30.05.2016 Views

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Filmde ayrıca kalp atışını andıran ritim zaman zaman şiddetlenerek filmin değişen tempo ve<br />

duygusunun altını çizer.<br />

Belgesel‐kurmaca<br />

Bir Fincan Türk Kahvesi’nin hikayesi yaşlı bir kadın ve küçük torununun bir masanın etrafında eski<br />

aile fotoğraflarına bakmaları ile başlar (bkz. Şekil II). Yaşlı kadın, bu fotoğraflara bakmaya ve geçmişe<br />

dönmeye önceleri dirense de, geçmişin uyandırdıklarına direnemez. Küçük yaşta evlendirilen ve anne<br />

olan bir kız çocuğunun hayata tutunuş ve kadınlığa geçerken mutluluğu yakalama hikayesine bir<br />

fincan Türk kahvesi içimi boyunca şahit oluruz. Geçmişe ait fotoğraflar geçmişe dair duygularla<br />

kadının zihninde değişime uğrarken torunu ve bir fincan Türk kahvesi ile yaşlı kadın bugüne bağlanır.<br />

Fotoğraflar kahve ile beraber Bir Fincan Türk Kahvesi’nin merkezindeki ana unsurdur, sigara kağıdı<br />

gibi bulunmuş nesneler ya da diğer fotoğraflar ile kolajlanarak bellek parçacıklarına dönüşürler.<br />

Geçmişte olanı belgelemek, hatırlatmak ve hatta dönüştürmek için vardırlar.<br />

Filmin hikayesinin tohumları eski fotoğraflarımıza bakarken annemin anlattığı bir anının beni<br />

ağlatmasıyla başladı. Belki de unutulması gereken ancak onun ve benim zihnimde çok kuvvetli bir<br />

imge yaratan bu anı bende onu yaşatma dürtüsü uyandırdı. Annemin eski fotoğraflara bakmayı<br />

sevmemesi, kötü şeyleri canlandırdığını söyleyip reddetmesi ancak bunlar hakkında uzun uzun<br />

konuşması bir çelişkiydi ve benim açımdan çözülmesi gereken bir meseleydi. Ortada bir anı vardı ve<br />

bıraktığı his gerçekti. Acaba bu acı hatıralar dünyasından çıkartılabilir ve bizi bugüne getiren dayanma<br />

gücüne ve yaşama sevincine bağlanabilir miydi? Bir Fincan Türk Kahvesi, bu soruya cevabım oldu.<br />

Ancak yapım aşamasında biyografik bir çalışma olmasından kaynaklanan bazı soruların üstesinden<br />

gelmem gerekti. Bunlardan başlıcası hayatını ele aldığım ve yorumladığım gerçek kişileri tanıyor<br />

olmam ve onların filmin gerçekle ilişkisi ve benim yorumuma ne denli dahil olacakları sorusuydu.<br />

Canlandırma çok da acı veya vahşi olabilecek gerçeği daha dayanılır ya da daha evcil bir hale<br />

dönüştürebilir. Elbette, canlandırma yöntemi ile gerçeklikten bir ölçüde daha uzaklaşmış<br />

olduğunuzun altını çizmiş olsanız da filminizin hikayesi gerçeğe dayanıyorsa ele aldığınız şahıslara<br />

göstermenin etik bir tavır olduğunu düşünüyordum. Ancak neticede bir belgesel bile yapıyor olsanız<br />

filme kendi bakışınızı empoze etmeniz kaçınılmazdır. Canlandırma gibi bir mecrada yarattığınız dünya<br />

da çok kişisel olduğundan beklentileri karşılamak çok zordur. Filmimi anneme gösterdiğimde filmdeki<br />

baba figürlerinin yüzlerini göstermediğimden “babam aslında kötü biri değildi” şeklinde bir tepki<br />

vermesi, öte yandan filmi izleyen Amerikalı bir kadın izleyicinin “belgeselinde başarılar” demesi filmin<br />

nasıl algılandığı hakkında fikir veren oldukça net yorumlardı. Sonrasında filmimin önemli belgesel<br />

festivallerinde gösterilmesi, davet alması ve hatta Altyazı dergisinin 2013’ün en iyi 10 belgeselinden<br />

biri seçilmesi belgesel niteliğinin ön plana çıktığının göstergesi oldular. Bir insan hakkında yazmak<br />

veya çizmek sadece kurmaca dünyasını değil gerçek yaşamınızı etkiler‐ o insana bakışınızı değiştirir.<br />

Zira hem araştırma, hem yorumlama, hem de temsil etme yaptığınız işin parçasıdır. Ele aldığınız<br />

insanla mesafeniz zaman zaman azalmak ya da çoğalmak durumunda kalır. Bir Fincan Türk<br />

Kahvesi’nde ana karakterler anneannem ve annem olduğundan bu durum onlarla yakınlaşmamı<br />

sağlasa da konunun evrensel olması onlara daha farklı açılardan da bakabilmeme olanak tanıdı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!