından bile geçirmezler. Sürekli seyrederler.<br />

Ama görmezler. Cüsseme bakmaktan fırsat bulup da gözlerimi görmezler. İçimi<br />

görmezler. 26<br />

Ancak, yukarıda örneklenen eleştirilerine karşın, romanın bütününde güzellik ve incelikten söz<br />

eden dil onaylayıcı ve özendirici, şişmanlıktan söz eden dil ise itici ve dışlayıcıdır. Cüsseye değil kişinin<br />

içine bakma vurgusu, okuyanı irkilten çirkinlik, oburluk, şişmanlık (ve cücelik) anlatılarının arasında<br />

zayıf kalmaktadır.<br />

Sonuç<br />

Bu çalışma toplumsal cinsiyete duyarsız ve zaman zaman ayırımcı olan biyomedikal söylemin edebi<br />

kurgularına hastalık ve sağlık olgularını dâhil eden kadın yazarların anlatımlarına da sızabildiğini<br />

ortaya koymak çabasındadır. Biyomedikal söylem, modern döneme özgü çok güçlü ve kuşatıcı bir<br />

söylemdir. Bu söylem pek çok yerde toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini pekiştirecek ve kadınları kontrol<br />

edecek şekilde kullanılmış ve kullanılmaktadır. Aydın ve ilerici kadınlar bile kendilerini ve<br />

hemcinslerini bu söylemin etkisi altında ele alabilir ve farkında olmadan onun yeniden üretimine<br />

katkıda bulunabilirler.<br />

Sunulan örneklerde üç yazarın da kadının bedeniyle kavgasını olağan bir hal gibi kabul ettiği<br />

görülmektedir. Halide Edip arzularını denetleyemeyen, nörotik bir kahraman yaratmış; hem hayranlık<br />

duyduğu hem de yargıladığı bu kahramanı sonuçta öldürmeyi uygun görmüştür. İnci Aral kendi yaşam<br />

öyküsü üzerinden menopozu ve yaşlılığı öcüleştirmiş, bu doğal yaşam aşamalarının<br />

medikalizasyonuna maruz kaldığı gibi, anlatısıyla söz konusu medikalizasyon sürecinin yeniden<br />

üretimine katkıda bulunmuştur. Elif Şafak şişmanlığı medikalize etmiş, yeme bozukluğunu kişinin<br />

denetimi dışındaki travmatik bir etkene bağlayarak mutlaklaştırmış ve çaresizleştirmiştir. Yeme<br />

bozukluğunu en tiksindirici detaylarla tasvir ederek damgalamış, 27 travmatik deneyimler‐oburlukyeme<br />

bozukluğu‐tiksinilen bir görüntü şeklinde zincirleme bir süreç ima etmiştir. Bu üç kadın yazarın<br />

hemcinslerine düşmanlık beslediklerini düşünmek için bir nedenimiz yoktur. Öykülerinin kadına ilişkin<br />

olumsuz algılara yaptığı katkı, yazarların dönemlerinin tıbbi bilgisini eleştirmeden benimsemelerinin<br />

bir sonucudur. Ahlaki ve estetik yargıları da büyük ölçüde bu bilginin etkisi altındadır. Sonuç olarak,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!