30.05.2016 Views

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Çok katmanlılık. Yaratıcılık yazınsal, görsel olabilir…Video, performans ya da moda aracılığıyla ifade<br />

edilebilir, herhangi bir şeyi, örneğin bir mesleği ifade ediş tarzında var olabilir. Bir yemek ya da<br />

bahçenin tasarlanışında da.<br />

“Dünyanın her yerinde uğuldayan bir fısıltı. Dikkat!”<br />

Zeitgeist… Zamanın ruhu.<br />

“Bilinçaltındaki ikonlar bir başkasının kalemiyle çizilir.”<br />

Bizde ne olup bittiğinin, dış dünyanın üzerimizdeki yansımalarının farkına varmak önemli. Empoze<br />

edilenleri belirleyip, gözden geçirmeliyiz.<br />

“Kendi gibi olmak ve bunu yansıtmak bir başkası ve bilinmeyenle etkileşimi kaçınılmaz kılar.”<br />

Samimiyet, has olmak, sahte olmamak. Kendin gibi olabilmek için, önce karakterin oluşması<br />

gerekiyor. Ancak bir birey, başka bir bireyle ve bilinmeyenle etkileşime girebilir.<br />

“Bir bütün olmuşken bile rüzgarın aramızda dans edebileceği bir boşluk hayal‐etmeli.”<br />

Etkileşim esnasında herkesin kendisi gibi kalabileceği mesafeyi önemli buluyorum. Rüzgarın dans<br />

edebileceği boşluk, birbirimize yapışmayı engeller.<br />

“Rastlantı her insanın sahip olduğu olasılığın ortaya çıkabileceği anın büyüsünü taşır.”<br />

Spontanlık domino taşı etkisi yaratır. Çok büyük potansiyeller var tesadüflerde.<br />

Oysa, Türk kültüründe spontanlığa çok fazla yer yok çünkü çok fazla “metinlerle” hareket eden bir<br />

kültür. Hayatın her aşamasına dair kalıplar var…Flört etmenin, evlenmenin olduğu gibi ölmenin de<br />

bir kalıbı var. İntihar edenin arkasından söylenenler de belli. Bir olay karşısında kimin ne diyeceğini<br />

tahmin etmek çok olası. Sanki bir yerde yazılı bir “duygular ve düşünceler kitapçığı” var ve insanlar<br />

olaylar karşısında hep aynı klişe tepkileri veriyor.<br />

“Tek elin alkış sesi, şans eseri bir aynanın yanından geçiyorsanız duyulabilir.”<br />

Zen koanlarından bir tanesine yanıttır bu.<br />

Bana HeinzKohut’un “aynalanma” kavramını çağrıştırdı. Ancak, aynalandığımızda kendimizi fark<br />

ediyoruz. Sizin yaptığınız işlerdeki alt metinler son derece kuvvetli. Dünyada yoğun görsel bir<br />

bombardıman söz konusu ama alt metinleri boş.<br />

“Yaratıcılığın elçileri sanat ve hayat arasındaki engelleri tanımaz.” Çok güzel bir bitiş cümlesi.<br />

Sanatçı demiyor, yaratıcılığın elçileri diyor Orada sanatçının egosu da yok.<br />

Rönesans’la birlikte sanatçı kimliği tanımlanmaya başlıyor. 20. yüzyıl başında Dada ile o kimliğin<br />

sorgulanması söz konusu. O anlamda sizin sanatçı kimliğinizi tanımlamanızı da duymuş oluyorum:<br />

“Egosuz olmak.”<br />

İnsanı sonsuzluğun bir yerinden gelen, sonsuzluğa giden bir varlık olarak görüyorum. Her şeye<br />

tırnaklarını geçirmeye, kariyerist çabaya gerek duymuyorum.<br />

Kop‐ Art’ın mekansal olarak bitişinden sonra Kop‐ Art yolculuğu senin için nasıl devam ediyor?<br />

Öyle bir bütünleşme oldu ki; artık ve hep Kop‐ Art benim. Hatta rengarenk ve kendi deyimiyle<br />

“uydurukçu” terzilik anlayışıyla yıllarca street‐couture giyim koleksiyonlarımızın baş mimarı annem<br />

Ayten Erfidan için de bu böyle. O’na “Babaanne Kop‐Art nedir?” diye soran torununa, “Yavrum, Kop‐<br />

Art benim işte!” diye yapıştırmıştı yanıtı. Ben tek başıma da sergilere katılmıştım. Kop‐Art içinde kendi

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!