30.05.2016 Views

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

gelişmelerle değil, üretim ve yerleşim gibi toplulukların yaşam koşullarını belirleyen teknolojik<br />

gelişimlerle ve göç, ekonomik gelişme, afet ya da savaş gibi etkenlerle bağlantılıdır. 5 Edebiyat eserleri<br />

dönemin tıp bilgisini yansıtır ve bu bilgi doğrultusunda özellikle ‘iyileşebilen’ ya da ‘çaresiz’ hastalık<br />

öyküleri kurgulanır. Örneğin 20. yüzyılın ilk yarısında pek çok roman kahramanının trajedisi<br />

tüberküloz hastalığı etrafında biçimlenmiştir.<br />

Edebiyatın sağlık ve hastalığa duyduğu ilgi kaçınılmaz olarak yer yer tıbbın toplumsal kontrolünü<br />

de pekiştirmektedir. Tıbbın toplumsal kontrol işlevi, medikalizasyon kavramı çerçevesinde<br />

eleştirilmiştir. Medikalizasyon, tıbbın sosyal ya da bireysel çeşitli sorunları tıbbi sorunlar gibi ele alıp<br />

çareler önermesi ve bu şekilde toplumsal etkinlik alanını genişletmesi şeklinde tanımlanabilir.<br />

Modern insanın uzmanlara bağımlılığı ve sorunlarını uzmanlara emanet etme isteği ile ilaç vd tıbbi<br />

teknolojileri üreten kuruluşların daha fazla ürün satma çabaları da medikalizasyon süreçlerini<br />

desteklemektedir. Bunun sonucu, yaşamın pek çok doğal süreci ile kişisel, kişilerarası veya davranışsal<br />

sorunların “hastalık” gibi algılanmaya başlamasıdır. Bu konular tıbba emanet edildikçe, bireyler ve<br />

toplulukların olağan sorun çözme ve güçlüklerle başetme becerileri erozyona uğramaktadır. 6<br />

Yazarlar ve eserleri<br />

Bu çalışmada birer eserleri ele alınan yazarlar Halide Edip Adıvar (Handan, roman; 1912), İnci Aral<br />

(İçimden Kuşlar Göçüyor, anı‐roman; 1998) ve Elif Şafak’tır (Mahrem, roman; 2000). Bu seçimin<br />

nedenleri, eserlerin bazı ortak özellikleri olması ve tematik olarak belli eksenler etrafında biraraya<br />

getirilebilecekleri düşüncesidir. Bu eksenler sağlık sosyolojisinin yukarıda kısaca özetlenen birkaç ana<br />

konusudur. Özellikle, tıbbın kadın yaşamlarını kuşatan, kadını kendi doğasını ‘patolojik’ olarak<br />

algılamaya sevkeden söyleminin 7 güçlü kadın kalemlerini bile etki altına alabildiği gösterilmek<br />

istenmiştir. Eserlerde ortak olduğu düşünülen özellikler ise şunlardır: 1.Hastalığın öyküde ön planda<br />

olması ve ayrıntılı olarak işlenmesi. 2.Bedensel sorunlara değinilse de ağırlıklı konunun ruhsal<br />

rahatsızlık olması. 3.Yazarların sağlık ve hastalık tanımlarının metinlere net bir biçimde yansımış<br />

olması. 4.Yazarların her birinin döneminin popüler tıp bilgisine başvurmuş ve medikal söylemin etkisi<br />

altında kalmış olması.<br />

Halide Edip Adıvar ve Handan<br />

Handan Halide Edip’in (1884–1964) üçüncü romanıdır ve 1912 yılında yayınlanmıştır. Bu çalışmada<br />

eserin 1969 tarihli dokuzuncu baskısından 8 yararlanılmıştır. Romanın kahramanı olan Handan,<br />

çevresindeki hiç kimsenin kayıtsız kalamadığı genç, güzel ve entelektüel bir kadın olarak<br />

betimlenmiştir. Kahramanının duygusal yaşamına odaklanan yazar muhtemelen döneminin psikiyatri<br />

bilgisinden etkilenmiştir. Roman boyunca Handan’ın duygusal çalkantıları ve erkekler üzerinde<br />

bıraktığı etkiler işlenmekte, her iki özelliğinin de aşırıya vardığı belirtilmektedir. Örneğin, Handan<br />

bekârken arkadaşlık kurduğu genç ve duygusal bir erkeğin intiharına neden olmuştur. Bu adamın genç<br />

kızda özlediği tutkuları yaratamadığı ima edilmekte ve erkeklerin tutkulu kadınlara ilişkin olumsuz<br />

duyguları bir diğer roman kahramanının kaleminden dile getirilmektedir:<br />

Refik Cemal: “Ah zavallı, zavallı Nazım. Kadınlar kelebekler gibi sonsuzluğa kadar<br />

tutkuya ve ateşe mi esir olacaklar? Nazım’ın kalbi gibi ateşsiz fakat temiz ve ölmeyen<br />

nurları ilgisiz ellerle ve aldatma nefesleriyle söndürecekler mi?” 9<br />

Sonraları Handan kendisinden hayli yaşlı ve sefih bir adamla evlenerek Paris’e gitmiştir. Eserin<br />

diğer kahramanları, Handan’ın birlikte büyüdüğü masum ve sadık Neriman ile kocası Refik Cemal<br />

Paris’e gittiklerinde, çifti bir evlilik krizinin ortasında bulurlar. Handan çapkın eşi tarafından ihmal<br />

edilmekte, özlem ve kıskançlık buhranları geçirmektedir.<br />

Handan: “Ruhumun bir kabiliyeti, kadınlığı, şefkati, acımayı, affı, hatta fenalıkları,<br />

isyanları ve gözyaşları, hatta belki insanların henüz isim koymadığı duyguları, hiçbir şeyi var<br />

mıdır ki seni elde tutmak için harcanmamış olmayayım? (...) Senden sonra vücudum da.<br />

Vücudum da o kadar senindi ki. Şimdi senin arkandan bakarken bütün bu korkunç, sonsuz

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!