30.05.2016 Views

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

sempozyum_bildiri_kitabi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

edilemez. Ölümün yarattığı yıkım Nuriye Hanım’ın değer yargılarını değiştirir. Geleneği temsil eden<br />

anne modelinin iç çelişkileri burada açıkça izlenebilir. Nuriye Hanım ; “ Onlar sen kızken senin için ne<br />

dedikodu yapmışlardı”.(Erbil, 2011:142) diyerek Nermin’e genç kızlık döneminde yaptığı baskıların<br />

toplumsal kaynaklı olduğunu işaret eder. Gelen misafirlere karşı takındığı tavır bir anlamda bu<br />

baskının intikamıdır. Ayrıca bu bölümde Nermin’in yakın dostu ve görümcesi Meral’in evlendikten<br />

sonra yaşadığı değişime de yer verilir.<br />

…Kuyruğun sonundaki Meral olacak, görümcem Meral. İki aylık bebeğini hizmetçisi<br />

Menekşe’nin kucağına vermiş kuyruğa yetişmeye çalışıyor. Koca bulduktan sonra ne kadar<br />

değişti, inanmış bir kadın oldu. Tanrı’ya tabii. “Bugünlerde seni yalnız bırakamam” diye ta<br />

Sarıyer’den kapıp çocuğunu geliyor. (Erbil, 2011:139)<br />

Nermin ile Meral arasındaki ilişki eskiden olduğu gibi değildir. Meral toplumsal kadın rolünü<br />

benimsemiş ve Nermin’in ilk gençlik yıllarında kaçındığı kadın tipolojisine dönüşmüştür. Meral ile<br />

sohbetlerinden keyif almamaya başlayan Nermin bu sırada diğer dostlarıyla olan ilişkisini de gözden<br />

geçirmeye başlar. Solcu arkadaşlarının hiçbiri Nermin’in yaşadığı bu zor durumda yanında değildir.<br />

Böylelikle Nermin bir yandan sol ve aydın eleştirisi yaparken diğer yandan “halk” diye nitelendirdiği<br />

kesimin ritüelleri uygulamadaki duyarsızlığını sorgulamaya başlar.<br />

Nermin’in 40’lı yaşlarını anlatan dördüncü bölümde ise Nermin artık bireysel sorunlarını bir kenara<br />

atıp toplumsal sorunlarla ilgilenmeye başlar. Üçüncü tekil şahıs ekiyle anlatılan bu bölümde “Bayan<br />

Nermin” ve eşi “Bay Bedri” Nermin’in halkla iç içe olma isteği üzerine Taşlıtarla’ya taşınmaları ile<br />

başlar. Nermin’in buraya taşınmak istemesindeki amaç sosyalizmi halka anlatmak ve halkı anlamaktır.<br />

Başlangıçta Nermin’in bu isteği Bedri’ye çocukça ve sempatik gelmiştir. Zamanla ise Nermin’in<br />

hayatını değiştirmek suretiyle yanında olduğu “halk”, onu anlamayacak bunu dile getiren eşi ile<br />

tartışmaları artacaktır. Nermin’in eşi Bedri tarafından terk edilişi ve bir otel odasında yalnız başına<br />

geçirdiği birkaç saat geri dönüş yöntemiyle anlatılır. Bedri’nin (kız kardeşi Meral ile ) yaşadığı ensest<br />

ilişkinin izleri ve Nermin’in ilerleyen yaşı nedeniyle kendini eskisi gibi çekici bulmaması ilişkilerini<br />

bitirir. Bedri’nin yeni ilişkiler yaşadığını duyan Nermin sürekli olarak kendini sorgulamaya başlar.<br />

“Acaba aramıza gerçekten halk mı girmişti, yoksa Bedri düpedüz bıkmış mıydı benden?”(Erbil,<br />

2011:181) Bu sorgulama sırasında Modernizmin ilerlemecilik anlayışının Nermin’in karakterine<br />

işlediğini de gözlemleyebiliriz. Bu bölüm ile birlikte roman, Nermin’in, hayranlık duyduğu bazı<br />

devrimci liderlerle ve yazarlarla seviştiği sanrılara sürüklenmesiyle sona erer.<br />

Karanlığın Günü (1985)<br />

Leyla Erbil’ in “Karanlığın Günü” adlı romanı Oğuz Atay’ın öncülük ettiği “anti‐roman” biçiminde<br />

yapılmıştır (Aytaç,1990: 423). Dolayısıyla“Karanlığın Günü” geleneksel çizgilerin dışında, keskin<br />

çizgileri olmayan, günlük hayatta anlatılması oldukça zor olan bazı durumları anlatmaya çalışan bir<br />

romandır.<br />

Romanın anlatıcı figürü Nesli, yetişkin iki çocuk annesi bir romancı. Anlatıcı boyunca<br />

kendini hissettiren üç farklı çevre var: Nesli’nin yazar‐ çizer arkadaş grubu, kızı Bilge<br />

dolayısıyla genç kuşak ve bir hastanede kalan yaşlı ve bunak annesi dolayısıyla hastalar,<br />

bakıcılar. Yatay çizgideki bu farklılaşma, dikey olarak annenin gençlik yıllarına , yazar<br />

anlatıcının çocukluk anılarına kadar uzanarak iki kuşağı kapsıyor. Apartman aydınlığına<br />

yuvalanmış güvercinler, roman dokusu içinde özel bir anlatı işlevi yüklenmiş simgesel<br />

ağırlıkta işlenmiş. (Aytaç, 1990:423)<br />

“Karanlığın Günü”nde (1985) Neslihan (Nesli) adlı bir kadın yazarın hayatı ele alınır. Ana karakter<br />

Nesli’nin, aile hayatını; akıl hastanesinde yatan annesi Nuriye Hanım’ı ziyaretleri ve edebiyat çevresi<br />

ile olan ilişkisi geri dönüş tekniği ile aktarılır. Roman, kocası işe gittikten sonra evde yalnız kalan ve<br />

bitişik apartmandan gelen seslerden şikayet eden Nesli’nin, oturduğu koltuktan, balkon kapısının<br />

camına yansıyanları anlattığı“ön düşünme” adlı bir bölüm ile başlar.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!