30.05.2016 Views

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Bu noktada Erdoğan’ın kayıp anneliği nasıl yorumladığı da ilginç olabilir. 19 Hande, anlamladırma<br />

sürecinde ne kadar “sesli” idiyse, Erdoğan da o kadar suskun idi. Bizler bu farkın Sevguli’nin dikkatini<br />

çektiğini ve Erdoğan’ı da teselli etmek isteğinin ön plana çıktığını düşünüyoruz. Erdoğan’ın araştırmacı<br />

kimliği ise, Sevguli gözünde ikinci planda kalıyor ve Erdoğan artık onun bir köylüsü olarak karşımıza<br />

çıkıyor. Bu durum, Sevguli’nin neden böyle bir hikâye anlatmak istediğine de bir cevap olabilir. Yine<br />

Hande’nin günlüğünden:<br />

Bu kayıbın ardından çok geçmeden köye gelmiştik. Doğal olarak, bebeğimizin öldüğünü<br />

duymuştu köy kadınları ve herbiri, “ma ne olmuş, bir daha çocuk getirirsin,” diye sözde<br />

teselli ettiklerini düşünürlerken, aslında halen derin olan yarama tuz bastıklarının farkında<br />

değildiler. Belki de beni ve acımı, kendi acıları aracılığıyla gerçekten içselleştiren kişi Sevguli<br />

idi ve o nedenle de yanımıza gelip konuşmak istemişti. 20<br />

Sevguli kaybından dolayı birilerine konuşmamıştı. Daha doğrusu anlatılan hikâyesinin her zaman<br />

bir nesnesi olmuştu. Öznesi olamamıştı. Dinleyenler ise onu sadece ataerkil kulaklarla duymuşlardı.<br />

Acaba gerçekten dinlemişler miydi? Satır araları içinde ve arasında dinlerken, Sevguli’nin sessiz<br />

haykırışlarını duymak da mümkündü. Örneğin, ölümünden çok kısa bir süre önce, ama ölümün<br />

yaklaştığını bilmeden, Sevguli oğullarından birine şöyle demiş: “Ölünce beni aşağı köye gömün.” Bu<br />

talebinin nedenini soran oğluna ise “babanızın yanına gömülmek istemiyorum, ondan ne hayır<br />

gördüm ki,” diye cevap vermiş. Oğlu ise “Sen buna niye dertleniyorsun, esas sen kendi babandan ne<br />

hayır gördün” derken, aslında “ataerkilliğe” manidar bir gönderme yapıyor. Aslında Sevguli, ne kendi<br />

“babasından”—ne oğlunun babasından hayır görmezken, babayı temsil eden oğlu da bu gerçeği<br />

dillendiriyor.<br />

Bilgi üretimi ve bilginin bağlamsal olması konusunda son olarak tekrar vurgulayacağımız nokta,<br />

feminist epistemoloji içinde bulunan farklı alanlardan en önemlisi söz araştırmacı‐kaynak kişi<br />

arasındaki ilişkidir. Bu ilişkide araştırmacının sürekli “bilen” ve kaynak kişinin de pasif konumunda<br />

“bilinen” olmadığı ve sürecin bir diyalog olarak ortak bilgi yaratılmasına doğru gerçekleştiği;<br />

duyguların da bir araştırma deneyimi olduğu; araştırmacının entelektüel biyografisinin ve dolayısyla<br />

bunun araştıran‐araştırılan ekseninde farklı gerçeklikleri anlamada ve araştırmacının yazma<br />

sürecindeki karmaşık güç dengelerini ele almada önemli olduğunı işaret etmektedir. 21 Bizler bu<br />

anlayışı biraz daha ileri götürerek, araştırmacının da veri sağladığını, hatta alanda veri olduğunu da<br />

iddia ediyoruz. Feminist epistemolojinin en önemli kavramı “konumlandırılmış bilen”den gelen<br />

“konumlandırılmış bilgi” bilen kişinin özel durumu ile şekillenmiş ve ifade edilmiştir. Feminist<br />

epistemoloji “bilme” konusunda toplumsal cinsiyetin nasıl bir rol oynadığını ve bu bilginin ifadesinde<br />

toplumsal cinsiyetin ne denli etkili olduğunu araştırmaktadır.Toplumsal cinsiyetin konumlanıldırılmış<br />

cinsiyetin bilginin doğasını nasıl etkilediği sorusu alandaki en önemli problemlerle ilişkilidir: Feminist<br />

araştırma, araştırmanın aynı zamanda sosyal ve politik yönleriyle ilgilenmekte ve objektiflik ve<br />

rasyonellik konularını araştırmasıyla da, bilgide otoriteyi sorgulamaktadır. 22<br />

2. Kültürel “yabancılık” ve güven:<br />

Feminist araştırmaların getirebileceği “özgünlük” içinde belki de en önemli olanı, araştırmadaki<br />

rollerin, değişen koşullar ve değiştirdiğimiz şapkalarıyla birlikte “özdüşünümsellik” bağlanımda<br />

değerlendirilmesi, araştırmacının “feminist” duruşu ve araştırma sürecinde ortaya çıkabilen saha<br />

sorunsalları bağlamında irdelenmesidir. Bu açıdan bakıldığında, mülakat yapılan kişi ile güvenin<br />

sağlanmış ve sağlamlaştırılmış olması çok önemlidir. Ancak güven en başta belirlenen, ne de<br />

belirlendiği anda elden gidemeyecek bir olgudur. Mülakat yapan kişinin araştırmacıya da güveni de,<br />

en az araştırmanın araştırmasını beraber gerçekleştirdiği kişiye duyduğu güven kadar önemlidir.<br />

Ancak mülakat yapanın da görüşülen kişinin güven ortamı içinde hareket edebilmesi başlıbaşına

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!