01.05.2013 Views

doğmunun 125. yılında mustafa kemal atatürk - Atatürk Araştırma ...

doğmunun 125. yılında mustafa kemal atatürk - Atatürk Araştırma ...

doğmunun 125. yılında mustafa kemal atatürk - Atatürk Araştırma ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

758<br />

NESRİN TAĞIZADE-KARACA<br />

yerde öteki başlar.” (Balabanlılar 2003, 100)<br />

İşgal yıllarında İstanbul’dan İnebolu yoluyla Anadolu’ya geçen<br />

Yakup Kadri, heyecanlı ve sıkıntılı bir yolculuktan sonra Ankara’ya<br />

ulaştığında duygularını; olayları dış görünüşleriyle değerlendirmeye<br />

çalışanların Ankara şehrindeki ‘tecellinin sırrını’ anlayamayacaklarını,<br />

‘mazlum ve mağdur millet için de ilahi nefhanın estiği yer<br />

Anadolu’nun en harap bir kasabası olan Ankara’dır’ şeklinde dile<br />

getirecektir. Ergenekon’da Ankara’ya dair izlenimlerini anlatmayı<br />

sürdüren yazar, <strong>Atatürk</strong>’le ilk görüştüğünde çok heyecanlı olduğunu<br />

belirttikten sonra gözlem ve tasvirlerini şöyle dile getirir:<br />

“Mustafa Kemal Paşa, sivil giyinmiş, ortadan biraz daha boylu,<br />

zayıf ve sarışın bir zattı. Gazetelerde gördüğünüz resimlerden hiç<br />

birine benzemiyordu. Kendisi bu resimlerin hepsinden daha sevimli,<br />

daha canlı, daha müstesna bir simaydı. Yüzü renk ve çizgi itibariyle<br />

bir tunç parçası üzerine oyulmuş bir eski madalyonu andırır. Elmacık<br />

kemikleri çıkık, ağız kemikleri kuvvetli ve alnı sertti. Ve bu<br />

yüzün bütününde çok zahmet görmüş, çok uğraşmış, çok düşünmüş<br />

kimselerin çehresindeki ifade vardır; fakat, hiçbir yorgunluk emaresi<br />

göstermemek şartıyla. Kısık ve sıcak bir sesle konuşuyor, mavi gözleri<br />

muammalı nazarlarla bakıyor, vücudunun kımıldanışları genç<br />

bir parsın kımıldanışları gibi sevimli, munis bir tarzda haşin ve çeviktir.”<br />

(Ergenekon, 110)<br />

Yakup Kadri, ömrü boyunca bağlı kaldığı <strong>Atatürk</strong>’ü, çeşitli cepheleriyle<br />

anlattığı aynı adlı monografisinde;“<strong>Atatürk</strong> kendisini unutmayanlar<br />

için, tükenmez bir enerji ve optimizm kaynağıdır ve onu<br />

unutturmamak hepimize kutsal bir vatan borcudur” (Karaosmanoğlu<br />

1981, 8) der. 1938 <strong>yılında</strong> Prag’da yazmaya başladığı ancak 1946’da<br />

basılabilen <strong>Atatürk</strong> monografisine, “Bizim ilk gençlik yıllarımız bir<br />

millî kahramana hasretle geçti” diye başlar. Mondros Mütarekesi’nin<br />

imzalandığı İsviçre’de tedavi olduğu dönemde dışarıdaki genel hava<br />

ve düşman basınından takip ettiği batının Türklüğe karşı olan tutumu<br />

ve Türkler hakkındaki düşünceleri 29 yaşındaki Yakup Kadri’yi<br />

çok incitmiştir. Hatıralarında; “İsviçre’nin olsun, Fransa’nın olsun,<br />

İngiltere’nin olsun, bütün gazeteleri başımıza gelenleri azımsıyor,<br />

Türk milletinin yeryüzünden kazınmasını, Türkiye’nin dünya haritasından<br />

silinmesini istiyordu. Dünya amme-efkarı o derece aleyhi-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!