30.05.2016 Views

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

örneklerinden biri olduğu edebiyat çevreleri tarafından kabul edilmiş, bununla ilgili doktora, yüksek<br />

lisans tezleri ve araştırma eserleri yazılmış, edebiyat tarihi açısından önemi ortaya konmuştur. “Aşk<br />

Budur, Batmayan Gün, Ateş Ağacı, Yaşayan Ölü, İnsan ve Şeytan, Son Menzil, Yolcu Nereye<br />

Gidiyorsun, Mesih Paşa İmamı, İbrahim Efendi Konağı, Bir Dünyadan Bir Dünyaya, Hatıralarla Başbaşa,<br />

Rahmet Kapısı, Hey Gidi Günler Hey, Küplücedeki Köşk, Ah Tuna Vah Tuna, Bağ Bozumu, Ratibe, Ezeli<br />

Dostlar, İki Aşina, Boğaziçinde Tarih, Türk Tarihinde Osmanlı Asırları, Edebi ve Manevi Dünyası İçinde<br />

Fatih, Abide Şahsiyetler, Dost, Yeryüzünde Birkaç Adım, Mabedde Bir Gece, Yusufçuk, Hancı, Dile<br />

Gelen Taş, İstanbul Geceleri, Kölelikten Efendiliğe, Ne İdik Ne Olduk, Misyonerlik Karşısında Türkiye,<br />

Mektuplardan Gelen Ses” gibi daha bir çok eseri üzerine yapılan pek çok araştırma bulunmaktadır. Bu<br />

araştırmaların ortak paydası, yazarın kullandığı dilin son derece özel olduğu yönündedir. Özellikle,<br />

İstanbul şehrini anlattığı eserlerin, dil ve üslup açısından neredeyse eşsiz olduğunu ifade eden<br />

değerlendirmeler mevcuttur.<br />

Ayverdi’nin eserleri kitapları ile sınırlı kalmaz. Dönemin pek çok gazete ve dergisinde yazıları<br />

yayımlanır. Bunlardan bazıları şunlardır: “Havadis, Büyük Doğu, Türk Yurdu, Resimli İstanbul Haftası,<br />

Fatih ve İstanbul, Anıt, Selamet, Haber, Türk Hanımı, Ölçü, Hür Adam, Tercüman…” 4 Bununla birlikte,<br />

Ayverdi, sosyal yaşam içinde de yoğun bir tempo tutturmuştur. Türkiye’deki bir takım sivil toplum<br />

kuruluşlarının kuruculuğunu yaparak, çalışmalarında aktif rol üstlenmiştir. Bunlardan “Türk Kadınları<br />

Kültür Derneği” 1966 yılında kendisi tarafından kurulmuş ve bugün hala yoğun bir şekilde faaliyet<br />

göstermektedir. Ağabeyi ünlü Mimar Ekrem Hakkı Ayverdi ile birlikte “Kubbealtı Akademisi Kültür ve<br />

Sanat Vakfı”nı kurmuştur. Ayrıca İstanbul Fetih Cemiyeti, Yahya Kemal Enstütüsü, Yeni Doğuş<br />

Cemiyeti gibi önemli kültür ve sanat derneklerinin kurucuları arasındandır. 5<br />

Kendisine eserleri ve hizmetleri sebebiyle pek çok ödül verilmiştir. 1986’da Türk Edebiyat Vakfı<br />

tarafından kendisine “Milli Sanata Hizmetleri”nden ötürü ödül takdim edilmiştir. 1988 yılında<br />

yayınlanan “Hey Gidi Günler Hey” isimli hatıra kitabına Türkiye Yazarlar Birliği tarafından “Yılın Dil<br />

Ödülü” verilmiştir. 1992 yılında Türkiye İlim ve Sanat Eserleri Sahipler Birliği tarafından verilen “Üstün<br />

Hizmet Ödülü” bunlardan sadece bazılarıdır. 6<br />

Ayverdi, siyasi elitlerden uzak olmamasına rağmen siyasete karşı hep mesafeli bir tavır sergilemiş<br />

ve siyasi hayat içinde aktif bir rol almayı tercih etmemiştir. Fikirleri ile Türkiye’nin tanınmış<br />

aydınlarını, edebiyatçılarını, şairlerini etkilemiş, kendisine hayranlık uyandırmış bir yazardır. Özellikle<br />

1950’lerden itibaren daha geniş çevreler tarafından tanınmaya başlayan yazar; Necip Fazıl, Nihad<br />

Sami Banarlı, Enis Behiç, Ali Nihad Tarlan, Behçet Necatigil gibi pek çok fikir adamı tarafından takdir<br />

edilmiştir.<br />

Türk kültür mirasına büyük önem veren Ayverdi, Mevlana Celaleddin Rumi gibi önemli isimlerin<br />

unutulmaması, genç kuşaklara aktarılması yolunda gayret sarf etmiştir. Konya’da daha sonraları çok<br />

şöhret bulacak olan “Şeb‐i Arus Merasimleri” yani “Mevlana’yı Anma Törenleri” ilk defa 1954’te<br />

Samiha Ayverdi’nin öncülüğünde başlatılmıştır. 7<br />

Ayverdi, Türk‐İslam medeniyetinin yeniden hayat bulması için bütün bir ömür mücadele verir.<br />

Eserlerinde Osmanlı’nın son dönemlerinde başlayan batılılaşma hareketlerini ağır bir şekilde eleştirir.<br />

Tanzimat ile başlayan süreçte Türk kültür ve medeniyet hayatının ölümcül bir darbe aldığını savunur.<br />

Ayverdi, reform, değişim, dönüşüm gibi hareketleri tamamen reddetme eğiliminde değildir. Hatta<br />

bunun gerekliliğini savunur. Dönemin Avrupa’sı Osmanlı Devleti’ne karşı askeri ve ekonomik üstünlük<br />

sağlamıştır. Bu noktada batının maddi dünyası örnek alınmalıdır. Bu yönde yapılacak reformlar<br />

elzemdir; fakat batının sadece maddi hayatı örnek alınmamış, manevi dünyası da ithal edilmiştir<br />

Ayverdi için.<br />

Memleketin umumi yapısında bir yenilenme, bir düzenlenme, beka ve devamın tek<br />

şartı idi. Ama bunu, şarklı olduğunu unutmak isteyerek yapmak, kurtuluş yolunda ne<br />

dereceye kadar isabetli bir tutum idi? Acaba, ‘Garplılaşma’paralosıyla işe girildiği için mi<br />

ıslahat ve inkılap hamleleri tutmamış ve daima cehalet tarafından al aşağı edilmişti?<br />

Kabahat, şark ruhunun kendisinde miydi? Yoksa şarkı sarmış olan cehalette miydi? Güneşin<br />

ve karanlığın sağı solu olmadığı gibi, bilginin ve cehlinde ciheti, doğusu batısı olamazdı. 8

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!