30.05.2016 Views

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Şimdi öncelikle hak verilmez alınır. Şimdi tabi geçmişe göre insan hakları daha iyi bir<br />

noktada. Ancak kadınlar haklarını bilmiyor. Medeni kanundan haberi yok. İmam nikâhıyla<br />

evleniyor. İstedikleri zaman kaldırıp atıyorlar. Benim hakkım şudur diyemiyor. Kadınlara<br />

anlatılması <strong>bildiri</strong>lmesi gerekir haklarının. Oysaki kanunlar var, kadın hakları savunucuları<br />

var. Görüyorsunuz her gün bir kadın öldürülüyor. Ben böyle bir şeyi Atatürk zamanında<br />

asla görmedim ve duymadım. Diyorlar ki “o zamanlar gazeteler yazmıyordu ondan<br />

duymuyorduk.” O zamanlar öğretmen arkadaşlarım vardı. Anadolu’nun her tarafına<br />

dağıldılar. Öğretmen arkadaşlarımdan böyle olaylar olsaydı mutlaka duyardık. Atatürk<br />

zamanında gittikleri yerlerde köylerde doğuda kadınlar el üzerinde tutulurlarmış. Yani<br />

kadınlar mühim olan kadınların haklarını bilmesi ve haklarının hedefinde gidebilmesi.<br />

Verilen hakkı da erkekler hatırlatmalı. Maalesef hükümetler bunları yapmıyor. Bugün en<br />

büyük kabahat devletindir. Kadın ölümlerinde en büyük kabahat devletindir. Devleti idare<br />

edenlerindir. Kadınlara yapılan tecavüzü, kötülüğü ağır cezalarla cezalandırmıyorlar. Bir de<br />

üstüne üstlük haklılarmış gibi savunma yapıyorlar erkeklere. O bakımdan çok kızıyorum.<br />

İnsanları insan olarak kabul ediyorum. İkisi beraber yaşamalı ve insanca yaşamalı. Barış<br />

içinde yaşamalı. Bunun memleketi idare edenlerin öncelikle idrak etmeleri lazım. Kadın<br />

erkek ayrımından Cumhuriyet döneminde bahsedemeyiz. Ben İstanbul’a geldim evlendim.<br />

Arkadaşlar var, benim arkadaşlarım var. Birbirimize gider geliriz. Dostluk arkadaşlık var.<br />

Sayın Çığ bilimsel çalışmaları ışığında Sümerlerde kadınların hakları ve evlilik hukukuna dair ise<br />

şunları ifade etmektedir 5 :<br />

Sümerlerde kadınlar çok serbest yaşıyorlar. Kadınlara cinsel bir obje gözüyle<br />

bakmıyorlardı. Kadınları arkadaş ve eş olarak görüyorlar. Mesela evlilikler tanrı buyruğuyla<br />

olmuyor. Ancak mahkemede hâkim huzuruna gidip karşılıklı anlaşmayla yapıyorlar. Şimdi<br />

bir evlilik bir nevi hukuki anlaşmadır. Allah’ın adını koyduğunuz zaman aslında Allah’ı da<br />

kandırmış oluyorsunuz. Çünkü arkasına her türlü art niyeti alabilirsiniz. Fakat hukuki olunca<br />

kadının hakları oluyor. Sümerlerde evlilik belgesi olmayan kadına “sen evli sayılmazsın”<br />

diyorlar ve ayrılma durumunda kadın tazminat alamıyor. Bizde Atatürk’e gelinceye kadar<br />

kadının herhangi bir hakkı, evliliğin bir belgesi tazminat hakkı vs. diye bir şey yoktu. Adam<br />

kızdığı anda kadını kaldırıp atabiliyordu bir köşeye, “boş ol” diyordu. Hâlâ şimdi kuma diye<br />

kadın alıyorlar. Ahlaksızlık devam ediyor bu anlamda. Sümerlerde genelde tek eşlilik var.<br />

Evliliklerin resmi olarak belgelenmesi gerekiyor. Belgelenmeyen evlilikler kabul edilmiyor.<br />

Belgelenmesi kadın erkek şahitler aracılığıyla hâkim karşısında şartlarını söyleyerek<br />

evleniyorlar. Tanıkların önünde bir belge hazırlanıyor bu resmi bir belge oluyor. Eğer evlilik<br />

olduktan sonra kadın kadınlık görevini yapamayacak bir haldeyse kadını izniyle kocası<br />

başka bir kadın alabiliyor. Ama o kadın ikinci derecede bir kadın oluyor. Birinci kadın ona<br />

her hizmetini yaptırabiliyor. İkinci kadın ben ikinci oldum çocuk yaptım gibi ukalalık<br />

yaparsa birinci kadın onu sokağa atabiliyor. Bunu belgesi İstanbul arkeoloji müzesinde<br />

bizim elimizde bir metin var. Bu metne göre bir kadın diyor ki; “ben şu isimli kadını<br />

kendime kardeş kocama da karı olarak alıyorum. Şayet kocam beni boşayacak olursa ben<br />

bu kadını alıp götürüyorum” diyor. Bir anlaşma yapıyor yani. Kocası boşarsa alıp görecek<br />

kadını. Yani kadını nüfuzunun olduğunu görüyoruz. Kadın boşanmak isterse kocasını<br />

mahkemeye de verebiliyor. Boşayıp tazminat da alabiliyor. Bunu yanında kadınlar<br />

ekonomik hayata katılabiliyorlar. Kendi başlarına ticaret yapabiliyorlar. Ortaklıklar<br />

kurabiliyorlar. Kefil olabiliyor borç verebiliyor. Tanık olabiliyor. İslamiyet’teki gibi iki kadını<br />

tanıklığı değil kadın tek olarak tanık olabiliyor. Kadın doktorlar ve kâtipler var. Örneğin bir<br />

yerde dokumacılığının tamamını bir kadın idare ediyor. Bütün işlerini bir kadın yapıyor.<br />

Müfettiş kadınlar var teftiş eden. Yani ekonomik hayatta kadınlar aktif.<br />

Sayın Çığ kadınların yaşamda karşılaştıkları sorunları kendi yaşamını örnekleyerek dile<br />

getirmektedir:<br />

Örneğin Sümerlerde kadın erkek ilişkileri son derece modern. Bir ayrım yok. Ancak<br />

anne olmaktan kaynaklı kadına fazla yük oluyor tabi ki. Bizim hayatımız da böyle. Anneliğin

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!