01.05.2013 Views

doğmunun 125. yılında mustafa kemal atatürk - Atatürk Araştırma ...

doğmunun 125. yılında mustafa kemal atatürk - Atatürk Araştırma ...

doğmunun 125. yılında mustafa kemal atatürk - Atatürk Araştırma ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

392<br />

ETHEM RUHİ FIĞLALI<br />

yani yoruma bağlıdır. Bu konuda yapılacak yorumlarda, o hükmün<br />

anlamı ve maslahat (kamu yararı)’ına göre hareket edilmesi temel<br />

amaçtır. Çünkü Kuran’da muâmelâtla ilgili düzenlemelerde, hükmün<br />

illet (cause) ve hikmet (wisdom)’leri üzerinde geniş bir şekilde<br />

durulmuştur. Onun için bunlarla ilgili hususlarda, içinde bulunulan<br />

şartlara, ihtiyaçlara ve kamu yararına göre gerekli düzenleme ve<br />

uygulamalarda bulunma yetki ve sorumluluğu devlete aittir. Kısaca<br />

egemenlik, devlete vücud veren insana, millete aittir. Esasen Hz.<br />

Peygamber dahil hiç bir peygamberin Allah’ın yerine iş yapma ve<br />

vekili olma yetkisinin bulunmadığı açıkça bildirilmiş ve insanlara<br />

da, Peygamberlere de hükmettikleri zaman adâletle hükmetmelerini<br />

istemiş olan (4. Nisâ, 58; 38. Sâd, 26) bir dinde, elbette bu yetki<br />

ve sorumluluklarını, yani egemenliği nasıl kullanmaları gerektiğinin<br />

yolları da apaçık gösterilmiştir.<br />

Öte yandan egemenliği metafizik hâkimiyete dönüştürmek, onu<br />

kullananları sorgulama dışında bırakmak ve böylece topluma hesap<br />

vermek ve halk tarafından gerektiğinde değiştirilmek endişesinden<br />

kurtarmak demektir. Yöneticilerin ve din simsarlarının işine gelen<br />

bu anlayış, Kur’ân-ı Kerîm’in mesajına zıt bir anlayıştır. 22<br />

Görüldüğü gibi, Kur’ân-ı Kerîm, insanların karşılaştıkları sorunlarını,<br />

akıllarını ve hür iradelerini kullanarak içinde bulundukları<br />

şartlara göre kendi tercihleri yönünde, ama kesinlikle adâlet, ferdî ve<br />

ictimâî sorumluluk (takvâ) ile hikmet (wisdom) çerçevesinde çözmelerini<br />

istemiştir.<br />

Böyle olduğu içindir ki, müslüman toplumlar, baştan itibaren<br />

din ve devlet işlerini düzenleme yolunda hilâfetten saltanata meşrutiyetten<br />

cumhuriyete kadar birçok hukukî ve siyasi sistem şeklini<br />

uygulamıştır.<br />

Osmanlı Döneminde Laik Uygulamalar<br />

Osmanlı Devleti daha kuruluşundan itibaren İslam’ın temel ilkesi<br />

olan “adâlet” fikrini esas alarak kamu yararını (maslahat) dinin<br />

22 Krş. Ahmet Akbulut, “İslamî Bilginin Dünü, Bugünü ve Yarını” (Panel),<br />

BAG, Ocak 1996, 2; İlhami Güler, Allah’ın Ahlâkîliği Sorunu, Ankara 2002<br />

(3.Bs.).

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!