30.05.2016 Views

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ollerinin İslam kültüründe, ilk soruya verilebilen cevaplarla paralel olarak mutlaklaştırılamayacağını<br />

çağrıştırması ve ayrıca böylesi bir mutlaklaştırmanın ve onun getireceği tahakkümün engellenmiş<br />

olmasıdır. Bunun da kadın ve erkek dervişlerin yer aldığı tasavvuf kültüründe bulunabileceğini<br />

söyleyebiliriz. “Havas” tanımı ise, tasavvuf kültürü bağlamında yalnızca ilmî bir şey olarak<br />

düşünülmemelidir. Daha geniş ve irfânî bir anlama sahiptir. Bu durumda havas, en insanî yani derin<br />

anlamı ile islâmî olan ahlâkı kendinde toplayan kişiler grubu olarak özetlenebilir ve dervişler hayatları<br />

boyunca böylesi bir yetkinliği gerçekleştirmeye çalışırlar.<br />

Ayrıca Emine Hanım’a sorulan sorularla almış olduğum birkaç cevabı da alıntılayarak konuşmamı<br />

sonlandırmış olayım. Sorular ve cevapları şu şekilde idi:<br />

− Dindar bir çevrede de kadın oluşunuzla ilgili dezavantajlar; haksızlıklar yaşadınız mı? Yaşadıysanız<br />

bunun ne kadarı erkeklerle ilgiliydi? Ya da erkek egemenliği ve ataerkillikle ilgili gördükleriniz var<br />

mıydı?<br />

Yaşadım. Erkekler de var... Dindar çevredekiler... Hem geleneksel şekilde davranmayı bekliyorlar, ama bunu<br />

söylerken geleneksel rollerin beklentisi mevcutken modern hayatta tek kalmaya alternatif yok ... birinci derece<br />

akrabalarım kadın olarak bu hayatta daha özel alanda kalmam gerektiğini telkin ederek ve bu açıdan<br />

baskılayarak sınırları kendileri belirlemeye çalıştı. Fakat ben yalnızım ve yalnız bırakıldım dolayısıyla onlar<br />

yanımda olmadığı halde onların direktifleriyle hareket etmem gerekiyordu, bu direktifler de sanki ben yalnız<br />

değilmişim ve onların bekledikleri geleneksel düzen devam ediyormuş gibiydi...<br />

‐Bütün bir islâmî olduğu söylenen kesim düşünülerek, sufi dediklerinizle, diğerleri arasında, kadına<br />

olan bakış açısı ve davranışlar açısından farklar var mıdır? Varsa nelerdir? Bunu havas‐avam ayrımı<br />

olarak kodlayabilir miyiz?<br />

Evet, kodlayabiliriz ... Fark vardı tabii. Onların daha teslimiyetçi olduğunu gördüm, hiç hanımları ezmediklerini<br />

ve onlara değer verdiklerini gördüm. Mesela akşam geldiğinde evde yemek yoksa ya da ütü yapılmadıysa hiç<br />

kızmaz. Birlikte yaparız der girer mutfağa…<br />

Yani geleneksel ve dar anlamda fıtrî diyebileceğimiz bir işbölümünü kabul etseler de, bunu<br />

mutlaklaştırmıyor bu erkekler. Ayrıca Emine Hanım, bu derviş ve mutasavvıflar için “ufuk açıyor”<br />

demektedir... “fakat eşine bu şekilde dervişlik yapan ve onu serbest bırakan oğlum bana geldiğinde<br />

farklı beklentilere sahip, yani geleneksel kadın rolü beklentisinde…”<br />

‐Peki okuduğunuz onca eser arasında kadınların yeri nedir? Bayanlara ilmî alanda rastladınız mı<br />

mesela? Literatürde bayan yazar var mı?<br />

Literatürde bayan yazar yok... Dikkat çekiyor bu... Var ama 20. yüzyılda Hasan el‐Benna mesela, onu takip<br />

edenlerden var, Zeynep Gazali mesela... Ama hiç yok klasiklerde ... Fakat kadına değer verme açısında<br />

Mevlâna’da rastladım ... 19<br />

Bu sunumu, Emine Hanım’ın güncel hayatından son bir haberle noktalayayım: Özellikle de<br />

başörtüsü ve genel olarak örtünmek gibi mütedeyyin hanımların aslen ibadet olarak görüp yaşamaya<br />

çalıştıkları dinî birtakım pratikler, Cumhuriyet dönemi Türkiyesi’nde daha çok kişinin ubudiyetle ilgili<br />

yaşantısının ögeleri olarak değil de dışardan bakıldığında siyasî olarak okunduğundan, Emine Hanım

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!