30.05.2016 Views

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Janis içkiye ve uyuşturucuya on altı yaşında başladı. On yedi yaşında, o yaşta biri için çok fazla<br />

içiyordu. Yıllar sonra o günleri anlatırken şöyle diyecekti:<br />

Aynaya baktığımda gördüğüm hiç de femmefatale değildi. Güzel bir vücuda sahip<br />

değilseniz parlak bir zekâ işe yaramaz. Öyleyse sağlıklı kalmanın da bir anlamı yoktur. 12<br />

Janis 1962 yazında Austin’deki Texas üniversitesinin sanat bölümüne yazıldı. Burada geleneklerin<br />

zorladığı kıyafet kuralları vardı: saçları bir tür sıkı topuz halinde toplamak, siyah deriden yarım botlar<br />

ve beyaz diz altı çorapları giymek gerekiyordu. Bu hanım hanımcık giyimli kızların yanında Janis rengi<br />

atmış jeanleri, tenis ayakkabıları ve uzun tarazlı saçlarıyla başka gezegenden gelmiş bir kız gibi<br />

görünüyordu. 13<br />

1962‐63 kışında ise o büyük felaket meydana geldi. Üniversitede yıllık büyük öğrenci balosu<br />

hazırlanıyordu. Bu vesileyle her alanda birincilerin seçildiği yarışmalar düzenlendi. Janis de aday<br />

gösterilmişti. Öğrenciler onu oy birliğiyle üniversitenin en çirkin erkeği seçtiler: “The ugliest man on<br />

campus”. Janis bu aşağılamayı hiçbir zaman unutmadı. Sonraları ünlü bir şarkıcıyken kendisiyle<br />

yapılan sayısız söyleşinin hiçbirinde Austin dönemine değinmedi. 14<br />

Şöhretinin doruğa vardığı zamanlarda bile Janis hakkı olduğuna inandığı güzelliğe sahip olmayışını<br />

hazmedemedi. Ayna, çoğu kadınının yaşamındaki öldürücü varlığını onun yaşamında da göstermişti.<br />

Diğer yandan Janis güzelliğin alışılagelmiş görüntüsünü kırdı. Sonradan ünlü bir şarkıcı olduğunda<br />

seksi olarak nitelendirildi fakat klasik güzellik ve estetik normlarına hiçbir zaman uymadı. Çoğu zaman<br />

Jefferson Airplane’in klasik bir şekilde güzel, kadınsı ve seksi solisti Grace Slick ile karşılaştırılmasına<br />

rağmen Slick hiçbir zaman Janis’in yarattığı etkiye ulaşamadı. Janis, upuzun ve dağınık saçları,<br />

rengârenk ve birbiriyle uyumsuz kıyafetleri, makyajsız ve sütyensiz tarzı hippi kültürünü yansıtmasıyla<br />

birlikte kendine has bir stil yarattı.<br />

1950’lerin Amerika’sındaki bir güney eyaletinden 1980’lerin Türkiye’sinde bir güney şehrine<br />

geldiğimizde bir kadının yaşamın yönlendiren koşullarda bir değişiklik görmek mümkün mü? Aynı orta<br />

sınıf değerlerine sıkı sıkıya sarılmış bir ailenin kızı için diye başladığımızda bu ailenin orta sınıf<br />

değerleri yeterli bir ölçüt mü? Kadının kendini bilme‐bulma yolunda karşısına konan seçenekler aynı<br />

değil mi? Ataerkil tahakküm sürüp gidiyor olmasını bu aynılığa borçlu değil mi?<br />

Ben, bu aynılık içerisinde sıkışıp kalmışken, evde geleneksel rollerin hüküm sürdüğü yapıya ufak<br />

ufak çırak olarak yetiştirilirken, okulda otoritenin sus dediği yerde susar bana izin verilen sınırlar<br />

içerisinde nefes almaya çalışırken, doğduğum büyüdüğüm şehrin dışına çıkmayı aklımın ucuna bile<br />

getirmezken, eğer getirmemeye devam etseydim ve orada kalsaydım varabileceğim noktaların<br />

sınırlılığı hakkında şimdi dehşetle ürperirken bir şarkı duydum. Öyle bu yaşamın dışından ve yaşam<br />

dolu bir sesti ki kim olduğunu öğrendiğimde hemen adını yazdım: Janis Joplin.<br />

Onun hakkında gazetelerde ve dergilerde bulabildiklerimi bölük pörçük okudum, tüm<br />

okuduklarımı kestim, kendi kendime bir gayri resmi tarih oluşturdum. Onun yaşadıklarıyla kendi<br />

deneyimlerimi birleştirdim. Her şeyin mutlaka öğretildiği gibi olmayabileceğini, farklı yollar<br />

bulunabildiğini gördüm. Onun hakkında arkadaşı Jim Langdon’un söylediği bir şeyi okudum:<br />

Her zaman bağımsızdı, özgürdü. Elbette diğer insanlardan kabul görmeye gereksinimi<br />

vardı ve bunu arıyordu ama çok belirgin bir şekilde bağımsız bir kişilikti. Onun kaderini<br />

elinde tutan hiç kimse yoktu bu kesindi. 15<br />

Mükemmel bir tanımlamaydı bu. Bir kadının kendi kaderini kendisinin yaratabilmesi sürekli<br />

mücadele gerektiriyordu ve bu mücadelenin gerektirdikleri, yalnızlığı bazen de dışlanmayı getiriyordu.<br />

Günlüğüne yazdığı gibi:<br />

Jim ve Rae var, Jack ve Nova var, fakat hep Janis ve Janis var. Herkes için birileri ve<br />

bana düşen hiç kimse… 16<br />

Bu şekilde farklılıklarımdan dolayı dışlanmamı da meşrulaştırdım, eğer kendi kaderini kurmak<br />

üzere yola çıkmışsan dışta dışarıda kalmak normal bir süreçti. Hâlbuki bu süreç erkekler için tam da<br />

aynı şekilde işlemiyordu.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!