30.05.2016 Views

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

da kendisi tercih etmiştir. Fakat bunun bu şekilde olabileceği, yani dinî hassasiyetler içinde olduğu<br />

kişiler tarafından yalnız bırakılarak olacağı, işin tahmin edemediği kısmıdır.<br />

İşte tam da bu noktada, modernite ile gelenek arasında bir kadının konumudur söz konusu olan.<br />

İlginç bir biçimde Emine Hanım’ın yalnızlığın süregeldiği bir zamanda gerçek bir islâmî yaşantıyı tüm<br />

boyutları ile sürdürme çabası, eski dairelerinin bulunduğu apartmana geri döndüğünde onun,<br />

kendisini yalnız bırakılmışlığın içinde bulmanın adeta bir günah keçisi bulmuşluk hıncını her şekilde ve<br />

akıl almaz bir biçimde gerçekleştirme fırsatına da dönüştüren komşuları karşısında bir ateşin içinde<br />

olma dönemi ile koşut seyretmiştir: Başörtülü ve pardesülü fakat insancıl ve samimi bir kadın olan<br />

Emine Hanımın otomobil kullanmasından, tek başına hayatını idame ettirme yolundaki her ince<br />

adımına kadar içinde bulunduğu gündelik yaşamında ne İrandan para almadığı söylentileri bırakılmış<br />

ve ne de entelektüel bir kendini geliştirme teşebbüsü içindeki süreçte yapmış olduğu bir arkadaş<br />

muhabbetinin “tarikatçı, dinci” yaftası ile en aşağılayıcı bir biçimde kesintiye uğratılmadığı; oysa tek<br />

yaptıkları kendi aralarında bir bahar akşamının balkon sohbeti ve Mesnevî okumaktır. Zaten içinde<br />

bulunduğu çevrede, daha doğrusu bir siteyi oluşturan birkaç bloğun olduğu komşuluk ilişkileri içinde,<br />

gözler hep onun üzerindedir ve her ötekileştirici iştihayı gerçekleştirmek üzere teyakkuz halindeki<br />

balkon müdavimlerinin karşısındadır. Bununla birlikte onun aldığı terbiye ve insanî değerler silsilesi,<br />

herhangi türden bir ötekileştirmeye karşı olduğundan, diğer yandan komşu hakkı diye bir şeyi de<br />

titizlikle gözettiğinden, komşularını hiçbir şey olmamışçasına arayıp sormuş, hatırlarını sorarken, bir<br />

şeye ihtiyaçları olup olmadığını mümkünse bir dinlenme, bir tatil günü olan cuma günleri onları<br />

yoklamayı da ihmal etmemiştir. Oysa ki, bir akşamüstü balkonunda sırf Mesnevî okuyarak muhabbet<br />

ettiği bir grup arkadaşı da, üstelik komşuları ile aynı dünya görüşüne sahip ailelerden gelmiş<br />

olmalarına rağmen, evine sokakta veryansınlar ve naralar eşliğinde cıngar çıkarılarak başlayan bir<br />

baskınla karşı karşıya kalmanın şokunu kendisi ile birlikte yaşadıkları halde Emine Hanım komşularını<br />

“hoşgörmek” adı altında şikayet etmemiştir. Bu durum ise, “bir yarası, bir suçu var ki şikayet<br />

etmiyor..!” türünden hiç tahmin edilemeyecek sûizanlara neden olarak, kendisine tekrardan bir<br />

olumsuzluk, bir ötekileştirilme ve çevresince kabullenilmeme ceremesi olarak dönüvermiştir. Bütün<br />

bunlar olurken o, sosyal hayatına ve rutin gündelik yaşantısına devam etmeyi, hiçbir şeye takılmamak<br />

gerektiğini düşünerek tercih ederken, taklidî değil, tahkikî bir şekilde geniş gönüllülük<br />

gösterebilmiştir.<br />

Bu tür bir yaşam biçimini aktarmaya çalışırken, çalışmanın sorularını ve önermelerini şu şekilde<br />

belirlemeye çalıştım:<br />

‐İslam kültüründe geleneğin ve geçmişin aktardığı kadınsal kodlar nelerdir? Bunu temel<br />

kategorilere ayırabilir miyiz?<br />

‐“fıtrat” kelimesini ne şekilde ele alabiliriz?<br />

‐İslam kültüründe “havas” demek ne demektir ve toplumsal cinsiyeti nasıl değerlendirir genel<br />

olarak?<br />

Bu sorulardan ilkine sonuç olarak verilen cevap; Hz. Fatıma ve Hz. Ayşe modeli olarak modern<br />

dönemde ele alınan kategorilerin olduğu ve bunlardan ilkinin, geleneksel toplumdaki kadın rolünün<br />

başatlığını simgelerken, ikincisinin ise ilim ehli olan ve kamusal alanda da aktif olabilen bir kadın<br />

olarak modern dönemin beklentilerine bir prototip olabildiği şeklinde güncel değerlendirmelerin<br />

oluşudur.<br />

İkincisine gelince, daha çok maddî anlamı ile “doğa” sözcüğünü hatırlatsa da “fıtrat” kelimesini<br />

insanın bütün yapabilirliklerini ve aşabilirliklerini de içerecek şekilde genişletebiliriz, şeklinde bir<br />

sonuca varabilmiş olmamızdır. Bu durumu doğal yatkınlık ve özüne aykırı olmasını ilzam edecek<br />

şekilde düşünmemek gerekir. Ancak bu şekilde bir tanımlama ile elde edilen şey, kadınlık ve erkeklik

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!