30.05.2016 Views

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ÜÇ KUŞAK KADININ CİNSİYET ROLLERİ<br />

Elif KADILAR YAŞ*<br />

Giriş<br />

“Kadın” ve “erkek” kavramları sadece biyolojik farklılıklara sahip iki cinsi ifade eden kavramlar<br />

değil aynı zamanda toplumsal anlamlar ifade eden kavramlardır. Bu nedenle, toplumsal cinsiyet,<br />

kadın ve erkeğin sosyal olarak belirlenmiş rol ve sorumluluklarını ifade eder. “Cinsiyet” kavramı<br />

bireyin biyolojik cinsiyetine bağlı olarak belirlenen bir kategoridir. Ancak “toplumsal cinsiyet”<br />

kavramı, kadınlara ve erkeklere toplumun yüklediği anlamları, rolleri ve beklentileri ifade eder.<br />

Cinsiyet, biyolojik, fizyolojik özelliklerle tanımlanırken, toplumsal cinsiyet “kadınlık” ve “erkeklik”<br />

tanımlarını toplumun belirlediği anlamlara göre inşa edilmesidir. Bu nedenle toplumsal cinsiyet<br />

kavramı aslında biyolojik kökenleri olmayan bazı anlam yüklemelerini de içermektedir.<br />

Toplumsal cinsiyet argümanına her kuram farklı bir bakış açısıyla yaklaşmaktadır. Bu kuramları<br />

şöyle sınıflandırmak mümkündür: (a) Biyolojik kuramlar, (b) psikolojik kuramlar ve (c) sosyolojik<br />

kuramlar. Biyolojik kurama göre rolleri farklılaştıran kadın ve erkeğin biyolojik farklılıklarıdır.<br />

Kadınların doğum yapabilmelerine erkeklerin yapamamalarına karşılık kadınların daha çok ev içi<br />

işlerle, erkeklerin dış çevreyle ilişki içinde olması cinsiyet rollerinin oluşmasındaki temel etkendir<br />

(Güldü ve Ersoy, 2009). Biyolojik kuramların diğer bir görüşüne göre de kadın ve erkeğin farklı<br />

hormonal yapılara sahip olması cinsiyet rolleri farklılıklarına yol açmaktadır (Dökmen, 2010:49).<br />

Psikolojik kuramların başında gelen psikanalitik kurama göre kadın ve erkek rolleri arasındaki<br />

farklılıklar 3‐5 arası fallik dönemde şekillenir. Freud’a göre cinsiyet kimliklerinin oluşmasındaki temel<br />

faktör penise sahip olunup olunmamasıyla ilgili bir durumdur. Freud’a göre kız çocuklar biyolojik<br />

olarak penise sahip olmadıklarını düşündüğünden bu onlarda edilgenlik ve eksiklik yaratır. (Freud,<br />

2009; Millett, 1987; Sagan, 2001:152; Chodorow, 1997). Sosyal öğrenme kuramcılarına göre de<br />

toplumsal cinsiyet rolleri çevrelerinden gördükleri kişilerden öğrenilerek davranışlara yansır. Kuram<br />

Bandura tarafından temellendirilir. Mischel ise kurama göre toplumsal cinsiyet rollerinin nasıl<br />

şekillendiğini açıklamıştır. Mischel’e göre gözlemleyerek öğrenme cinsiyet rollerinin oluşmasındaki ilk<br />

adımdır. Çocuklar öncelikle cinsiyetler arasında ayrım yapmayı öğrenirler. Sonra bu öğrenme<br />

deneyimlerinden yeni bir duruma genelleme yaparlar. Son olarak da bu modeli kendilerinde<br />

uygularlar (Mischel, 1966:57). Bilişsel gelişim kuramına göre ise çocuk toplumsal öğrenme<br />

kuramındaki gibi edilgen bir role sahip değildir. Sosyal öğrenme kuramında çocuk koşullanma ve<br />

model alma eylemlerinden sonra cinsel kimliğini kazanırken, bilişsel gelişim kuramında önce cinsel<br />

kimlik kazanılır sonra ona uygun olarak davranışlarda bulunulur. Toplumsal cinsiyet şeması kuramı<br />

hem bilişsel‐gelişimsel kuramın hem de sosyal öğrenme kuramının özelliklerini içerir. Bilişsel gelişim<br />

kuramı gibi bu kuram da cinsel kimliğin benimsenmesinin bilişsel yapıyla paralel olduğunu ifade eder.<br />

Sosyal öğrenme kuramında olduğu gibi bu kuramda da rollerin benimsenmesi öğrenmeye bağlıdır<br />

(Tok, 2001). Kuramın temsilcisi Bem’e göre çocuk edindiği bilgilerden yola çıkarak kadın ya da erkeklik<br />

tanımlarını öğrenir ve buna uygun bilişsel şemalar geliştirir.<br />

Sosyolojik kuramlar ise toplumsal cinsiyeti daha macro boyutta kültürel, ekonomik ve yapısal<br />

ilişkilerle açıklamıştır. Bu kuramlar marksist, fonksiyonalist ve etkileşimci kuramlardır. Marksist<br />

kurama göre toplumsal cinsiyet eşitsizliği sınıf sorunun bir parçasıdır. Kadın sorunu sınıf sorunundan<br />

bağımsız olarak tartışılamaz. Dolayısıyla tıpkı sınıf sorunu incelemeleri gibi kadın sorunu da ekonomik<br />

temele dayandırılmıştır. Kollantai’na göre özel mülkiyet, kısıtlı ve üretken olmayan ev işiyle kadının<br />

köleleştirilmesine katkıda bulundu. İktisadi açıdan kadın emeği önemini yitirdi ve değersiz yaratık<br />

*<br />

Mersin University, Department of Sociology

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!