30.05.2016 Views

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Kaptan – ŞÜKRİYE ER<br />

Şükriye Er, 1955’ de Bodrum’ un Ortakent Köyü’ nde doğmuş. Köy İlkokulu’nda okumuş. Hiç<br />

okumamış rençper bir anne ve babanın altı çocuğundan en küçüğü.<br />

Babam ölüp de anemin de gözleri kör olunca birçok iş bana kaldı. Bu güvensizlikten<br />

olacak daha küçük yaşlarda polis ya da zabıta olmak isterdim. Gündeliklere gider erkek gibi<br />

her işi yapardım. Bana “Jandarma Şükriye” de derlerdi. Köyden Bodrum’a gelin geldim.<br />

Eşim erkek berberiydi. Beş altı yıl rahat yüzü gördüm. Bugünkü kullandığımız 10 mt.<br />

uzunluğundaki tekneyi ağabeyim yaptı. Adını da eşimin lakabı olan “Tekaüt” koydu.<br />

Tekneyi ilk yıllar kendi deniz zevkimiz için kullandık. Sonra eşim günlük turlara çıkmaya<br />

başladı. Ben de yanında miço olarak çalıştım.<br />

1982’de 9 ay yatarak tek çocuğum olan kızım Hatice’yi doğurdum. Kızım 10<br />

yaşındayken eşimi sirozdan kaybettim. Acısını bile yaşayamadan üç gün sonra teknenin<br />

dümenine geçtim. Elimde, sadece kızımın 150 liralık harçlık parası vardı. Komşuların<br />

katkısıyla toparlandım. Köyde hep ben konuşuluyordum. Önceleri kimse ciddiye almadıysa<br />

da kararlılığımı ve başarımı gördükçe denizciler yardımcım oldu. Bu ara kaptanlık ehliyeti<br />

de aldım. Artık deniz ve Tekaüt benim eşimdi. Kara İncir, Akvaryum, Karaada, Çiftlik arası<br />

günlük seferlerde tek kadın kaptandım. Önce korkup binmeseler de sonra aranan oldum.<br />

Cenneti Kaptan Hüseyin bana denizi öğretirken, Apo Kaptan teknemin yaşamasını sağladı.<br />

En çok denizciler arasındaki bu karşılıksız sevgi dolu yaşamı sevdim.<br />

Hiç korkmadın mı, diye sorarsan birgün çok korktum. İngiliz müşterilerle Akvaryum’dan<br />

dönerken Karaada açıklarında deniz sanki delirdi. Benim yüreğim ağzıma gelirken, turistler<br />

macerayı yaşamaktan mutluydu. Birbuçuk saat dalgaların sınavından geçtim. Bir bot dört<br />

kez benim için gelip gitmiş. O gün, aynı dalgaların arasında kalan, lüks ‘Victoria’ teknesinin<br />

kaptanına, “Şükriye Kaptan kadar olamadın” demişler.<br />

22 yıldır ‘Tekaüt’, ekmek teknemiz. Vergimi veriyorum, işimi onurla gururla<br />

götürüyorum. Teknenin her işini kendim yaparım. Çoğu teknede yatarım. Tekne ve deniz<br />

artık benim sığınağım. Denizin sesini çok severim. Akvaryum koyunda kalıp akşam güneşini<br />

ve geceyi kendimle paylaşmayı başardım. 2000 yılında kurulan Denizciler Kooperatifi’ nin<br />

kurucularındanım. Tek kadın üye benim.<br />

Bugünümü soruyorsan işler kötü gidiyor, teknem ismi gibi ‘Tekaüt’ olmaya mahkum.<br />

Herşey büyükten yana. Bizim teknelerimizi deniz istese de, sistem istemiyor. Hergün yeni<br />

yasalar konuyor. Günlük turlar büyük teknelerin ve işletmecilerin eline geçti. İki yıldır<br />

borçlu kapatıyorum; ama Tekaüt’ ü satmayacağım. Hattımı satarak aldığım parayla<br />

yaşadığım bu evin kredisini ödeyeceğim. Bir kere aldım denizin sesini, rengini, cömertliğini.<br />

Dostlarımla Adaboğazı’ nın keyfini çıkarırım inşallah.<br />

Söyleşinin sonunda Muğla Üniversitesi Turizm Acente Bölümü’ nü bitirdikten sonra Bodrum<br />

Marina’ da çalışan ve yelken yarışlarında rol alan kızı Hatice’ nin, ‘Onunla gurur duyuyorum” sözleri<br />

eklendi. Kaptan Şükriye Er, çektiklerini unutmuş; yaşadığı yalın dünyası deniz gibi masmavi olmuştu.<br />

Foto Mehmet’ in karısı /çırağı ‐HAFİZE BARUT<br />

Hafize Barut, yedi kardeşten biri olarak 1933’ de Kos adası’ nda doğmuş. Orada 4 yıl Türk<br />

okullarında okuduktan sonra 21 yaşında Bodrum’ a gelin gelmiş.<br />

Eşimi görmeden evlendirildim. 1953’ de ilk çocuğumu Ada’ da doğurdum. O yıllarda,<br />

Kos adası Bodrum’ dan daha ilerideydi. Eşim hastalandığından düğün paralarımızı hep ona<br />

harcadım. Dört kız annesi oldum. Eşim Mehmet Barut fotoğrafçıydı, kültürlüydü.<br />

Fotoğrafçılık sevdası babasından gelme. Babası, mirasçısı olduğu evin parasıyla fotoğraf<br />

makinesi edinmiş. Eşim de askerde edindiği fotoğraf makinesini yaşam boyu taşıdı. Bana<br />

da bunu öğretti. Küçücük evimizin hamamını karanlık oda olarak kullanırdık. Fotoğrafların<br />

yıkanması, kurutulması, düzenlenmesi bana aitti. Çarşıdaki dükkanımızda çektiği

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!