30.05.2016 Views

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

u sorgulama sonucu ulaştığı doğruyu ortaya koymaya çalışan bir entelektüeldir. Fatma Aliye<br />

Hanım’ın geleneği sorgularken gelenekten tamamen koptuğunu söylememiz doğru değildir.<br />

Toplumsal değerlere önem veren Fatma Aliye Hanım yazılarında bir “doğru yanlış” analizi<br />

yapmaktadır. Mesela, Nisvân‐ı İslam isimli kitabında kadınların İslamiyet sayesinde elde ettikleri bazı<br />

hakların çeşitli gelenek ve görenekler yüzünden uygulanamadığına parmak basarak, bir yandan doğru<br />

bilinen yanlışları kaynak gösterip açıklamayı amaçlamakta bir yandan da toplumsal bir özeleştiri<br />

sunmaktadır. 20 Bunun yanı sıra, “cariyelik” konusuna ise eleştirel bir yaklaşım getirmeyen Fatma Aliye<br />

Hanım, yine Nisvân‐ı İslam isimli eserinde bu geleneği olumlayan bir yaklaşım sergilemektedir.<br />

Romanlardaki ana kadın karakterler dikkate alındığında ise Fatma Aliye Hanım, birçok toplumsal<br />

sorunu eleştiren bir kadın yazar olarak ortaya çıkmaktadır. Örneğin romanlarında, aile kurumunu<br />

ilgilendiren meselelerde hem erkeği hem de kadını vazifelendiren Fatma Aliye Hanım, evlilikte kadını<br />

sadece “annelik” göreviyle vasıflandırmayıp, onun bir birey, bir eş olarak zevcinden sevgi ve hürmet<br />

görüp evliliğinde mutlu olması gerekliliğini vurgulamaktadır. Levâyih‐i Hayat’daki Fehame<br />

karakterinin yaşadıklarını göstererek, gençlerin zorla evlendirilmesinin büyük hatalara neden<br />

olacağını belirten Fatma Aliye Hanım, kendi menfaatlerini düşünmeyen büyüklerin gençlere eş<br />

seçiminde yardım etmeleri gerektiğini belirtmekte ve en sonunda da evlenmeden önce gençlerin<br />

rızalarının alınması gerektiğinin altını çizmektedir. 21 Evlilikte eşlerin birbirine denk olmaları gerektiğini<br />

vurgulayan Fatma Aliye Hanım, maddiyattan çok, tahsil, kültür ve yetişme tarzlarının birbirleriyle<br />

uyumlu olması gerektiğini söylemektedir. Mesela, Refet romanındaki Refet karakteri kendisiyle<br />

evlenmek isteyen Mucip Bey’i cahilliği sebebiyle kendisine denk görmemektedir. Levâyih‐i Hayat’da<br />

Fehame karakteri de evliliğindeki mutsuzluğunu eşiyle aynı terbiyeyi almamış olmasına<br />

bağlamaktadır.<br />

Erkeğin çok eşliliği meselesinde ise Fatma Aliye Hanım Taaddüd‐i Zevcat’da kadın ve erkeğin<br />

öncelikle “insan” oldukları için eşit olduklarını, erkekler için çok eşlilik iznini dinen kabul etmekle<br />

beraber bu iznin yerine gelmesi için gereken şartların uygulanmasının zor olduğunu hatta mümkün<br />

olamayacağını, bir babanın da yalnız bir anneden olan çocuklarına layıkıyla bakabileceğini ve erkeğin<br />

tek eşliliğinin ailenin saadeti ve mutluluğu için daha iyi olacağını söylemektedir. Kadının hamile<br />

kalamasa da kadın olduğunu vurgulayan Fatma Aliye Hanım, kadının sadece “doğurmak” ve<br />

“çocuğuna bakmak” vazifesiyle evlendiği fikrine karşı çıkarak, kadınların çocuklarını emzirmek<br />

mecburiyetinde bile olmadıklarını bununla beraber zevçlerin zevcelerine ve çocuklarına bakmakla<br />

yükümlü olduklarını belirtmektedir. Çok eşlilik karşısında kadınların talak hakkının olduğunu<br />

hatırlatan Fatma Aliye Hanım, erkek razı olmadığı sürece kadının boşanmasının zorluğunu<br />

romanlarında işleyerek duruma toplumsal bir eleştiri getirmektedir. 22<br />

Kadınların mecbur kaldıklarında iffet dairesinde çalışabileceklerini belirten Fatma Aliye Hanım,<br />

maddi gücü olan kadınların hayatları hakkındaki seçimlerde daha özgür davranabildiklerini<br />

belirtmektedir. Mesela Refet romanında Refet ve Udî romanında da Bedia karakterleri para<br />

kazanabildikleri için hayata dair seçimlerini daha özgür yapmaktadırlar. Yine Refet romanındaki Şule<br />

karakteri de kendi maaşını eline almadan evlenmeyi düşünmemektedir. Kadınlar için en ideal<br />

mesleğin “öğretmenlik” olduğunu vurgulayan Fatma Aliye Hanım, romanlarında yarattığı kadın<br />

karakterler üzerinden kadınların yeri geldiğinde erkeklerden daha güçlü ve iradeli olabildiklerini<br />

göstermektedir. Örneğin, Muhadarat’daki Fazıla karakteri Mukaddem ve Şebib’den daha güçlü bir<br />

karakterdir. Aynı romandaki Münevver Hanım da Saî Bey’den daha güçlü bir karakterdir. Münevver<br />

Hanım oğlu Mukaddem’i tek başına yetiştirmiştir. Bir başka deyişle, Fatma Aliye Hanım, “zayıf kadın,”<br />

“güçlü erkek” genellemelerini yıkarak kadınlar arasında da erkeklerden güçlü kadınlar veya erkekler<br />

arasında da kadınlardan zayıf erkekler bulunabileceğini göstermeye çalışmaktadır. Kısacası Fatma<br />

Aliye Hanım, çoğu romanındaki baş kadın karakterleri her zorluğa karşı kendi ayakları üzerinde<br />

durmaya çalışan, iradeli, çalışabilen ya da ekonomik gücü olduğu için kısmen bağımsız kadınlar olarak<br />

tasvir etmektedir. Bu tanımlamalar da genel olarak Fatma Aliye Hanım’ın kafasındaki kadın algısını<br />

gözler önüne sermektedir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!