30.05.2016 Views

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

aşlıklı bir sergi açtık mesela. Güncel bir sanat inisiyatifi için Resim ve Heykel Müzesi gibi tarihi bir<br />

mekanda böyle bir sergi şaka gibi. Gerilla atak gibi!<br />

Kop‐Art’ınkendi mekanı nasıl oluştu?<br />

Bir süre yersiz yurtsuz devam ettik. Tek gecelik p(art)i‐performanslar kurguladık. Bu süreçte çok<br />

insana ulaştık. Ulaştığımız insanlardan bir tanesiyle; Zeynep Turuthan’la yakın arkadaş olduk. Bizimle<br />

bazı ataklar yapmaya gönüllü oldu. Bir atölye ve Kop Art’ın kendi merkez üssünü oluşturmak üzere<br />

çalışmalar yaptık. “Kop‐Art’tan Al Sana!” projesi ortaya çıktı. Bu proje çerçevesinde Çukurcuma’da<br />

hayalimizi hayata geçirdik. Galerimizi edinmiştik; kendi işlerimizi sergileyebileceğimiz bağımsız üs<br />

hayalimiz artık gerçekti. Beş yıl kadar orada eylemlerimizi sürdürdük. Vitrinleri, dekoru ve içeriğiyle<br />

fenomen bir yerdi. Çok güzel bir açılış p(art)isiyle başladık işe. Sokak sanatçısının kamusal yuvası, Al<br />

Sana! böyle doğdu.<br />

Daha önce sokak sanatı yok muydu?<br />

Vardı! El ilanları, çıkartmalar dağıtıyor, şablon baskılar yapıyorduk. Defterlerimdeki kolajları farklı<br />

mekanlarda büyük boyutlu uygulamak istiyordum. Dogz Star’da şahane bir parti vermiştik,<br />

‘DivineTrash’ konseptiyle. Cansu’nun doğum günüyle aynı tarihteki bu ‘event’ benim ona doğum günü<br />

hediyemdi. Burada ilk defa dünyayla eş zamanlı olarak, çok büyük boyutta fotokopi baskıları<br />

(ozalitleri) hayata geçirdik. Sokaklara ve Dogz Star’ın içine baskılarımızı yerleştirdik. Kulübün<br />

dekorasyonunu konsepte adapte ettik. Sadece Cansu’nun imajlarını ve ‘trash’i kullanan bir estetikti.<br />

Bunların siyah beyaz olmasını istemedim. Elle müdahalelerle renklendirdik.<br />

Bu anlayışı kendi mekanımızda da uygulamaya başladık. Farklı fikir ve konular ‘iş’lendienstelasyon<br />

projelerimizde.<br />

Başka hangi temalar senin için hassasiyet taşıyordu?<br />

Pop figürler, kişisel ikonlarımız, kendimiz, hayvanlar, hem sanat güneşimiz Zeki Müren, hem de bilim<br />

güneşimiz Mustafa İnan mesela... Güncelden çok beslendik. Sanatın kendisinden beslendik. “Campy”<br />

yapımlar, oyuncular. Trash kavramından çok beslendim.<br />

Trash kavramını biraz açabilir misin?<br />

Çer‐çöp diye görülenin asıl malzeme haline gelmesi bence. Sanırım ilk John Waters ile gündeme geldi<br />

bu kavram, MondoTrasho (Çöplük Dünya) adını verdiği bir ‘debut’ filmle. Divine diye bir karakteri<br />

vardır John Waters’ın, hemen hemen bütün filmlerinde yer alır. Hem çok komiktir, hem çok cesurdur,<br />

hem çok estetiktir, hem çok anti‐estetiktir. 1950’lerin ve 1960’ların sinemasından birtakım figürler,<br />

özellikle kadın kahramanlar, Barbarella, Tara Satana, ValerieSolanas… Örneğin,<br />

RussMeyer’inFasterPussyCatKillKill filminde oynattığı üç kadın karakterle, Cansu’yu, kendimi ve<br />

Zeynep’i bütünleştirmiştim. Daha sonra bununla ilgili hazırladığımız fotomontajlar, “Süperkadın’ın<br />

Hayal‐Eti (Phantom of theSuperwoman)” isminde bir enstelasyona dönüştü.<br />

Yurtdışına davet süreciniz hangi yıllarda oluyor?<br />

Zamanla İstanbul’da bizi bilen ve takip eden bir kitlemiz oluştu. 2005 yılında web sitemizi hayata<br />

geçirdik. Yurtdışında da takipçileri oluşmuş.<br />

Daha çok hangi ülkelerden ilgi gördünüz?<br />

Hollanda ve Almanya’da sergilerimiz oldu.<br />

Bu nasıl hissettirdi seni?

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!