01.05.2013 Views

doğmunun 125. yılında mustafa kemal atatürk - Atatürk Araştırma ...

doğmunun 125. yılında mustafa kemal atatürk - Atatürk Araştırma ...

doğmunun 125. yılında mustafa kemal atatürk - Atatürk Araştırma ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

390<br />

ETHEM RUHİ FIĞLALI<br />

ilgili olan 19 ve bünyesinde evrensel ilkelere çok fazla yer veren bir<br />

dinin, başkalarına ve diğer dinlere ve mensuplarına karşı son derece<br />

hoşgörülü olması veya insanları inanıp-inanmama, yapıp-yapmama<br />

vb. konularda zorlamaması, inanma ve amel etme hususlarını onların<br />

hür iradelerine bırakmış olması, laiklik ilkesiyle karıştırılmaktadır. 20<br />

Maamafih şu hususu da kuvvetle vurgulamak gerekir ki, eğer laiklik<br />

teokrasiye yani Tanrıyı iktidarın ve egemenliğin meşru kaynağı<br />

olarak gören ve Tanrı adına iş gördüğü inancıyla bunu paylaşmaya<br />

yanaşmayan bir ruhban sınıfına karşı millî iradenin mümessilliğini<br />

üstleniyorsa, ki öyledir ve öyle olmalıdır, o halde İslam, dünya dinleri<br />

arasında laik zihniyete en yakın olan bir dindir.<br />

Çünkü laikliğin temel unsurlarından biri olan din ve vicdan özgürlüğü,<br />

Kur’ân-ı Kerîm’in ısrarla üzerinde durduğu bir olgudur. Bir<br />

kere dîne inanmak doğrudan kişisel bir seçim meselesidir : “Dileyen<br />

inansın, dileyen inkâr etsin’’ (18. Kehf, 29) ; “Dinde zorlama yoktur...”<br />

(2. Bakara, 256) ; “Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların<br />

hepsi inanırdı. Öyle iken insanları inanmaya sen mi zorlayacaksın?”<br />

(10. Yûnus, 99); “Sizin dîniniz size, benim dînim banadır.”<br />

(109. Kâfirûn, 6). Örnek olarak verilen bu birkaç âyet bile, Kur’ân-ı<br />

Kerîm’in inanmayı bir vicdan konusu kılmak suretiyle laikliğe giden<br />

yolda önemli bir ilke belirlemiş olduğunu gösterir.<br />

Laikliğin bir diğer unsuru da, toplumun ve kişilerin yönetiminde,<br />

değişmezliğine inanılan katı kurallara ve dogmalara göre değil,<br />

zamanın ihtiyaçlarına, hayatın gerçeklerine cevap bulacak akıl ve<br />

bilim yolunun kullanılmasıdır.<br />

Bu noktada İslam, denebilir ki, evrensel dinler arasında en köklü<br />

ve en güçlü olanıdır. Çünkü Kur’ân-ı Kerîm, insanı ısrarla her hususta<br />

aklını kullanmaya, evrenin sırlarını çözmeye, olayları ve olguları<br />

sormaya, sorgulamaya ve düşünmeye çağırır.<br />

Bilgisizlik, kör bir gelenekçilik, ataları körü körüne taklîd, aklı<br />

ve mantığı kullanmamak, sorup- soruşturmamak, sebep-sonuç ilişkisi<br />

kurmaksızın hemen kabul etmek ve en önemlisi araştırmamak,<br />

düşünmemek ve ibret almamak Kur’ân’ın şiddetle reddettiği, kar-<br />

19 Krş.: Fazlur Rahman, İslam, İst, 1981, 206.<br />

20 Krş.: Yümmi Sezen, Türk Toplumunda Laiklik Anlayışı, İst, 1993, 15.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!