30.05.2016 Views

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

BİR CUMHURİYET AYDINI: CUMHURİYETİN İLK KADIN SÜMEROLOĞU<br />

MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ İLE TÜRKİYE’NİN BİLİM VE KÜLTÜR ve KADININ<br />

CUMHURİYET TARİHİ İÇİNDEKİ YERİ ÜZERİNE SÖZLÜ TARİH<br />

Ali ŞAHİN *<br />

20 Haziran 1914 yılında doğan Muazzez İlmiye Çığ ülkemizin bilim hayatına Cumhuriyet tarihi<br />

boyunca damgasını vuran ve yaşayan en önemli bilim insanlarındandır. Genç Cumhuriyetin yetiştirdiği<br />

ilk bilim insanlarından olan Çığ, Sümer tabletlerinin günümüze aktarılmasını sağlamış ve tek tanrılı<br />

dinlerin Sümer’deki kökenlerine dair eşsiz eserler vermiştir.<br />

2000 yılında fahri doktor unvanına layık görülen Çığ, Sümer ve Hitit kültürlerinin en önemli<br />

araştırmacılarındandır. Bu sözlü tarih çalışmasında Muazzez İlmiye Çığ’ın Cumhuriyet tarihiyle özdeş<br />

yaşamı boyunca Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze tarihimizin bilim, kültür ve üniversite<br />

panoraması ele alınmıştır. Çalışmanın amacı yüz yaşına ulaşmış, dünyanın ilk Sümerologlarından olan<br />

Çığ’ın yaşamı üzerinden ülkemizin tarihsel süreci içinde bilim ve kültür alanındaki değişim dönüşüm<br />

süreçlerine ışık tutmak, kadınların bu sürece katılımlarını, Cumhuriyetin kadın ve gençlik politikalarını<br />

ve bu noktada bilinmeyen yönlerini bizzat canlı tanıklıkla yansıtmak olacaktır. Bunun yanında<br />

Cumhuriyetin ilk dönemlerinde kendi yaşamındaki önemli olaylar, çalışmaları, tarih, arkeoloji ve<br />

kültür çalışmaları ele alınmıştır.<br />

Muazzez İlmiye Çığ ile kendi evinde 1 saat 40 dakikalık bir görüşme yapıldı. Görüşme süresince<br />

daha çok yaşamöyküsü ve cumhuriyetin eğitim ve kadın politikaları üzerinde duruldu. Öncelikle bazı<br />

gözlemlerimi aktarmak isterim. Sayın Çığ’ın 2004 yılında Bilim ve Ütopya dergisinin Arkeoloji<br />

müzelerinde 90. Doğum günü vesilesiyle düzenlediği etkinlikte tanışma fırsatı bulmuştum. Son<br />

karşılaşmam 10 yıl sonra görüşmeyi yaptığımız gün gerçekleşti. Şaşırtıcı derecede 10 yıl içinde 100<br />

yaşını aşmasına rağmen dinçliğinden ve dimağının parlaklığından bir şey kaybetmediğini<br />

gözlemledim. Görüşme o gün bir diş rahatsızlığı olması nedeniyle 1 saat 40 dakikalık bir görüşmeyle<br />

sınırlandırıldı.<br />

Sayın Çığ, sorulara karşı oldukça içten ve ayrıntılı yanıtlar verdi. Örneğin görüşmenin bir vesileyle<br />

kesildiği anlar sonrasında konuya tekrardan dönüp kaldığı yerden devam etmesi hafızasının sağlığına<br />

önemli bir işaretti. Bundan görüşmeci olarak şu sonuca vardım. İnsan hafızası ile ilgili araştırmaların<br />

somut olarak yaşayan bir örneğiyle karşı karşıyaydım. Hayatı boyunca bilimle ilgilenen, insanlık için<br />

yeni şeyleri keşfeden ve bunları insanlığa armağan eden bilim insanları fiziksel ve ruhsal enerjilerini<br />

bilime ve insanlığa olan bu aşklarından alıyorlardı. Bu enerji Sayın Çığ’ın anlatımları esnasında<br />

gözlerinin ışığında görülebiliyordu.<br />

Sayın Çığ ile yapılan görüşmede konuya yaşam öyküsüyle başlandı. Çığ’ın özellikle savaşın, çocuk<br />

yaşta yarattığı etkileri tüm ayrıntılarıyla hatırladığı görülüyordu. Milli mücadelenin İnönü Savaşları<br />

içindeki yaşam sıkıntıları, babasının savaşa katılımı, savaş içinde yaşadıkları göç ve bu göçler<br />

esnasında yaşanan zorluklar dile getirildi. Sayın Çığ’ın bunların aktarımı sırasında dönemin canlı tanığı<br />

olarak Kurtuluş Savaşı konusundaki hassasiyeti dikkat çekti. Savaş sırasında aile olarak yaşadıkları göç,<br />

adeta bir film sahnesi gibiydi Eskişehir’den önce Ankara’ya, oradan derme çatma bir trenle (o zaman<br />

bunlara “dekovil” deniliyor) Yaşçıhan beldesine oradan da bir eşek kervanıyla Çorum’a göç ettiklerini<br />

aktardı. Savaşı ailesinin aktarımlarından öğreniyoruz. Örneğin Pazarcık ilçesini işgal eden Yunanlıların<br />

burada 3 gün kaldığını çok iyi lojistik şartlara sahip olduklarını, buna karşın Türk askerlerinin giyecek<br />

üniforma ve yiyeceklerinin dahi olmadığına işaret etmiştir. Bu şartlarda savaşın kazanılmasının<br />

önemine vurgu yapmıştır.<br />

*<br />

İstanbul University , Instutute of Atatürk’s Principles and Reforms.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!