30.05.2016 Views

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

dönemi olan ikinci yüzyılda çok yaygınlaşmıştır. Tempera portreler ahşaba uygulanan bir astarın<br />

üzerine yapılırlardı ve fotoğrafın olmadığı bir dünyada rahatlıkla bu işlevi görürlerdi. Hypatia’ya<br />

atfedilen bu tarz portreler kendisine ait olmamakla birlikte, bölgede yaşamış olan gerçek kişileri<br />

yansıttıkları için kendisinin nasıl bir fiziki görünümü olabileceğine ilişkin ipuçları barındırabilirler ve bu<br />

anlamda oldukça fikir vericidirler. İskenderiye’de kendisinden sonraki kuşakta yer alan bir başka kadın<br />

felsefeci, Aidesia’nın da bu anlamda kendisine atfedilmiş bir tempera portresi bulunmaktadır.<br />

Gibbon gibi antik dönem üzerine çalışan tarihçiler, Hypatia’nın katli ve ardından Museion ile<br />

İskenderiye kütüphanesinin yakılıp yağmalanmasını gerçek anlamda akılcılıkla antik dönemin sonu<br />

olarak kabul ederler. Bu durum Hypatia’nın doğrudan bir antik çağ mitosuna dönüşmesini getirmiş,<br />

bu dönemde yapılmış kimi fresco tekniğindeki resim ve klasik heykel (Res.3) tasvirin de ona mal<br />

edilmesini sağlamıştır. Hypatia’nın sofistike, derin ve kapsamlı entelektüelliğine ya da felsefeciliğine<br />

atıfta bulunan bu tür tasvirlerin ‐örneğin felsefecilerin omuzlarına şal almaları‐ ondokuzuncu ve<br />

yirminci yüzyılda yeniden kendisini konu edinen neo‐klasik tarzda sunumlara uygun bir temel<br />

sağladığını söylemek mümkündür. Neo‐klasik dönemde skolastisizmin en ilkel biçimde katlettiği,<br />

akılcı düşüncenin en başat ve temel simgelerinden biri olan Hypatia, ağır başlı, mesafeli ve klasik<br />

ciddiyette bir figür olarak vücut bulmaktadır .<br />

Hypatia’nın Rönesans döneminde antik kültür ve düşünce önem kazanınca hatırlandığını ve<br />

yeniden gündeme geldiğini görüyoruz. Öğrencisinin gerçekleştirdiği usturlabın onaltıncı yüzyılda onun<br />

adıyla anıldığı bilinmektedir. Bu dönemde karşımıza çıkan ilk resimsel sunumu onbeşinci yüzyılda<br />

Masolino da Panicale tarafından yapılan, İskenderiye filozofları konulu frescodur. Burada Hypatia çok<br />

genç ve kırılgan bir azize olarak betimlenmiştir (Res.4). Hypatia’nın hiç evlenmemiş ve döneminin<br />

elitlerinden çok farklı olarak mazbut bir yaşam sürdürmüş olması, yani aslında Hıristiyan retoriğe<br />

uygun bir iffetlilik sergilemiş olması, baskı tekniğindeki tasvirlerinde de onun kısmen Madonna ile<br />

özdeşleştirilmesini getirmiş olmalıdır. Bir bakire olarak öldüğünün düşünülmesi, öldürüldüğünde<br />

altmış yaşında olmasına rağmen, bu konudaki masumiyetini ve el değmemişliğini vurgulamak üzere<br />

onun metaforik olarak genç bir kızmış gibi yansıtılmasını getirmiştir. Masolino dışında bu metaforu<br />

asıl taçlandıran isim ise onaltıncı yüzyılda Hypatia’yı çok özel bir kompozisyon içinde konumlandırmış<br />

olan Raphaello olmuştur.<br />

Raphaello 1508 de yardımcılarıyla birlikte, Vatikan Sarayı’nda Michelangelo Sistine Chapelle’in<br />

tavanını boyamaya başladığı sıralarda, Papalığa ait aralarında Stanza della Segnatura’nın da –imza<br />

odası‐ bulunduğu dört büyük ofis ve kabul salonunun fresklerle süslenmesi projesini almıştır. 5 1511<br />

de tamamlanan ve Raphaello’nun sadece kendisinin çalıştığı Stanza della Segnatura’nın büyük freski,<br />

Atina Okulu adını taşımaktadır ve antik Yunanın bilinen tüm felsefeci ve pozitif bilimcilerini dev bir<br />

kompozisyonda bir araya getirmektedir (Res.5). Merkezinde Plato ve Aristo’nun bulunduğu bu<br />

kompozisyonda Raphaello kendisini de resimlemiştir, onu Ptolemius, Strabo ve Protogenes ile birlikte<br />

resmin sağ ön köşesinde yüzü hafif bize dönük olarak görürüz. Kompozisyonun sol ön köşesindeki<br />

grupta ise oturmuş her yaştan öğrencisine ders vermekte olan Pitagoras’ın hemen arkasında,<br />

Parmenides’in yanında, yani bir matematikçiyle bir felsefeci arasında beyazlara kuşanmış ve hafifçe<br />

bize doğru dönmüş olarak ayakta duran, kompzisyondaki yegane kadın figürü olan Hypatia<br />

bulunmaktadır (Res.6). Hypatia kefenine sarınmış, melek kadar güzel, kırılgan ve alımlı bir genç kız<br />

gibi, adeta masum bir azize ya da Madonna olarak betimlenmiştir. Bu masum figürün Raphaello’nun<br />

çalışma eskizinde de aynı pozda yer aldığı bilinmektedir. Böylelikle önceki yüzyılda Masolino<br />

tarafından öngörülen sunumun Raphaello tarafından da kabul gördüğü, dahası daha zengin bir<br />

metafor oluşturacak biçimde ele alınarak sunulduğu görülmektedir. Nitekim daha sonraki<br />

yüzyıllardaki sunumlarda Hypatia’yı daima genç ve masum olarak betimlenmiş biçimde izleriz.<br />

Aydınlanma döneminde de, dönemin güzellik anlayışına uygun olarak uzun boyunlu ve dikkat çeken<br />

bir dekolte ile resmedildiği görülür (Res.7).

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!