30.05.2016 Views

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Günlüklerde, Tansel’in kişiliğine dair başka ayrıntılar da karşımıza çıkar. Örneğin sabahları erken<br />

kalkıp çalışır. Yirmi yıldır sebzesini ve meyvesini pazarda aynı satıcıdan alır. Hayvanlara karşı sevgi ve<br />

merhamet doludur. Ada’da ablasının bahçesinde yaşayan Tekir’den ve evinin balkonuna gelen<br />

“Karakız” ve “Akbey” adını verdiği güvercinlerden sıkça söz eder.<br />

Sosyal hayatı<br />

Günlüklerde, Fevziye A. Tansel’in sosyal hayatına dair bilgiler de yer alır. Yalnız yaşıyor olmasına<br />

rağmen son derece hareketli bir yaşamı olan Tansel’i; dostları, öğrencileri, akademik camiadan<br />

tanıdıkları sık sık ziyaret ederler. Uğur Derman, Şevket Rado, İsmet Binark, Nesrin Tağızade, Sabri Koz,<br />

Necmettin Turinay, Nejat Sefercioğlu bu isimlerden yalnızca birkaçıdır. Uzun yıllar Atatürk Lisesinde<br />

Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yapan Fevziye Hanım, belli mevkilere gelmiş öğrencileri tarafından<br />

unutulmamış, Ankara Lisesinin düzenlediği çaylara mutlaka davet edilmiştir. “Çok değerli, zeki, haluk,<br />

kabiliyetli” ifadelerini kullandığı Turgut Özakman, Ankara Lisesindeki öğrencilerinden biridir (379).<br />

İnsanlarla kolay ilişki kurabilen Tansel, Bolu’daki fizik tedavi merkezine ilk gidişinde çevredeki<br />

köyleri gezmiş, oradaki bazı ailelerle ve özellikle de çocuklarla dost olmuştur. Tanıştığı ailelerle<br />

sonraki gidişlerinde de görüşerek çocuklara kitaplar hediye etmiştir.<br />

Fevziye Abdullah Tansel, sevdiklerine incelikli davranan, öğrencileriyle ya da arkadaşlarıyla uzun<br />

soluklu bağlar kuran, yaradılış itibariyle sevgi dolu biridir. Ancak onu tanımak için çaba harcamak<br />

gerekir. İstanbul’da Kız Lisesinde iken Türkçe ve edebiyat hocası olan Halide Nusret Zorlutuna, Küçük<br />

Dostlarım adlı eserindeki “Fahrünnisa” başlıklı portrede onun talebelik hayatını canlandırdığını<br />

söylemiştir (342). Bu eserde “Fahrünnisa” (Fevziye) şöyle tanıtılır:<br />

Sınıfta ön sıralarda otururdu; fakat öyle iddiasız, öyle içine gömülü bir hâli vardı ki, ilk<br />

bakışta, dersleriyle pek dost olmadığını ve derse kaldırılmaktan hiç de hoşlanmayacağını<br />

sanabilirdiniz. En basit, en kolay konularda; bütün arka sıraların el kaldırdığı zamanlarda<br />

bile, o; önüne bakar, susardı (Zorlutuna 2011: 97).<br />

Halide Nusret, el kaldırmayan Fahrünnisa’dan konuyu anlatmasını ister; ancak o anlattıkça Halide<br />

Nusret’in şaşkınlığı artar. Derse kalkmayan ve elini kaldırma isteği duymayan öğrencisine niçin derse<br />

kalkmak konusunda istekli olmadığını sorar. Fahrünnisa’nın verdiği cevap, Fevziye Hanım’ın<br />

küçüklükten itibaren nasıl bir mizaca sahip olduğu hakkında fikir vermektedir:<br />

Fakat kendim kalkmak istersem, kendime tam manasıyla güveniyorum, karşımdakilere<br />

meydan okuyorum, demektir. Bu durumda biri eğer bir yanlış yaparsa gülünç olur, değil mi<br />

efendim? Korkunç surette gülünç! Ben bundan korkarım! (99)<br />

Halide Nusret Zorlutuna bu sözler karşısında şu yorumu yapar: “Kocaman gözleri bu ‘korkunç<br />

korku’nun etkisiyle büsbütün uçurumlaştı ve geniş alnında gururunun bir güneş gibi parladığını<br />

gördüm!” (99)<br />

Kütüphanesi hakkındaki kaygıları<br />

Çok kapsamlı bir kütüphanesi olan Tansel, ölümünden sonra bu kütüphanenin işlevsiz kalmasından<br />

endişe etmiş ve bu konudaki kaygılarını sık sık dile getirmiştir: “Tarihimiz boyunca birçok hususi<br />

kütüphanelerin nasıl mahvedildiği, yokluğa karışıp gittiği bilinip görülmektedir. Öteden beri<br />

kütüphanemin de aynı akıbete uğrayacağı endişesindeyim” (Berktaş‐Yıldırım 2011: 413). Bu<br />

endişesini paylaştığı arkadaşı Uğur Derman’ın aracılığıyla Sakıp Sabancı ile görüşür. Ancak görüşmeler<br />

istediği gibi sonuçlanmaz. Nihayetinde kütüphanesini, ölümünden sonra nakledilmek üzere<br />

İstanbul’da bulunan Türk Petrol Vakfına “ihya ve işletilmesi” ricasıyla hibe eder.<br />

Yalnızlık ve ölüm<br />

“Hayattaki tek varlığım” dediği Şaziye ablasının 27 Ekim 1982’de vefatı, Fevziye A. Tansel’in<br />

hayatındaki diğer bir kırılma noktasıdır. Büyükada’da yaşayan ablasına senede birkaç kez gider,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!