01.05.2013 Views

doğmunun 125. yılında mustafa kemal atatürk - Atatürk Araştırma ...

doğmunun 125. yılında mustafa kemal atatürk - Atatürk Araştırma ...

doğmunun 125. yılında mustafa kemal atatürk - Atatürk Araştırma ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

408<br />

ETHEM RUHİ FIĞLALI<br />

belli ölçüde bilmeyen birinin Yunus Emre’yi, Hacı Bektaş Veli’yi,<br />

Mevlânâ’yı, Bâkî’yi, Itrî’yi, Dede Efendi’yi, Yahya Kemal’i, Mehmet<br />

Akif’i, Kaygusuz Abdal’ı ve hattâ Aşık Veysel’i ve benzerlerini<br />

kavrayabilmesi ve iç dünyalarını, tarihimiz, kültürümüz ve millî bütünlüğümüz<br />

için taşıdıkları emsalsiz değeri tanıyabilmesi ve kavrayabilmesi;<br />

dolayısıyla Türk milleti ve kültürüne güçlü bir “aidiyet”<br />

duygusu ile bağlanabilmesi mümkün değildir. Durum, asırlar boyu<br />

İslam kültürü ile yoğurulmuş töreler ve geleneklerimiz için de aynıdır.<br />

Bu durumda devletin, yasama organlarının milletin paylaştığı<br />

değerleri, çağdaş bir anlayış ve yorumla kullanması, dinin devlete<br />

müdahalesi, ya da laikliğin terk edilmesi anlamına gelmez, gelmemelidir;<br />

çünkü endüstrileşmiş toplumlarda, soyut toplumlarda toplumsal<br />

bütünlük ve kaynaşma, yerini ferdin yalnızlığına bırakmış;<br />

bu durum da sosyalleşme hâdisesini zaafa uğratır hale gelmiştir. İşte<br />

bu durumda dinler ve dini değerler, sosyalleşmeye daha çok katkıda<br />

bulunmak üzere hayata dâhil olmaktadırlar.<br />

Kaldı ki hangi toplumda olursa olsun, her fert içinde yaşadığı<br />

toplumun aynasıdır. Dili, dini, gelenek ve görenekleriyle toplumunun<br />

özelliklerini yansıtır. Dine karşı ne kadar kayıtsız, hattâ karşı<br />

olursa olsun, din bir kültür unsuru olarak ferde sinmiş ve onunla<br />

bünyeleşmiştir. Fert, doğumundan ölümüne kadar, farkında olsunolmasın,<br />

günlük hayatında şu ya da bu şekilde dinle ilgilidir veya en<br />

azından uzağında değildir. Bu durum da, özellikle ülkemiz açısından,<br />

laikliğin uygulanmasında mutlaka göz önünde bulundurulması<br />

gereken hususlardandır.<br />

Maamafih çok partili siyasi hayata geçildikten ve Türk halkı<br />

demokrasiyi gerçek anlamında benimseyip sâhiplendikten sonra,<br />

Türkiye’de Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde uygulanan “laisizm”<br />

eğilimli katı laiklik anlayışının, kendine has şartları içinde gelişerek<br />

daha yumuşak, daha makul Batı laikliğini tanımaya başladığı da<br />

söylenebilir. 41<br />

Öte yandan 2000’li yıllara doğru Müslümanlık, Hıristiyanlık ve<br />

Musevîlik gibi dinlerin bir yükselişe geçtiği ve bu sürenin devam<br />

41 Bu husustaki gelişmeler, doğurduğu ve doğurabileceği problemlerle ilgili iyi<br />

bir değerlendirme için bk. A. Arslan, a.g.m., Liberal Düşünce, 68-76; Nur<br />

Vergin, a.g.m., Türkiye Günlüğü, 12-19

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!