01.05.2013 Views

doğmunun 125. yılında mustafa kemal atatürk - Atatürk Araştırma ...

doğmunun 125. yılında mustafa kemal atatürk - Atatürk Araştırma ...

doğmunun 125. yılında mustafa kemal atatürk - Atatürk Araştırma ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

804<br />

MUSTAFA ERGÜN<br />

döneminde padişahlık kurumu iyice zayıfladı ve devlet yönetimi siyasi<br />

partilerin eline geçti. Öyle ki, yeni kurulan Türk devletinin bir<br />

cumhuriyet olarak kurulması ve siyasi partilerin egemen olduğu bir<br />

yönetim tipine geçmesi çok zor olmamıştır.<br />

Osmanlı’da bütün halkın eşit vatandaş olarak kabul edilmesi ve<br />

hepsinin yasalar önünde eşit sayılması Tanzimat döneminde başladı.<br />

Ama Cumhuriyet’e kadar hem İslam hukuku geçerli oldu hem de<br />

Batı hukuku yerleştirilmeye çalışıldı. Bir tarafta Hukuk Mektepleri<br />

bir tarafta medreseler ve Kadı Medresesi hukukçu yetiştirmeye<br />

devam ediyordu. Türkiye 1926-1929 arasında bütün unsurlarıyla<br />

Batı hukukunu kabul etti. Bu yasalar laiklik, ulusal egemenlik, kadın<br />

hakları, siyasi katılma, düşünce ve vicdan özgürlüğü, uluslararası<br />

hukuk gibi unsurlarıyla bir bütün teşkil ediyordu. Gerçi 1876 <strong>yılında</strong>n<br />

beri Anayasa (Kanun-u Esasi) kavramına yabancı değildik ama<br />

Cumhuriyet’ten sonra zihniyet olarak da köklü ve geri dönülmez bir<br />

hukuk modernleşmesi sağladık. Türk hukuk sistemi esasen laiklik<br />

temeline kuruludur ve orada yapılacak en küçük değişiklikler bile<br />

hukuk sistemini ciddi şekilde yaralar<br />

Osmanlı her kökenden gelen vatandaşların eşitliğini Tanzimattan<br />

itibaren kabul etmişti; ama hem yasalar karşısında hem de uygulamada<br />

kadın-erkek eşitliğinin gerçek kurucusu ve uygulayıcısı<br />

Cumhuriyet olmuştur. Gene de evdeki ve sokaktaki kıyafet ile kamusal<br />

alanlardaki kıyafeti birleştirememiştir ve 21. yüzyıl Türkiye’sinde<br />

bu hala büyük bir sorun olarak durmaktadır. Dinin sosyal gücü<br />

kendini kadın kıyafetinde ve özellikle başörtüsünde göstermek istiyor<br />

gibidir. Cumhuriyet vatandaşlarını dini, etnik ve başka toplumsal<br />

biçimlerine göre ayırtetmek istemiyor; yasalar önündeki eşitliği dış<br />

görünüşte de istiyor.<br />

Türkiye Cumhuriyeti bir yandan Latin harfleri esasında bir alfabe<br />

kabul ederek, öte yandan ise dilde ve tarihte Türk kimliğinin ana<br />

unsurlarını oluşturmaya başlayarak “Türkleşmek, Çağdaşlaşmak”<br />

ilkelerini kararlı bir şekilde uygulamaya koydu. Ama gene de Camilere<br />

yeni Türk harflerini sokamadı, Kuran öğretiminde Türkçeyi ve<br />

yeni harfleri egemen kılamadı. Bugün baktığımızda Cumhuriyetin<br />

en büyük düşünce devrimi tevhid-i tedrisat, yazı devrimi ve Türk dili<br />

çalışmaları sayesinde meydana gelmiştir (ümmetten millete geçiş).<br />

Türkiye “Tevhid-i Tedrisat” kanununu çıkartarak Osmanlının<br />

kapatmaya cesaret edemediği medreseleri bir hamlede kapattı. Bu,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!