30.05.2016 Views

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

SİMONE DE BEAUVOİR’IN OTOBİYOGRAFİSİNDE KENDİ – ÖTEKİ<br />

İLİŞKİSİ<br />

Ceylan ÇOŞKUNER *<br />

Kendi bilincinin yabancı bir bilinçle yüzleşmesine dayanan kendi‐öteki arasındaki ilişki, XX. Yüzyılda<br />

varoluşçu filozoflar tarafından gündeme getirilerek varoluşçu felsefenin ana sorunlarından biri<br />

olmuştur. Kendi‐öteki ilişkisiyle ilgilenen Beauvoir da edebi ve felsefi yazılarının genelinde bu sorun<br />

üzerinde durmuştur. Konuk Kız, Başkalarının Kanı, Pyrrhus ile Cineas ve Belirsizlik Etiği bu ilişkiye<br />

vurgu yaptığı çalışmalarıdır. Ayrıca otobiyografi ve anı türlerinde yazdığı Bir Genç Kızın Anıları,<br />

Koşulların Gücü I‐II, Olgunluk Çağı I‐II eserlerinde bu ilişkinin kendi yaşamındaki somutlaştırmalarını<br />

görmek mümkündür. Bu çalışmamızda da Beauvoir’ın bu ilişkiyi kendi yaşamından hareketle<br />

felsefesinde nasıl yorumladığı ve bunu eserlerinde nasıl yansıttığı üzerinde durulacaktır.<br />

Beauvoir’a göre, özgür olmakla kendi olmak tek ve aynı anlama gelir. 1 Bu görüş, felsefesinde kendi<br />

“Ben”ini ön plana çıkaran bir anlayış geliştirmesine yol açmıştır. Bireyin yalnızlığını çok yönlü biçimde<br />

yaşayan Beauvoir’ın bu bakımdan, düşüncesinin merkezine –önceleri– kendi Ben’ini oturtması<br />

şaşırtıcı değildir. Ben’i, diğer her şeyin etrafında döndüğü odak noktası olarak görür. 2 Ayrıca, “Ben’i<br />

başka olanla birleştiren bağı yalnız ben yaratabilirim. Yarattığıma göre ben bir nesne değilim,<br />

kendimden başka olana doğru giden, kendimi aşan bir tasarıyım, bir aşkınlığım, yücelmeyim” 3 derken<br />

de bu “ben merkezli” anlayışı diğer insanlarla ilişkilerinde de ön plana çıkarmaktadır.<br />

Beauvoir, insanlarla ilişkilerinde Sartre’la olan sıkı bağı dışında oldukça mesafelidir. Bu konuda<br />

“ötekinin varoluşu benim için her zaman bir tehlike oluşturdu ve bu tehlikeyle yüzleşmeye açıkça<br />

karar veremedim” 4 diyerek öteki’nin varlığını, kendi varoluşu için bir tehdit olarak algılamaktadır.<br />

Nitekim Konuk Kız’da Xaviere’in varlığına karşı Françoise’in hissettiği de bundan farklı bir şey değildi,<br />

çünkü başkaları da onun gibi ve aynı gerçeklilikte vardı. Beauvoir, 1943’te Beauvoir ‐ Sartre ‐ Olga<br />

üçlüsünden esinlenerek yazdığı, kıskançlığa metafizik bir boyut kazandıran 5 romanı Konuk Kız’ın giriş<br />

sayfasında Hegel’in “Her bilinç, ötekinin ölümünün peşinden gider” sözü ile okurları ötekinin varlığı<br />

hakkında uyarır. Her bilinç, kendisi için bir mutlaktır ve bir başkasının bakışıyla görece haline geldiğini<br />

görmek onun için dayanılmaz bir durumdur. Psikolojik tahlillere yer verip varoluşçu temalarla<br />

zenginleştirdiği söz konusu romanında, başkalarının varlığı sorununu şu sözleriyle somutlaştırır:<br />

“Benimki gibi bir bilinci olduğunu fark ettiğim için ağladım; daha önce başına geldi mi? Başkasının<br />

bilincini onun içindeymiş gibi hissettin mi? Bu insanın kabul edemeyeceği bir şeydir.” 6 Nasıl olurdu da<br />

var olabilirdi kendisinin dışındaki bir bilinç? O zaman kendisi yok demekti. 7 Bu, Beauvoir için ömrünün<br />

sonuna kadar yaşayacağı bir sorun olmuştur. Öyle ki romanında gerçek yaşamda yapamadığı şeyleri<br />

yapmaktadır. Örneğin bu konuda şöyle demektedir:<br />

Bunun benim için bir boşalma, arınma değeri vardı. Her şeyden önce Olga’yı kâğıt<br />

üstünde öldürerek, ona karşı duymuş olabileceğim kızgınlıkların, kinin hesabını gördüm;<br />

dostluğumuzu, iyi anılara karışan tüm kötülerinden temizledim. Özellikle, Pierre’e olan<br />

aşkının bağımlılığından bir cinayetle Françoise’ı azat ettiğimde, kendi özerkliğime yeniden<br />

kavuştum. 8<br />

Beauvoir’ın üzerinde durduğu temel sorun, kendi bilincinin yabancı bir bilinçle yüzleşmesi sonrası<br />

“Ben”in ötekine düşmanca davranmasıdır. Zira kendini mutlak olarak algılayan “ben” karşısındaki<br />

insanın, yani “öteki”nin de bir bilinci olduğunu tehdit olarak duyumlamaktadır. Çünkü yalnız nesneler<br />

değil, “ben”i de kendi tarzıyla gören ve bunları kendini merkeze alarak düzenleyen yabancı bakış da<br />

*<br />

Necmettin Erbakan University, Philosophy Department.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!