30.05.2016 Views

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Lülü Konağında toplam on beş hizmetli ve evlatlık bulunurdu. Hizmetliler giriş katındaki odalarda<br />

aileleri ile, kızlar orta katta odalardan birinde veya ikisinde toplu olarak kalıyorlardı. Kızlar (ve tabii ki<br />

oğlanlar) en fazla 5 yaşında olmak kayıt ve şartı ile alınırmış eve. Bu adet hep böyle devam etti.<br />

“Büyümüş çocuk terbiyeye girmez!”, diye yaygın bir kanı vardı. Aileler bayramlarda çocuklarını<br />

görmeye gelirler, ama çocuklar bir daha asla ailelerine gönderilmezlerdi. Ailelerin büyük bir<br />

bölümüköy kökenli olup, evlatlarını vermelerinin sebebi paraya olan ihtiyaç, sofradan bir boğazın<br />

eksilmesi hesabı ve/veya çocuğun iyi bir eğitim alarak büyüyüp, görece iyi bir evlilik yapması<br />

arzusuydu. Tabii ki ailenin paraya olan ihtiyacı düzenli olarak karşılanır; senelik erzak, para ve giyim<br />

eşyası verilirdi. Çocuklar genellikle Kızılkaya köyünden veya Akseki köylerinden alınırdı ve bu hep<br />

böyle sürdü. Antalya'da Aksekilerin çok akıllı olduğu söylenir. Gerçekten de ticarete çok yatkındırlar<br />

ve hiç biri günümüzde mutazarrır durumda değildir.<br />

Konakta bir kahya kadın bulunuyordu. Bu hanım (ismi Ummani) aynı zamanda konağın terzisi idi.<br />

Kızların kıyafetlerinin dikimi, mutfağın ve erzakın kontrolü ve dahi gelen kızların eğitimi (yeme‐içmekonuşma‐giyinme‐adap‐servis<br />

yapma vb.) onun sorumluluğunda idi. İstidadı olanlar okutuluyor (ki bu<br />

bilgi kesin değil), okumayanlara mutlaka dikiş‐nakış türü bir beceri öğretiliyordu. Evde bir iş bölümü<br />

vardı. İki‐üç kız mutfakta çalışırken, bir kısmı temizlikle ilgileniyor, bir kısmı ise çocuklara göz kulak<br />

oluyordu. Ama çocukların dadıları ayrı idi. Anneannem hem Fransızcayı, hem de Arapçayı çok iyi<br />

konuşur, ut ve keman çalardı. Elbette ki bu dadılar sayesinde. Her ne kadar annesinden ayrı<br />

büyümüşse de, ağabeysi evde gördüğü eğitimi kız kardeşinde aynen uygulamıştır.<br />

Kızlar, verildikleri ailelerin karar verdiği kişilerle, asıl ailelerinin usulen fikri alınarak, evlendirilirdi.<br />

Seçilen eşlerin işleri genelde: Çiftlik kahyası, bakkal, kahveci gibi ya esnaf ya da Ömer Efendi'nin kendi<br />

yanında çalışan adamlarından oluyordu. Kızlar evlenirken bir ev ve bir dükkan verilirdi. Ummani<br />

Hanım'a verilen evlerden biri günümüzde Marina Otel'i oluşturan üç evden biridir, örneğin.<br />

Evlatlık alınan kızların ve oğlanların aile ile ilişkileri her zaman farklı olmuştur. Erkek evlatlıkları ilk<br />

öğrendiğim zaman, bende ailemin oldukça adil bir davranış sergilediği izlenimi uyanmıştı. Oysa<br />

evlatlık kurumunda erkek çocukların alınışının sebebi ki sadece köklü ve büyük ailelerde bu duruma<br />

rastlanmaktadır, ekim‐dikim ve hasat dönemlerinde evden ayrı kalan erkeklerin yokluğunda hem evin<br />

korunmasının ve hem de çarşı pazar işlerinin yapılmasının sağlanmasıydı.<br />

İki erkek evlatlığın öyküsünü Vecihe Zaman aktarıyor:<br />

Anneannemin büyüttüğü iki oğlan çocuğu. Oğlanların ikisi de Akseki'den gelmeler.<br />

Mehmet Dedemin çiftlikte kaldığı dönemlerde, hasat ve ekim zamanları evin erzakını<br />

almak ve telefonun olmadığı dönemlerde haber yollamak amacı güdülerek alınan erkek<br />

çocukların birinin ismi Ramazan, diğerinin ismi Mehmet'miş. Teyzem vefat ettiği için soy<br />

isimlerini bilemiyorum, çünkü annem doğduktan kısa bir süre sonra evden ayrılmışlar.<br />

Ramazan'ın Ankara'da Yenimahalle'de bir temizleyici dükkanı olduğunu anlatır annem.<br />

Ama bu bilginin güncelliği nedir bilemiyorum. 1929 veya 28 doğumlu olmaları lazım. 17<br />

yaşında ölen dayım İzzet Bayoğlu ile aynı yaşlardaymışlar. Mehmet'e ise Serik’te bakkal<br />

dükkanı açılmış. Her ikisiyle de bağlantı tamamen kopuk durumda. Onlar da arayıp<br />

sormuyorlar. Büyütülen kızlarla oğlanlar arasında, aile ile bağlantıların devam etmesi<br />

hususunda büyük farklar bulunuyor. Belki de erkek egemen bir toplumda, işi kurulan erkek<br />

çocuğunun kendi hayatı üzerindeki söz hakimiyetini eline geçirmesi buna sebep olabilir.<br />

Kızlara mülk de verilse sonuçta söz hakkı aileden kocaya devir oluyor. Bir kaç istisna hariç.<br />

Oğlanların ikisi de ortaokul mezunuymuş. Bizle görüşmediklerine göre, muhtemelen kendi<br />

aileleri ile bağları devam ediyordur. Annem her ikisinin de Antalya'nın yerli kızlarıyla<br />

evlendiklerini (ki bu gerçekten önemli bir statü atlama sebebidir) ve ikişer oğulları<br />

olduğunu bildiğini söyledi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!