30.05.2016 Views

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Rock kültüründe bulunan erkek figürlerle ilgili yazılara baktığınızda karşı çıkan, farklı olan ve farklı<br />

yollardan giden erkekler bir tür ayrıcalıklı konuma kavuşuyor, kadınlar için getirilen dışlama ve<br />

yalnızlaştırma onlar için farklılıklarına duyulan hayranlık ve tapınmaya dönüşüyordu. Tanıklıklarını<br />

anlatan insanlar The Doors’un solisti Jim Morrison ile ilgili bir olayı anlatırken davranışı ne kadar<br />

alışılagelmedik de olsa bunun sıra dışılığını muhteşem bir şeymiş gibi yansıtırken, benzeri öykülerin<br />

kahramanı Janis olduğunda bu tanıklıklar onun tuhaf veya acınası olduğu ima edilen bir kurguda dile<br />

getiriliyordu.<br />

Joplin’in öz yıkıcı dürtüleri, hayat tarzının izlediği güzergâhın intihar eğilimli olması, Brian Jones ya<br />

da Jimi Hendrix gibi “yaşamak için çok hızlı, ölmek için çok genç” düsturunu bellemiş dönemin diğer<br />

sanatçılarıyla benzerlik taşır ama Joplin onlarla aynı karizmaya sahip değildir; çünkü hezeyan, farklılık<br />

her zaman için bir kadından ziyade erkeğe uygun bulunmuştur. Jim Morrison görünümünü ve<br />

vakarını yerle bir edebilir, bir berduş gibi kokacak kadar kişisel temizliğine özen göstermeyebilirdi,<br />

ama fena halde şişmiş, saçı sakalına karışmış da olsa bir kâhin halesine sahip olmaya devam etmiştir.<br />

Joplin’in mitosu bundan çok daha farklıdır, o daha ziyade bir kurban, farklı olduğu için dışlanan bir<br />

kaybeden olarak yansıtılmıştır. 17<br />

Joplin, toplumca uygun görülen dişi hal ve davranış kalıbından gerçekleştirdiği kopuşu eril<br />

akranlarının yaptığından çok daha sert ve şiddetli olarak gerçekleştirmiştir. Erkekler sonuç itibariyle<br />

maceracılık geleneğine yaslanıyorlardı, sefih oğul mitinden “delikanlının kanı kaynar” fikrine<br />

varıncaya kadar kötü davranış, her haliyle onaylanmasa da en azından erkeksiliğin mantıksal bir<br />

uzantısı olarak görülmekteydi. Eril suç işleme eğilimleri uygun bir kanala (spor, savaş) aktarılabilecek<br />

enerjilerin yanlış yönlendirilmiş bir dışavurumu olarak görülüyordu ve bu da onların bir dereceye<br />

kadar meşrulaştırılmalarını kolaylaştırıyordu. 18<br />

Janis’in hayatı ile ilgili yaptığım okumalardan, izlediğim belgesellerden edindiğim izlenim erkek<br />

rock figürlerine gösterilen sempatinin ufak bir kısmının bile Janis’e gösterilmemesiydi. Eril ve dişil<br />

yaşantıların ortaya konulmasındaki ikiyüzlülük, yaşamın diğer alanlarında ortaya konan ikiliğin ve<br />

ayrımların da farkına varmamı daha doğrusu bu ayrımları tanımlamak için bir arayışa girmemi sağladı,<br />

feminizm vardı. Janis kendini hiçbir zaman feminist olarak tanımlamamıştı fakat yaşamı feminist<br />

mücadelenin cisimleşmiş haliydi, benim için feminizmin gerekliliğini gün yüzüne çıkardı.<br />

Janis için sahnede önemli olan sadece şarkıları art arda söylemek değildi, aynı zamanda seyircilerle<br />

iletişime geçmekti. Kendini hiç gizlemez ve tüm tasalarını binlerce dinleyicinin karşısında ortaya<br />

koyardı. Çoğunlukla esprili ve bazen kaba bir dili vardı ama bütün hikâyeleri fazlasıyla gerçekti bu<br />

yüzden keder ve öfke doluydu, kendini dinleyiciye anlatabilme yeteneğine sahipti, ara sıra<br />

konserlerinin bir psikanaliz açık oturumunu anımsattığı anlar olurdu. 19<br />

Şarkılarında kadın olmaktan dolayı çektiği acıları ve bu acıların nasıl üstesinden gelebildiğini ya da<br />

gelemediğini anlatıyordu, sahnede tüm yüreğini ortaya koyuyor tüm dinleyicilerini acısına ortak<br />

olmaya çağırıyordu. Bir hikâyeciydi, tüm konserlerinde şarkılarının arasında bu şarkılarda anlattığı<br />

acılarının öykülerini dile getiriyor, kendi kişisel tarihini anlatıyordu. “Get it while you can” isimli<br />

şarkısında, “ne olursa olsun yapabiliyorken yap yarın burada olamayabiliriz” der, önemli olan<br />

sensindir başka hiç kimse değil, babalar kocalar veya sevgililer değil. “Try” isimli şarkıyı söylemeden<br />

önce bir hikâye anlatır. Janis mutsuz ve umutsuz bir şekilde günlerini geçirdiği sırada pencereden<br />

bakar ve işleri yolundaymış gibi görünen bir kız görür, kız mutlu görünmektedir, onu takip eder,<br />

fahişelik yaptığını anlar, “pekâlâ” der “sen aslında hiç bir şeyi denemiyorsun, deneyeceksin<br />

zorlayacaksın söylenmeyeceksin”. Sonra o güçlü ses “try” diye haykırmaya başlar. Bir başka şarkısı<br />

“Ball and chain”de terk edilmiş bir kadın kocaman bir yalan gibi gördüğü ama yine de bir pranga<br />

mahkûmu gibi her yere taşıdığı aşktan söz eder. Janis şarkıyı orta yerinde keser ve anlatmaya başlar:<br />

Eğer onu bugün için alabiliyorsan yarın için isteme, çünkü ihtiyacın yoktur, çünkü yarın<br />

gün hala aynı boktan gündür.<br />

Şarkılarında, sen varsın der Janis, yalnız sen varsın; acı çekiyor olsan da güçlüsün, her şeyi<br />

başarabilirsin. Şarkılarındaki kadınlar kendisidir, öğretildiği gibi sessizce ve terbiyeli bir şekilde<br />

kimseye göstermeden gözyaşlarını içine akıtan kadınlar değillerdir, aynı şarkılarını söylerken olduğu<br />

gibi bağırır haykırırlar, acı çektikleri gerçeğini herkese adeta kusarlar, kadın olmayı kutsar Janis<br />

şarkılarında ve acı çekmeyi, bu acıyı bir madalya gibi göğsünde taşımayı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!