30.05.2016 Views

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

gidemediği dönemlerde de düzenli bir şekilde mektuplaşırlar. Onun ölümünden sonra kendisinden<br />

haber bekleyen kimse kalmadığını düşünen Tansel, duygularını şöyle dile getirir:<br />

Sesimi duyuracak tek varlığımı da kaybetmiştim… Birbirimize hasretimizi artık<br />

mektuplarla duyuramayacaktık… Onu artık içime gömdüğüm, kavuşma ümidinden yoksun<br />

hasret acısıyla hatıralarımda yaşatmaya çalışacaktım… (200‐201)<br />

Ablasına düşkünlüğünü bilen dostları, akrabaları ve öğrencilerinin taziye telefonları ve kartları<br />

arasında onu en çok etkileyen mektup, eski öğrencilerinden Sarıyer müftüsü Kâmil Aydın’dan gelir.<br />

Kâmil Aydın,<br />

(…) son sınıfta dersinize giren arkadaşlarımla topluca ziyaretinizde, çamaşır<br />

makinesindeki cereyan kaçağının çarpması neticesi epeyce baygın kaldığınızı ifade ile,<br />

yanan kolunuzu göstermiştiniz. O zamandan beri her zaman yalnızlığınızı, herhangi bir<br />

rahatsızlık vesâire halinde ne olacağını düşünmüş, refikamla da bu hususu sık sık<br />

konuşmuşuzdur (221).<br />

diyerek Fevziye A. Tansel’i İstanbul’a davet etmiş ve kendileriyle yaşamasını istemiştir. Tansel ise<br />

öğrencisine teşekkür ettikten sonra yaşam biçimini özetleyen şu cümleleri defterine kaydeder:<br />

Ben ömür boyu okuyup yazmakla yalnızlığını unutabilen, böyle bir çalışma için<br />

sükunete hatta yalnızlığa muhtaç biri olmasaydım, Kamil Aydın ve ailesinin bu teklifleri, bu<br />

samimi arzuları ne kadar güzel, ne kadar minnet duyulacak, şükranla karşılanacak bir<br />

teklifti; ne yazık, benim, içinde bulunduğum şartlara uygun düşmüyordu! (221)<br />

Yine psikologların, yalnızlıktan şikâyet eden yaşlı kimselere kedi, köpek, kuş gibi bir hayvan<br />

beslemelerini tavsiye etmeleri üzerine şunları söyler: “Yeterince, hatta yeterinden aşırı meşgul<br />

olacağım şeylerim olduğu için, hemen herkesin şikâyet ettiği yalnızlık acısını hissetmiyorum;<br />

yalnızlıktan yakınmıyorum” (277).<br />

Yaşadığı sürece yakınlarının ve sevdiklerinin ölümüne şahit olan Tansel, bu konudaki hissiyatını<br />

“ölenle ölüyorum” (111) şeklinde ifade etmiştir. Gerçekten de özellikle hocası Fuat Köprülü’nün ve<br />

ablası Şaziye Erinç’in ölümlerinin kendisini nasıl sarstığı günlüklerde ayrıntılı bir şekilde görülmektedir.<br />

Vasiyetnamesini hazırlarken ölüme dair düşünceleri yoğunlaşır. “Ölmek bana acı gelmiyor. Dünyada<br />

da yapayalnızdım” diyen Tansel, ölümü, çalışmalarını yapamamak olarak tanımlar: “Çalışmalarımdan<br />

uzak kalmak dışında, benim için hayatla ölümün pek de büyük başkacalığı yok” (146).<br />

Sonuç<br />

Günlük, yaşanan olayların, duygu ve düşüncelerin günü gününe yazıya geçirildiği bir türdür.<br />

Günlük yazma ihtiyacı farklı sebeplerden doğmakla birlikte insanın kendiyle baş başa kalıp yaşamını<br />

değerlendirme fırsatı yaratması ve kendine dışardan bakma olanağı sağlaması yönüyle kıymetlidir.<br />

Günlüklerde kişinin kendini tamamen açması mümkün olmasa da özellikle yayımlanma amacı<br />

taşımadığında kişiyi ‐olabildiğince‐ yalın görme şansımız vardır. İnsanın hayata karşı takındığı tavır,<br />

olguları muhakeme edip olaylarla başa çıkma hâlleri, iç dünyasındaki duygusal depremler vs.<br />

hakkında bir miktar fikir edinmek mümkündür. Hele de bu günlükler ünlü bir yazara, ressama,<br />

araştırmacıya vb. aitse daha bir anlam kazanır.<br />

Bir akademisyenin günlüğü ise hayatının ayrıntıları kadar dönemin sosyo‐kültürel yapısı hakkında<br />

da fikir verir. Fevziye A. Tansel’in 1962‐1985 yıllarını kapsayan günlükleri, yaşamını Türk edebiyatına<br />

adamış bir bilim insanının çalışma disiplini yanında iç dünyasındaki diğer ayrıntıları da görmemizi<br />

sağlamıştır. Görünüşünden yaşadığı eve kadar mütevazılığın hâkim olduğu bu yaşamda; çektiği acılara<br />

rağmen var olan yaşama gücü, çalışma ve üretme aşkı dikkatimizi çeker. Daha önceki dönemlerde<br />

günlük tutup tutmadığını ‐şimdilik‐ bilmiyoruz ancak 50’li ve 60’lı yaşlarındaki yaşama bağlılık ve<br />

çalışma arzusu ile takdire şayan olan Tansel’in günlüklerinin satır aralarında, yaşam öyküsü alttan alta

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!